Birkaç gün önce sosyal medyada Alman lastik firması Continental'in yayınladığı videoda Türkiye'yi yok saydığı ortaya çıktı.

Türkiye’de de satılan bu lastik markası için büyük skandal! Üstelik Continental, Türkiye’de iddialı bir pazar payına ve satış rakamlarına sahipken. Neden böyle saçma sapan bir işe alet oldular ya da gerek duydular bilinmez. Continental’dan yapılan açıklamada ise şu ifadeler yer aldı: Sosyal medyada yer alan paylaşımlar sayesinde Continental Otomotiv Global sayfasında grafik hatası olan bir videonun yer aldığının farkına vardık. Tüm sosyal medya kullanıcılarına bize bu hatayı bildirdikleri için teşekkür ederiz. Videonun hemen kaldırıldığını bildirmek isteriz. Derin üzüntü içerisindeyiz. Tüm kamuoyundan özür dileriz.” Bugün günlük gazetelerin otomotiv sayfalarında bu haber nasıl yayınlanacak, otomotiv editörleri ne yorumlar yapacak bilemiyorum. Ama çok merak ediyorum. Ben bu skandalı okuyunca hemen Continental Türkiye ile iletişime geçmek istedim. Hafta sonu olduğu için markadan kimseye ulaşamayacağımı düşünerek PR şirketini aramayla başladım. Bunca yılın otomotiv gazetecisi olarak PR şirketini ve oradan da kiminle iletişime geçeceğimi bilmediğimi fark ettim! Yani PR şirketi Excel İletişim şimdiye kadar bir-iki rutin bülten göndermenin dışında benimle hiçbir şekilde iletişime geçmemiş. Neyse eski maillerden birini buldum ve oradaki PR yetkilisine şu soruları ilettim:

“Bu skandalı nasıl yorumluyorsunuz? Bu durum karşısında neler yaptınız ve neler yapacaksınız? Böylesine büyük ve kurumsal bir şirkette haritadan Türkiye’nin silinmesi grafik hatası olarak açıklanabilir mi?” Bir iki saat sonra gelen tek cümlelik yanıt şuydu: Sorularınızı aldık, ilginiz için teşekkür ederiz. Ekte dün paylaşılan açıklama metnimizi bilgilerinize sunuyoruz.” Sundukları şey zaten tüm sosyal medyada yer alan yasak savar gibi yaptıkları özür açıklamasından başka bir şey değildi. Anlaşılan bu skandal karşısında sıradan bir özür dileyip konuyu soğutup unutulmasını ve her şeyin eskisi gibi olmasını sağlamaktı. Peki bu iş bu kadar basit olabilir mi? Türkiye’yi haritadan silmenin karşılığı sıradan bir özürle geçiştirilebilir mi? PR şirketinin bu umursamaz tavrı ile iletişimsizliğin dibine vurmuş durumda. Bu kriz böyle “stajyer e-mailiyle” geçiştirilebilecek bir kriz mi? İşte Continental Türkiye krizi böyle çözmeye çalışınca PR şirketi de ancak bu kadar yönetebilmiş. Umarım bu hafta Continental Türkiye üst düzey yöneticileri bir basın toplantısı düzenler ve gazetecilerin karşısına çıkar. Bu “pisliklerini” ancak böyle temizlerler. Aksi takdirde Türkiye pazarında olabileceklerini pek sanmıyorum.

2 DACIA DUSTER LANSMANINDAN

Geçtiğimiz aylarda yeni Dacia Duster lansmanı için Atina’ya gitmiştik. Mermer Ocağı’nda yapılan off-road pistinden ve Mermer Ocağı’nın o heybetli ortamından ben ve diğer otomotiv gazeteci meslektaşlarım çok etkilenmiştik. Dönüş yolunda “Adamlar ne kadar güzel bir mekan ve off-road pisti hazırlamışlar” diye konuştuğumuzu anımsıyorum. Geçen hafta da aynı aracın Türkiye’deki lansmanına katıldık. Lansman olarak Alaçatı seçilmişti. Önce, sıradan bir “Alaçatı lansmanı” olacağını düşünmüştüm. Ancak test otomobillerini havaalanından alıp off road pistine gidince gözlerine inanamadım. Devasa bir maden ocağının ortası inanılmaz bir off road pistine dönüştürülmüştü. Suyun içinden geçme, yokuş çıkma, yokuş inme, kayalık zemin, eğimli yol ve orman yolu gibi sadece bu lansman için hazırlanan bu özel alan yaklaşık 62 kamyon hafriyat ile gerçekleştirilmiş. 30 derece çıkış, 33 derece iniş tepesi tam 23 kamyon toprakla sıkıştırılmış. Beş günde gerçekleştirilen bu etkileyici parkur Volkan Işık Akademi tarafından sıfırdan yaratılmış. Ekip çalışanlarından Koray Muratoğlu, Serhat Öztemir ve Ünal Tezel’in bizzat büyük katkısı olan bu parkurun dışında Volkan Işık Akademi’de de 12 kişilik bir ekip görev almış. Tabii bunun dışında en büyük alkışı lansmanın bu ayağını dizayn eden Renault Mais İletişim ekibi hak ediyor. Atina’daki Mermer Ocağı ortamı ve off road pistinin çok çok üzerine çıktıkları için onları kutluyorum. Bunca yıldır beni ve gazeteci arkadaşları bu kadar çok etkileyen bir parkur ve test sürüşü olmamıştı. Bu aşamada bence emeği geçenlerin başında gelen; Renault Mais’in “kurumsal iletişim hafızası” Fulya Özkan takdiri fazlasıyla hak ediyor. Bu başarıda ekipler önemli ama ekiplerin arasından sıyrılan isimlerin de hakkını vermek gerekir bence. Herkesi kutluyorum.