Uluslararası arenada Türkiye'nin en önemli motor sporları yarışlarından biri olan Transanatolia Ralli Raid, 4-11 Ağustos tarihlerinde düzenlendi.
Yarış bu sene sponsorların desteklememesi ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle eski görkeminden uzak bir izlenim verdi. Basın mensupları davet edilemedi, özel TV çekimleri yapılamadı. TOSFED’in son anda tarih değişikliği nedeniyle birçok yerli ve yabancı sporcu gelmekten vazgeçti. Yıllardır başarılı bir şekilde sürdürülen güzelim yarış organizasyonu işte bu nedenlerle bence fiyasko ile sonuçlandı.
Tanıtımın yapılamaması, katılımın azlığı da işin tuzu-biberi oldu. Bunlar benim “uzaktan” izlenim ve duyumlarım.
Bir duyumum da Isuzu’un sponsor olduğu “kadın yarışmacılar” hakkında oldu. Erkek yarışmacılar ve katılımcılarla konuşmalarımda söz 2-3 dakika içinde “Isuzu’nun kadın yarışmacıları”na geliyordu. Söylemler daha doğrusu “dedikodular” kadın yarışmacıların başarısızlıkları üzerine kuruluyordu. Araç kullanmayı bilmediklerinden, gezi etabına katıldıklarından, daha önce katıldıkları yarışlarda araçları pert ettiklerinden, etapları geçemeyince geri döndüklerine kadar uzanan bir söylem zinciri uzayıp gidiyordu.
“Erkek egemen motor sporları camiası” için bu tür dedikoduların çıkartılmasını hiç yadırgamadım! Zaten her zaman mesafeli yaklaştığım motor sporları camiasında erkeklerin daha dedikodu odaklı olduğunu yılların tecrübesiyle biliyordum.
İki kadın yarışmacıyı hiç tanımam, ikisini de daha önce hiç görmedim. İşin “aslını” öğrenmek için Isuzu’ya sorular yöneltim. Yanıtlar kısaca şöyle: “Isuzu Türkiye, 2015 yılında da Transanatolia’ya katıldı ve dizel kategorisi birincisi oldu. Isuzu’nun kadın yarışmacılarla katılmasının ana sebebi kadınları iş hayatında olduğu gibi motor sporlarında da desteklemek isteyişidir. Hem kadın pilot hem de kadın co-pilot olarak Transanatolia’ya katılan tek takım Isuzu olmuştur. Pilotlarımız Yeşim Nur Mantaş ve Pınar Çelikel, uzun yıllar gazetecilik yapmış, daha önceden farklı otomobil markalarının desteğiyle 3 yıldır 7 farklı offroad yarışına katılımda bulunmuşlardır. Yarışa katılım bedeli, yakıt masrafları, bakım masraflarıyla çok da yüksek olmayan bir rakamı kapsıyor. Yarışmaya kısa sürede hazırlanan pilotlarımızla ilk hedefimiz Transanatolia yarışını tamamlayabilmekti. Birçok kişinin bitiremediği yarışta araç dayanıklılığı kadar pilotların psikolojileri, dikkati de önemli. İlk yarışımıza çok kısa sürede hazırlandık ancak yarışı tamamlamak bizlerin ilk hedefiydi ve bunu takım olarak başardık. Emeklemeden maraton koşmak bizim vizyonumuzla örtüşmüyor. Başarıya her zaman istikrarlı şekilde ulaşmayı tercih ediyoruz. Global anlamda bu tip yarışlarda Isuzu markası D-Max ile katılımda bulunuyor ve bu zorlu yarışların tamamında finish görüyor. Isuzu D-Max’in dayanıklılığını, sağlamlığını gösterebileceğimiz en iyi organizasyonlar bunlar. Türkiye’de ise 2015 yılından bu yana ilk defa böyle bir organizasyona katılımda bulunuyoruz. 2018 yılında gerçekleştirdiğimiz bu tarz başka bir çalışma olmadı.”
Yani baktığınız zaman çoğu “erkek” yarışmacının bitiremediği yarışı 2 kadın yarışmacı bitirmiş. Onlar ve sponsorları sonuçtan çok memnun, kendilerini başarılı bir iş yapmış olarak değerlendiriyorlar. Ama nedense bu sonuç birçok erkeği memnun etmiyor!
Hayatın hemen hemen her alanında olduğu gibi; motorsporlarında da anlamsız bir kibir, anlamsız bir hoşgörüsüzlük içindeyiz. Ülkece gerginiz ve bu gerginliğimiz bu örnekte de olduğu gibi hayatın en keyifli alanlarında da sürüyor. Hiçbir şeyin keyfini çıkartamıyoruz.
Transanatolia’nın tüm başarısızlıkları içinde, ben bu seçimlerinden dolayı Isuzu yönetimini ve 2 yarışmacıyı kutluyorum… Darısı erkek yarışmacıların ve onlara sponsor olan markaların başına…