ODD adına yapılan "Basın Buluşması"na sadece Doğuş Otomotiv iletişimcilerinin katılması ve toplantıda hiçbir ODD temsilcisinin olmaması ilginç değil mi?
Bu yazının bir bölümünü geçen hafta günlük dijital OTOMOBİL GAZETESİ’nde kaleme almıştım. Şimdi bu köşede çeşitli eklentilerle aynı konuyu YeniBirlik okurları ile de paylaşmak istedim. Otomotiv Distribütörleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı E. Ali Bilaloğlu aynı zamanda Doğuş Otomotiv CEO’su. Onbeş gün önce ODD Başkanı şapkasıyla bir toplantı yaptı. Ama toplantıda ağırlıklı olarak CEO’su olduğu grup markalarından Volkswagen’den konuşması ve haberlerin de bu şekilde çıkması gazetecileri ve bazı ODD üyelerini rahatsız etti. Haberlerin yayınlandığı mecralardan anladığımız kadarıyla günlük gazetelerden sadece Sabah Gazetesi davet edilmişti. İlk bakışta Hürriyet, Posta, Sözcü, Milliyet, YeniBirlik, Yeni Şafak, Türkiye, Dünya, Akşam gibi tirajları yüksek gazeteler çağrılmamış… Diğer arkadaşlar ise; otomotiv haberleri sitede “Diğer” kategorisinden verilen internet sitelerinden seçilmiş… Şimdi burada merak edilen sorular var. Birincisi ODD adına yapılan toplantıya neden başka günlük gazetelerin otomotiv editörleri davet edilmedi? Günlük gazete olarak sadece Sabah’la sınırlı kalındı? İnternet sitelerinden seçilen arkadaşların seçilme kriteri neydi?
Bir başka soru da; ODD toplantısının büyük bir bölümünde neden Volkswagen konuşuldu ve ağırlıklı olarak VW mesajları verildi?
Ali Bilaloğlu hem VW markasının da içinde bulunduğu Doğuş Otomotiv’in CEO’su, hem de ODD Yönetim Kurulu Başkanı. Bundan önce hiçbir ODD Başkanı toplantılarında kendi markalarını öne çıkarmadı. ODD Toplantısında gazeteciler VW sorusu sorsa bile Başkan olarak bu soruları yanıtlamayabilirdi. Soruları yanıtlayıp da ardından “Bunları (VW ile ilgili konuları) ayrı ayrı günlerde yayınlayın” demesi zaten yaptığı işin hiç de etik olmadığının bir göstergesi değil mi? Ayrıca toplantıya katılan gazetecilere “ODD üyeleri VW haberlerini görünce bana bozulurlar” demesi, daha önce benzer bir sıkıntı yaşandığını gösteriyor.
Bir başka soru da Ali Bilaloğlu’nun ODD adına yaptığı bu toplantı ODD Yönetim Kurulu’nun bilgisi dahilinde mi yapıldı?
ODD adına yapılan “Basın Buluşması”na sadece Doğuş Otomotiv iletişimcilerinin katılması ve toplantıda hiçbir ODD temsilcisinin olmaması ilginç değil mi?
Şimdi ODD Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bilaloğlu’nun sorularımıza yanıt vermesini bekliyoruz. Tabi sadece bize değil ODD’nin diğer üyelerine de bu durumu açıklaması etik değerler açısından çok önemli. Çünkü bunca yıl iki görevi birlikte yürüten hiçbir Başkan böyle bir iletişim kazası yapmadı. Almanya’da eğitim alan Ali Bilaloğlu bu karmaşa iletişimi Almanya’da yapabilir miydi?.. Yapsa hiçbir şey olmamış gibi görevine devam edebilir miydi?
İletişimcinin iletişimsizliği…
İletişim kazası demişken… Ebru Kantoğlu. Doğuş Otomotiv Kurumsal İletişim Müdürü. Bunca yılık otomotiv gazeteciliğimde tanışsak da, konuştuğumuzu hiç sanmıyorum. Geçtiğimiz aylarda attığı bir tweetine bir arkadaşım aracılığı ile tanık oldum. Çünkü ben onu takip etmiyorum. Benim bir yazımda Peugeot yerine Peugot yazmamı yememiş içmemiş tweet atmış. “Peugeot bile yazamamak, Peugot yazmış” demiş sabahın köründe. Baktım acaba başka bu tür imla hatalarına takılan tweetleri var mı diye. Benim yazımdan başka hiç takılmamış, sadece bana ve Peugeot’ya takılmış. Dile kolay tam 52 (elli iki) takipçisi ile beni dünyaya rezil etmiş! Bu satırları yazana kadar ona tek kelime yanıt vermedim. Günde sayfalarca yazı yazan bir gazeteci olarak Peugeot yazarken küçük bir yazım hatası yapıp “e” harfini yazmamışım, sonra da görmemişim. Doğuş Otomotiv İletişimcinin tepkisi bu mu olmalıydı? Beni takip eden biri olarak kibarca uyaramaz mıydı? Ama balık baştan kokarmış, Ali Bilaloğlu gibi CEO’nun iletişimcisinden beklenen iletişimsizlik örneği işte! Sonra asıl anlamadığım da şu; Doğuş Otomotiv’de çalışırken bu “Peugeot aşkı” nereden kaynaklanıyor acaba? Hemen hemen birçok çalışanının ya kaçacak yer aradığı, ya da “dükkan içinde dükkan açmak gibi” bir iş modeli geliştirdiği Doğuş Otomotiv’de bu “iletişimci” de yeni bir arayış içinde mi acaba? Ama bu arayışını benim yazılarımda bulmaya çalışması büyük hata. Neyse, ben de merak ettim Ebru Kantoğlu kimdir diye bir arama yaptım. Dedim ya bunca yıllık otomotiv gazeteciliğimde Doğuş Otomotiv İletişim Müdürünü tanımamışım. Benim ayıbım! Bakın ekşi sözlükte 2018 yılında onun hakkında neler yazılmış:
ebru kantoğlu
şükela: tümü | bugün
· doğuş otomotiv'in kurumsal iletişim müdürü.
bir paylaşımından aynen aktarıyorum: ”sonrasında ise birey olarak ta profesyonel olarak ta çerçevelediğimiz konunun ne ifade ettiğini bulmamız lazım.” en temel dilbilgisi kurallarını dahi bilmeden 'böyle büyük bir şirketin kurumsal iletişim müdürü olabilmesini neye borçlu' diye sordurtmuştur akşam akşam. gelen mesajlar üzerine edit: ayrıca tasvir yerine tasfir yazmış. gerçekten tasfir demek istediyse asfar kelimesinin çekimini kullanmış arapça, sarartmak demek :) diğer yandan tasvir kelimesi de o cümleye olmuyor, baştan aşağı cahil biri.”
Beni bir “e” harfini atladığım için suçlayan kişinin, çalıştığı kurumdaki konumunun nedenleri, dilbilgisi ve cahilliği yazılmış, çizilmiş. Anlamsız, amaçsız, gereksiz bir tweetle böyle bir yanıt almak daha mı iyi oldu şimdi! Diyorum ya; twitter dünyası çok tehlikeli. Dinamit gibi insanın elinde patlıyor. Örneğin Borusan CEO’su Hakan Tiftik birkaç gün önce bir tweet sarmalında adı da etiketlenerek “Ebesini”nin konu edilmesini ister miydi? Bu “etkileşimden” aldığı sonuçtan memnun olmuş mudur?..
Siz siz olun twitterdan ve tweetçilerden uzak durun…