IRAKLILARA "TÜRKİYE ASLA ABD OLMAZ" DİYORUM
Ziyaret sonrası 24 Nisan Çarşamba günü köşemde yer verdiğim ilk yazımda genel çerçevede ziyaretten elde ettiğim notlarıma yer vermiştim. Ve o yazımda iki önemli başlığı ön plana çıkarmıştım çünkü Irak’ı “masa başından veya sadece siyasi-diplomatik-akademik ziyaretlerden” bakıp yazmıyorum!
Ben Irak‘ı; şehirlerini-sokaklarını-caddelerini
adımlayarak, sosyolojik nabızları yerinden alarak, eskileri dinleyerek, yenileri
gözlemleyerek, dokunarak, teneffüs ederek elde ettiğim izlenimlerimi
siyasi-diplomatik-akademik faaliyetlerle sentezleyerek yazıyorum…
Çarşamba günü ön plana çıkardığım iki başlık
şuydu;
1) Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Irak ziyaretinde
konuşulan-görüşülen-anlaşılan her cümle “en kısa zamanda Türkiye-Irak ortak
terör operasyonunun” ayak seslerini anımsattı bana çünkü huzur ve güvenin
olmadığı yerde olumlu hiçbir şey yeşermez… İmzalanan onlarca anlaşmanın huzura
ihtiyacı var.
2) Masallar Ülkesi Irak’ın dünyayı kendisine
aşık eden eski RÛH-una acilen kavuşması gerekiyor…
Çünkü
nasıl ki insanları güzel-güçlü-sevilir kılan barındırdıkları Ruh ise, mekanları
ve ülkeleri de mutlu-güçlü-güzel-huzurlu-güvenli-cazip kılan sahip oldukları
Ruh-tur…
Şimdi bu
iki öncelik üzerinden yorumlayalım Irak’ı. Kalkınma Yolu Projesi başta olmak
üzere Irak’a dair konuşulan
kalkınma-istihdam-yatırım-eğitim-sanat-spor-ticaret-siyaset-uluslararası
ilişkiler çerçevesini “terörden arındırılmış huzurlu ve güvenli bir düzen”
sağlanmadığı sürece elde edemeyiz. Son süreçte terörle mücadele konusunda
Türkiye ile aynı duygu ve düşünceleri taşıyan Iraklı yetkililerin “sahada da
Türkiye ile birlikte” yer alması gerekiyor. Ki öyle görüyorum ki süreç bu yönde
ilerliyor…
Burada
hemen önemli parantez açmak istiyorum. Sokaktaki vatandaşla birlikte Iraklı
yetkililerin zihnini şu soru fazlasıyla yoruyor;
“Türkiye terörle mücadeleyi tamamladıktan sonra
ABD misali Irak’a yerleşip gitmezse ne olacak?”
Bu sorulara verdiğim cevap ise çok net oluyor; “Türkiye
tarihine bakarsanız asla ABD gibi olmayacağını anlarsınız. Türkiye Askeri, ihtiyacı
olan topraklara legal bir çerçevede huzur-güvenlik-yardım desteğini her zaman
sunmuş sonrasında da ülkesine gururla dönmüştür…”
Türkiye’nin askeri-siyasi-diplomatik makamları
sunduğum bu sosyolojik kaygıları da göz ardı etmemeli çünkü güvenlik güçlerinin
yürüteceği operasyonların başarısı kadar alacağı sivil destekte çok önemli
Irak’ın en kısa zamanda terörden arınması ve huzur bulması için…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bağdat’tan dönüş
yolunda, bu sıkıntılı günlerinde destek amaçlı Erbil’i ziyaret etmesinin
Iraklıları ciddi anlamda fikir ayrılığına düşürdüğünü de söylemek istiyorum
önemli bir yansıma olarak.
Misal Bağdat’ta bir kesim “neden son dakika bize
ait olan ziyaret programına Erbil de eklendi? Erbil Yönetimi bizim bir parçamız
onlarda Bağdat’a gelmeli ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile burada görüşmeliydi”
derken Kürt tarafından bir kesim de “bir iki saatlik hızlı bir ziyaretten
hiçbir şey anlamadık” dedi. Kerküklüler de “Erbil’e değil de asıl Kerkük’e
gelmeliydi Cumhurbaşkanı Erdoğan” dedi.
Bunlarda birlikte birkaç karşıt bakış açısının
daha sesi yükseldi elbette Irak’tan. Bağdat ve Erbil’de memnun olanlar kadar
memnun olmayanlar/istemeyenler de vardı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretini.
Ki bunun “küresel yan etkileri” anında görüldü.
Özetle Irak şimdi çok farklı ve Türkiye Irak’a
dair tüm ezberlerini sil baştan yazmalı diyorum. Misal Irak Kürt Bölgesel
Yönetimi nüfusu giderek Arap hakimiyetine giriyor. Tüm yatırımlarda, lüks
konutlarda, arazi alımlarında Arapların imzası var. Kürt esnaf Arapların
istekleri doğrultusunda hizmetler vermeye başladı. Geçmişte otellerde Türkiye TV
kanalları popülerdi şimdi Arapça kanallar var.
Beş yıl sonra “Erbil’e Arap vali istiyoruz”
derlerse hiç şaşırmayın derim.
Ayrıca tıpkı Türkiye’ de olduğu gibi Iraklıların
da aşiret-kanaat-cemaat-mezhep kavramlarını reddetmeye başladığını, varlıkta ve
yoklukta eşitlik-adalet-iş-aş-eğitim istediğini biliyor musunuz? Veya Iraklılar
tarafından hiç sevilmemesine rağmen Şii varlığıyla Irak’ta güçlenen İran’ın bu
denli etkili olmasının tek sebebinin; taraftarlarına maddi-makamsal destekler
vermesi olduğunu ne kadar biliyorsunuz?
Evet Irak ve Iraklılar eskisi gibi değil! Her
şey lokallikten sıyrılıp tek tipleşmeye başladı! Arap etkisiyle birlikte
eritilmeye çalışılan bir Erbil Yönetimi var! Türkmenler ve Kürtler giderek Arap
kültürünü benimsiyor. Bazı basın-medya-sivil toplum kuruluşları-siyasi partiler
kültürel ve mezhepler ayrılıkları yayarak güç bulmaya çalışsa da eskisi kadar
etkili olmuyor! İnsanlar bıkmış-tahammülsüz-yorgun!
Ve daha nicesiyle acilen Irak’ı yeni kodlarıyla
okumak gerekiyor…