"TABANDAN TAVANA" DÖNMELİ AK PARTİ
2023 Genel Seçimi öncesinde ve sonrasında sesini
duyurmaya çalışan AK Partili eski/yeni teşkilatlar ve seçmen kitlesinin “köklü
değişim” beklentileri karşılanmayınca 2024 Yerel Seçimleri sonrasında temkini
elden bırakmayanlar “somut hareketler” bekliyor.
Aslına bakarsanız son birkaç yıldır AK Parti
tabanından ciddi anlamda yükselen bir değişim talebi var fakat her seçim
sonrasında bu talep karşılık bulmamakla birlikte “değişim faturası” yayınlanan
kararnamelerle bürokrasiye kesiliyor.
“Bu kez durum çok farklı ve ciddi” diyor AK Partili
seçmen zira Adıyaman-Şanlıurfa gibi kale olarak görülen şehirler en yüksek
perdeden verdi tepki mesajını.
AK Partililerin “ille de değişim” dediği
noktaların neresi olduğu konuşulurken asıl meselenin isimlerle birlikte “ruhtan
sapma olduğu” da unutulmamalı.
Ruh kaybolduğu zaman yanlış isimler göreve
gelir, azimle hareket edilmez, bireysellik ön plana çıkar, her geçen gün nabız
kaybedilir ve destek veren seçmen kitlesi yok sayılır…
AK Parti’nin ruh kaybı nerede başladı derseniz,
“üyelerin yok sayılmasıyla” derim.
AK Parti, kuruluşunun ilk yıllarında kapı kapı gezen,
anlatan, dinleyen, gören, çalışan, görünürlüğü ve öz güveni yüksek, kök misali
ağacını besleyen üyeleri sayesinde güç buldu. Bu kökler AK Parti’nin koca
gövdeli bir çınara dönmesini sağladı. Lakin gelin görün ki uzayıp
büyüyen/yükselen gövde, zamanla o yükseklikten köklerinin sesini ve taleplerini
duymaz oldu. Ne kadar büyüyüp yükselse de köklerinden güç almadığı sürece
ağacın kuruyacağı unutuldu.
İlk yıllarda fazlasıyla
etkili-yetkili-görünen-işitilen üyeler yıllar içerisinde kendi şehrinin
adaylarını, başkanlarını ve yönetimlerini dahi belirleyemez oldu.
Halbuki teşkilat yapıları öyle bir sistemle
işlemeli ki, oy potansiyeli ve üretkenlik ilk şart olmalı. Ve tüm
oylamalar şeffaf olmalı. İl başkanları, teşkilat kadroları, milletvekili
adayları, belediye başkan adayları, il ve bölge sorumluları üyelerin yapacağı
şeffaf oylama ile belirlenmeli.
Bu uygulama üyelere sorumluluk ve değer vermekle
birlikte partiler arasındaki kavimler göçünün de önüne geçecektir. Nasıl mı? Son
yıllarda iyice ayyuka çıkan bir durum var; kendi partilerinde görev
bulamayanların “büyük bir kitleye/oy potansiyeline sahip olmama rağmen benim
hakkımı yediler” diyerek o parti senin bu parti benim kapı kapı gezmesini
önleyecek…
Ya da gerçekten başarılı olmasına ve şehrinde
karşılık bulmasına rağmen sırf “birilerinin tanışı olmadığı için” haksızlığa
uğrayan isimlerin gururlu bir şekilde partisini istemeye istemeye terk
etmesinin önüne geçecek…
Üyeler şehirlerini temsil edecek isimleri
kullanacakları oylar ile belirlerse ve çıkan sonuçlar şeffaf bir şekilde
paylaşılırsa ak ile kara net bir şekilde belli olacak ve herkes aldığı oy kadar
konuşacak.
Uzun lafın özetiyle AK Parti “tabandan tavana
döneminden çıkıp tavandan tabana dönemine” geçtiği için şimdi sorunlar
yaşanıyor. Hemen belirtmek istiyorum aslına bakarsanız sözünü ettiğim
“tavan-taban restleşmesi” tüm partilerin sorunu şu an. Ve bu restleşme ile
şehirlerde partiler değil isimler kazanıyor artık.
Tabanın istediğini genel merkez görmezden
geliyor, tavanın dayattığına da taban oy vermiyor tıpkı Şanlıurfa ve Adıyaman
da olduğu gibi.
Herkesin “yanlış görüyorsun” dediği bu iki şehri
2023 Eylül ayından itibaren yazıp anlattım; AK Parti halkın gönlündeki isimleri
aday yapmazsa (Kasım Gülpınar ve Halil Fırat) Şanlıurfa ve Adıyaman hiç
beklenmeyen bir tepkiyi ortaya koyacak diyerek.
Aslına bakarsanız Şanlıurfalıların Kasım
Gülpınar’ı seçmesi pek çok kesimin şapkayı önüne koyup düşünmesi gereken bir
çalışma başlığı. Yavuz Donat, Kemal Öztürk ve daha pek çok ismin ısrarla
“Urfalıların nabzını aldık asla ve asla Kasım Gülpınar seçilmeyecek, Zeynel
Abidin Beyazgül bu kez daha büyük farkla kazanacak” demesi İstanbul ve
Ankara’nın toplumdan ve gerçeklerden ne denli uzaklaştığını/görmezden
geldiğini/duymadığını/anlamak istemediğini gösteriyor.
Ve son günlerde kulislerde yeniden ısıtılan
“Kasım Gülpınar AK Parti’ye geçecek mi?” söylentilerini bana da sıklıkla
sorduğunuz için yeri gelmişken cevap vereyim. Öncelikle belirteyim Urfalılar
Kasım Gülpınar’ı Yeniden Refah Partisi adıyla seçmedi, kendi şahsına duydukları
güvenle seçti. Kasım Gülpınar da AK Parti’ye keyfiyetten sırtını dönmedi, şahsı
ve Urfalıların iradesi görmezden gelindiği için kırgın ayrıldı. Gülpınar’ın AK
Parti’ye dönüp dönmeyeceğini tam olarak bilemem fakat “rahatsızlığını dile
getirip ayrıldığı isimler ve sorunlar ortadan kalkmadan” dönmeyeceğini gayet
iyi biliyorum…
Bu iki şehir hatırlatması üzerinden seçmenin
olmasını istediği önemli bir değişim beklentisinin daha altını çizmek
istiyorum. AK Partili seçmen şehirlerin emanet edildiği şehrinden uzak
“abilerin” acilen değiştirilmesini talep ediyor. Yeni-aktif-toplumla iletişimi
açık-zekası kıvrak ve sempatik, eleştiriye açık, yapıcı, çözümler üreten, genç,
dinamik, güçlü ve şehrinde en fazla oy alan isimlere emanet edilmeli şimdi
şehirler…