Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu'nun 19. Başkanlar Kurulu Toplantısı, 15-17 Kasım 2019 tarihleri arasında Aydın'da gerçekleştirildi.
Ankara merkezli Gazeteciler Cemiyeti’nin Başkanı ve TGK onursal Başkanı Nazmi Bilgin mesleğimizin içinde bulunduğu durumu anlatan 30 dakikalık bir konuşma yaptı. Özetle dünyanın en saygın mesleklerinden olan gazeteciliğin içler acısı durumunu özetledi. Türkiye’nin en köklü gazetelerinin 80 binlerde satılmasını ve gazetelerin bedava dağıtılmasının yanlışlıklarını anlattı. Adeta bir gazetecilik dersi verdi zamanın şahitliğinde.
Bu toplantımızdan 10 gün sonra gazetecilerin merkeze oturduğu Ankara merkezli, 0.6 deyin ya da tersten 6.0 büyüklüğünde bir mesleki deprem yaşıyoruz. Ulusal bir gazetenin başyazarının başrolde olduğu, yine tecrübeli bir gazetecinin esas oğlan olduğu DALLAS dizisi gibi Ceyarların olduğu bir entrikanın içinde mesleğimiz. Herkes kendince bu durumu öyküleyip neden-sonuç ilişkisi kuruyor. Gelinen nokta ise malumun ilanıdır.
Günümüzde artık her kesimin kendi gazetecisi var aklınca. Bizim tribünler ile karşı tribünler misali konuşlanan bir mahallemiz var. Akşamları ekranlara en şiddetli kavga tartışmalarında gazeteciler karşılıklı koltuklarda benim fikrim senin fikrini döver, benim savunduğum parti senin partinden daha iyi modunda anlatıyorlar. Alınganlık olmasın gördüğümüz durum budur. Yine sosyal medyada paylaşımlar, yorumlar ve gündem üzerinden oluşan tabloda aynı. Artık bir gazetecilik var, bir de gazetecilikten geçinenler ve en son Ankara versiyonu ile gazetecilikten geçinenlerden geçinenler de çıktı ortaya. Biri bir yalan attı ortaya devlet başkanından, genel başkana en önemli isimlere kadar birinci gündem oldu.
Halbuki 24 Kasım idi ve Konya Valisi, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla düzenlenen programda karşısında ayak ayak üstüne atarak oturan gazeteciye öğretmen niyetine fırça attı. Herkes kendi penceresinden yorumlar, ana soru şu gazeteci valinin karşısında bacak bacak üstüne atabilir mi? Soru şu gazeteci yalan haber yazar ve yayarsa ne olur? Soru şu; gazeteci otel odalarında ya da başka mercilerde adaylarla gizli saklı görüşürse ne olur? Soru şu; her kesim kendi gazetecisini ve gazetecilik alanını oluştururken ve sosyal medya gazeteciliği yaygınlaşırken bu işin terazisi ve pusulası ne olacak?
Sizlerle şu düşüncelerimi paylaşacağım: Türkiye’de şeytani bir akıl ile toplum mühendisliği ve algı operasyonu yapılıyor. GASTECİLER’de ortada bir malzeme olarak kullanılıyor. Bu en son örnekte olduğu gibi değil her devrin şartlarında yeniden şekillenen bir durum.12 Eylül GASTECİLERİ, 28 Şubat GASTECİLERİ, FETÖ GASTECİLERİ, Petro Dolar GASTECİLERİ, A partisine yakın B partisine uzak (döneme göre parti adı değişiyor ondan A*B yazdım) GASTECİLER liste uzun.
Gazeteci yazdıkları için emek verip bundan rızkını çıkaran insandır. GASTECİ ise yazmadıklarından dolayı para alandır. Biz Anadolu’da gazeteciler olarak yazdıklarımızdan dolayı insanlar ‘’gazeteci yazdıysa doğrudur’’ sözü ile gururlanırız. Gelinen noktada GASTECİLER bizim önümüzde ve çok hızlı gidiyorlar. Bir her devir gazeteci olanlar var bir de her devrin GASTECİLERİ nokta.