Vakıf Katılım web

İRAN'DAN BAĞDAT VE ERBİL'E ŞAH MAT

Yaşar İÇEN 24 Haz 2024

Yaşar İÇEN
Tüm Yazıları
Irak'ta her şey 15 Mart 2024'te yayınlanan "IRAK'TA BİR YIL SONRA GELDİK Mİ 'SÜLEYMANİYE' DEDİĞİM YERE" başlıklı yazımdaki tespitlerime geldi.

 Bilhassa da Irak’ın Kuzeyi “Türkiye’den giderek uzaklaşıp İran’a yakınlaşıyor”. 15 Mart tarihli yazımda KYB Başkanı Bafel Talabani’nin bir konferansta gerçekleştirdiği konuşmaya ve o konuşmanın ardındaki mesajlara değinmiştim. İran’a yakınlığı ile bilinen Bafel Talabani o konferansta özetle şu mesajı veriyordu bölge ülkelerine; “Kimseyle aramızı bozmak istemiyoruz. İran, Irak’ta tek dengedir ve bizim de ona desteğimiz tamdır. İran himayesinde olmakla birlikte komşu ülkelerle ve PKK ile bir sorunumuz yok. Siyaseten elde edemediklerimizi İran ve terör örgütünün himayesine girerek elde etmeye çalışıyoruz.

İran çatısı altında bizimle iş birliği yapmak isteyen ülkelere ve oluşumlara da kapımız açık…” Yani “bölgede huzur istiyorsanız bizim gibi İran’a tabi olacaksınız” mesajını veriyordu Bafel Talabani çünkü PKK’nın oluşturduğu korku iklimi ve KYB’nin elde ettiği siyasi güç İran’ı bölgede etkili güç yapmıştı. Kabul etmek gerekiyor ki İran, Irak’ta oldukça başarılı oldu. Önce Bağdat’a demir atan İran yıllar içinde askeri-siyasi-diplomatik-bürokratik-basın-medya-iş dünyası ve daha nicesini kendi himayesine alarak güçlendi.

Şii ve Arap kimliğinin ağırlıklı olduğu, yoksulluğun ve siyasi boşluğun çok fazla olduğu, ABD ve Avrupa’dan bıkan Bağdat Yönetimi’nde İran’ın işi oldukça kolaydı fakat Kürt kimliğinin hakim olduğu Erbil Yönetimi sınırları içerisinde İran’ın etkili olması biraz zaman alacaktı. Bu nedenle İran, Kürt Yönetiminde PKK ve KYB kartlarını masaya sürdü. PKK’yı iyice kontrol altına alıp KYB’yi de Kerkük dahil Irak’ın her noktasında güçlendirdi. Şii Arap nüfusunun evlerini-işlerini-yatırımlarını Kürt Bölgesine hızla taşımasını sağladı.5-10 yıl sonra Kürt Yönetimi nüfusunun çoğunluğu Şii Araplardan oluşursa kimseler şaşırmasın. Ve bunca çabasından sonra İran şimdi “Ortadoğu Masasının” en güçlü oyuncusu. Son süreçte Bağdat’ın Erbil Yönetimi’ne yaşattığı maddi-manevi-hukuki- seçim kotası zorlukları da İran himayesindeydi bana göre.

Ayrıca yapılan saldırılar, suikastler, çıkarılan yangınlar, fırlatılan füzelerin tamamı da Erbil’e gözdağı vermek niteliğindeydi. Ve Kalkınma Yolu Projesinde Kürt Yönetiminin devre dışı bırakılmasına yönelik söylentilerin çıkarılması da. Erbil Yönetiminin koşulsuz bir şekilde İran’ın masasına oturması için her yol denenmiş ve başarılı olmuştu. Benim de sıklıkla yazılarımda değindiğim bir başlık olan İran’ın dışlanması ve yok sayılması bölge gerçekleriyle ters düşmekle aynıydı ve yanlıştı. Bölgeyi doğru anlamak ve barışı sağlamak objektif olmaktan geçer. İran’ın yok sayılması veya şeytanlaştırılması huzuru getirmemekle birlikte sorunların daha da artmasına sebep oluyor.

Şimdi gelelim önümüzdeki sürece yönelik analizler yapmaya. İran, Ankara ve Erbil ile uzlaşı/iş birliği köprüleri kurmak için PKK-Bafel Talabani-KYB-ticaret kartlarını sonuna kadar kullanacaktır. Hatta Ankara ve Erbil’i ikna edebilmek için Bafel Talabani’yi devre dışı bırakmayı bile deneyecektir İran çünkü Bafel Talabani Türkiye’nin kırmızı çizgisine dönüştü adeta. Erbil Yönetiminin son süreçte gerçekleştirdiği Bağdat ve Tahran görüşmeleri sorunların çözümünde etkili olmuşa benziyor. Ayrıca Kalkınma Yolu Projesinde Irak’tan Türkiye’ye çıkış noktası olarak Kürt Yönetimi sınırlarının belirlenmesi Türkiye’nin de onayıyla kabul edilmiş gibi görünüyor. Aslına bakarsanız Kalkınma Yolu Projesi bitene kadar daha çok yön değiştirecek gibi görünüyor çünkü Ortadoğu fazlasıyla kaygan bir coğrafya bu nedenle herkes her şeyi birbirine koz olarak kullanabilir. Belki de bu projenin Irak’tan çıkış noktası birden fazla kapıdan ve yönden olacak. Hatta ve hatta Suriye’ye oradan da Akdeniz’e bile gidebilir Kalkınma Yolu Projesi’nin rotası…

Bunca yoğunluk arasında Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başbakanı Mesrur Barzani de halkının eğitimine-üretimine-istihdamına-huzuruna-gençlerine odaklanarak kendi markalarını dünyaya pazarlamaya yönelik çalışmalar yürütüyor. ‘Tembel coğrafya’ olarak nitelendirdiğim Irak düşüncesinden Kürtleri kurtarmaya ve onları ‘dünya vatandaşı’ yapmaya odaklanan Mesrur Barzani bu işin yolunun çalışmaktan, üretmekten ve zihni geliştirmekten geçtiğini çok iyi biliyor.