Tüm bu yaşananlar, ekonomik darboğazın getirdiği yaşam olumsuzluklarından kaynaklanan psikolojik moral bozukluğuyla da birleşince toplumun özellikle dargelirlinin üzerindeki yükü iyice ağırlaştırdı.
Kısa bir süre ara verdiğim yazılarıma başladım. Rahatsızlığım da giderek daha iyi durumda ve bundan böyle periyoduna uyarak güncel ve spor konulu yazılarıma devam edeceğim inşallah. Gazeteciler yazdıkları yazılarla beslenirler, ben de elim kalem tutttuğunca ve bilgisayar başına oturup tuşlara dokunabildiğimce ve tabii ki şartlar elverdiğince yazı yazmaktan vazgeçmeyeceğim.
Ülkemizde, özellikle son birkaç yıl öncesinde yaşanan koronavirüs salgını nedeniyle yaşadığımız pandemi kısıtlamalarının ekonomimiz üzerine yüklediği tüm olumsuzlukların yoğun etkisinden kurtulmaya, yarattığı toplumsal hasarını gidermeye normal yaşam verilerine uyum sağlamaya çalışırken, ülkemizin bazı bölgelerinde kendini gösteren yoğun yağışların neden olduğu sel baskınlarının yaşattıkları ve geride bıraktıklarıyla sıkıntıya düşmemiz yetmiyormuş gibi, bu kez de Akdeniz ve Ege bölgelerimizde büyük hasara yola açan yoğun orman yangınları toplumuzun yaşam şartlarını iyice zorlaştırdı..
Tüm bu yaşananlar, ekonomik darboğazın getirdiği yaşam olumsuzluklarından kaynaklanan psikolojik moral bozukluğuyla da birleşince toplumun özellikle dargelirlinin üzerindeki yükü iyice ağırlaştırdı. Yaşanan her olumsuzluk, ekonomik sıkıntıların iyice kendini hissettiren zorlamaların yol açtığı dargelirlinin alım gücünün daha da daralmasına neden oldu. Dargelirlinin, işçnin, memurun, onbeşmilyonu aşkın tüm emeklilerin, dahası küçük esnafın, çiftçinin, köylünün küçük üreticinin yaşam şartlarını olabildiğince sıkıntıya soktu. Birkaç yıldır giderek kendini göstermeye başlayan ve gidişat hayatı iyice dayanılmaz hale getirdi. Gündemin zirvesine yerleşen enflasyon ve başlıca nedeni olarak gösterilen dövizin Türk Lirası üzerindeki olumsuz etkisinin yarattığı hızlı değer kaybı ve olumsuzluğunun piyasaya direkt yansıması, çarşı-pazara etkileri, tüm tüketim maddelerindeki fahiş fiyat artışları olarak toplumun üzerine yarattığı olumsuz etkisi yılın sonuna doğru kendini göstermeye başladı.
2022 yılı depoladığı bu olumsuzlukları Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını coşkuyla kutlamaya hazırlandığımız 2023 yılna acımasızca taşıdı. Tüm bunların anısıra, ülkemiz için çok önem arzeden Milletvekili Genel Seçimleri ve Cumhurbaşkanı seçiminin olduğu bir yılda yaşanan bu sıkıntılar zor bir yılın üzerimize çöreklenmesi demekti. Bu özelliklerini içinde taşıyan 2023 yılı, yoğun zamların, fiyat artışlarının, dolar ve avronun Türk Lirası üzerindeki baskısının yarattığı tüm olumsuzlukların yanı sıra, yeni yıla girerken iğneden ipliğe tüm temel tüketim maddelerine yapılan zorunlu zamlar, yanı sıra dolaylı ve doğrudan vergiler yaşamı iyice zorlaştırdı. İşte böylesine sıkıntılı bir dönemi bünyesine yerleştirerek dargelirliyi iyice zora sokacağı daha başından kendini gösteren, fiyat artışlarının, vergilerin enflasyon ve döviz hareketlerinin Türk Lirası üzerinde yarattığı olumsuz değişimin bozduğu geçim endeksinin hızla eksiye doğru değiştiği 2023 yılına girdik.
Ülke olarak yaşadıklarıımız bize az gelmiş gibi bu kez de şubat ayı başında Güneydoğu’daki onbir ilimizde kısa aralıklarla yaşadığımız 7.6 ve 7,4 şiddetindeki iki büyük depremler ve müstakil deprem büyüklüğündeki artçıları, sadece Güneydoğu’daki onbir ilimizi değil tüm ülkemizi etkiledi. Zaten pek iyi durumda olmayan küresel yaşam olumsuzlukların da etkisinde olan ekonomimizi yice darboğaza soktu. Tüm toplumun etkilendiği bu durum, yüksek enflasyon, döviz hareketlerinin Türk Lirası karşındaki olumsuz seyri ve hızlı fiyat artışlarıının yarattığı mali yetersizlikler tüm toplumu esir aldığı böylesine sıkıntılı bir ortamda, mayıs ayı içinde yaşanan iki aşamalı genel seçimin doğal olarak seçim ekonomisi uygulaması toplumun gelir gider dengesini iyice bozdu, Baskısını iyice hissettiren kontrol edilemez fahiş fiyat artışlarının yarattığı geçim sıkıntısı toplumun, dargelirlinin psikolojisini onarılamaz şekilde bozdu.
Temel tüketim maddelerindeki fiyat artışlarının yarattığı kontrol edilemez adeta keyfi fiyat artışlaı ortamında gelişen pahalılık anarşisi, yaşanan olumsuzluklarının iyileştirilme beklentilerinde büyük hayal kırıklığı yaratı. Asgari ücret zammı, memur, işçi maaş iyileştirilmeleri, özellkle emekli işçiler ek zamları, büyük beklentileri olanlar için tam bir hayal kırıklığıyla sonlandı.
Seçim sonrasındaki gelişmelere biraz olsun umut bağlayanlar beklentilerinin çok uzağındaki gelişmelerle karşılaştılar. Temmuzda yapılan maaş iyileştirmelerindeki farklılıklar, özellikle SGK emeklilerine yansıtılan yetersizlkler, olumsuzlıkların iyice şikayetlere dönüşmesine yol açtı. Özellikle memur ve işçi emeklileri maaş zamlarındaki anlaşılamaz farklılıklar işçi emeklilerinin yaşadığı hayal kırıklıkları yoğun toplumsal şikayetlenmelere doğru gider durumda.
Özellile işçi emeklilerinin beklentilerine kısa sürede çözüm bulunması gerekiyor. Cumhurbaşkanının bu konudaki son söyledikleri biraz heyecan yarattı, beklentiler yeniden yeşerdi gibi.
Bütçe açığının kapatılması yolunda öngörülen çözümlerin dargelirlinin üzerine yükekleniyor olacağı görüntüsü toplumun en çok konuştuğu oldu. Bu konuda yapılanlarla ilgili duyabildiklerimizle ilgili yorumlarımızı yazacağız devamla. Bu arada ilgi alanımızın zirvesindeki ilk şey, Cumhurbaşkanımızın “işçi emeklilerine yapılan zammın eksik kaldığını ve iyice şikayet konusu olan yüzde 25’lik zamda iyi bir iyileştirme yapılacağı” söylemiş olması üzerine odaklanmış durumdayız. İyice yoğunlaşan tepkilerini sokaklara yansıtan işçi emeklilerinin bu beklentiye biraz olsun bel bağladıklarını da göz ardı etmeyelim. Meclis tatilden çıktığında ilk görüşülecek konularda biri olarak dile getirliyor. En sıcak beklenti şimdiilik bu gibi.
Görünen o ki, bu konu daha cok su kaldıracak.
Yazacak o kadar çok şey var ki, yazmaya devam edeceğiz.