Otomotiv sektörümüze yönelik birbirine benzeyen birçok yayın ve sosyal medya yayını var.
Gazeteciliğe başladığımızda ilk öğrendiğimiz “Köpeğin insanı ısırması değil, insanın köpeği ısırması”nın haber olduğuydu… Olaylara da hep bu gözle bakmaya yönlendirildik. Haber denilen unsur hep “farklı” olmalıydı. Tabi sonra her şeyin olduğu gibi bu haberciliğin de tadı-tuzu kaçtı. Habercilik de tıpkı “Kalemtraş” gibi insanların, şirketlerin sadece ama sadece kendi amaçlarına doğru kendine yonttuğu bir unsur oldu. Şimdi de “insanın köpeği ısırmasına” haber olarak bakılıyor ama; hangi insanın, hangi köpeği nasıl ısırdığına bakılıp öyle haberleştiriliyor. Çıkar ve menfaatler örtüşürse haber oluyor. Bunun dışında bihaber olunuyor her şeyden. Genel olarak özetlemeye çalıştığımız durumumuz “otomotiv gazeteciliği” için de geçerli. Otomotiv yöneticilerimiz “yandık bittik mahvolduk” haberlerine prim veriyor. Çünkü ortamı öyleymiş gibi göstermek ve devletten hep ama hep bir şeyler istemek genlerine işlemiş. Okur derseniz zaten her şeye karşı!... “Böyle vergi, ÖTV mi olur, en çok vergiyi biz veriyoruz” diye haber yaparsan beğeni alıyorsun. “Otomotivde işler tıkırında” haber yaparsan kimse yüzüne bakmıyor. Devletin vergiden kazancını hesapla senden iyisi yok, otomotiv şirketlerinin karını yaz yüzüne bakan yok. Ne yazık ki geldiğimiz nokta bu. Neyse ki, aramızda tribünlere oynayıp da bu işlerle prim yapmaya çalışan gazeteci sayısı çok az. En iyisi, en doğrusu, en normali tablo neyse onu yazmak varken haberin etrafından dolaşmak pek etik de değil. Ama özellikle sosyal medyada böylesi prim yapıyor. Hadi halk arasında bunların prim yapmasına normal gözle bakılabilir diyelim. Peki otomotiv sektörüne ne demeli? Özellikle de çatı örgütlerin yöneticileri. ODD, OYDER, OSD, TOKDER gibi ilk aklıma gelen sektörün çatı örgüt yöneticileri aylardır ağlamaktan helak oldular. Vergiler, üretim, istihdam hakkında neredeyse güvenlik kameralarına bile konuştular. Gelinen noktaya bakınca, satışlarda tarihi rekorlar kırılıyor, üretim-ihracat, istihdam ve yatırımlar artıyor… Bu sektörde çalışan Genel Müdürlerin kısa sürede sınıfsal konumu değişiyor. Satışlardan da prim aldığı için gelirini arttıran ve artık yatı-teknesi olmayan otomotiv CEO’suna garip gözle bakılıyor. Kimsenin malında mülkünde gözümüz yok, ama bu sektörün dinamikleriyle servet sahibi olan yöneticilerin ağızlarını her açtıklarında “ÖTV, vergi, matrah, zam”lardan söz edip de felaket senaryolarıyla beslenmesini ben doğru bulmuyorum. Ne yazık ki bunlardan prim yapmaya çalışan bazı gazeteci arkadaşlarımızın da bu yöneticilerinin ekmeğine sadece yağ değil bal-kaymak sürmesi de enteresan. Hep birlikte nemalandıkları sektörü bu şekilde itibarsızlaştırmak ve karsız bir sektör haline getirmek de hiç inandırıcı değil… Zaten ÖTV zamlarına bakınca devletin de pek inanmadığı ortada…
Yepyeni bir mecrada 500. Sayıya doğru!
Otomotiv sektörümüze yönelik birbirine benzeyen birçok yayın ve sosyal medya yayını var. Ama içerinde belki de en farklı olanı günlük dijital OTOMOBİL GAZETESİ denebilir. 300 sayıyı geride bırakan OTOMOBİL GAZETESİ ekibi haftanın beş günü, 10’ar sayfalık yayınlarıyla büyük bir işin üstesinden geliyor. Her sabah, hatta gece yarısından itibaren Turkcell Dergilik’te ulusal gazetelerin yer aldığı dijital mecradan binlerce okur ile buluşuyor. 300 sayısı geride bırakan günlük dijital gazete geçen hafta toplam indirilme sayısı açıkladı. Geçen hafta açıklanan rakama göre 465 bin tekil şahıs tarafından indirilmiş. İndirenlerin paylaşımları ve etkileşimleriyle bu rakam milyonlara ulaşıyor demek. Günümüzde sosyal medya veya dijital ortamda milyonlara ulaşmak pek de önemsenmeyebilir. Ama Turkcell Dergilik gibi genelde beyaz yakalı dergi ve gazete okurunun kullandığı dijital dergi platformundan elde edilen bu etkileşim değerli olsa gerek. Otomotiv sektörü de, otomotiv okuru da hatta otomotiv gazeteciliği yapanlar da bu yeni mecrayı önemsemeli ve değerini bilmeliler…