İstanbul seçimlerinin tekrar edilmesi ile başlayan döviz yükselişi öncelikle otomotiv sektörünü kalbinden vurdu. İlk çeyrek rakamlarına bakınca zaten can çekişen sektör bu kararla meydana gelen ortamla bence yılı bitirdi gibi…
Her şeyi bir tarafa bırakıp, son bir haftayı özetleyim size. 4-5 kampanya bülteninin dışında sadece Tofaş’ın 225 milyon dolarlık Egea yenilenmesiyle ilgili yatırım haberi geldi. Tofaş’ın kısa bir süre önce bir taraftan vardiya kısıp işçi sayısını azaltması sektör tarafından endişeyle karşılanırken, diğer taraftan da böylesine yatırım yapacak olması sevindirici bir haber olarak karşılandı. Bunun dışında 3-4 markadan da yıllık ciro-kar haberleri geldi. Ne gariptir ki; yüksek ciro bültenini basılı otomotiv medyası ile paylaşan markalar reklam ve iletişim planlarını genel olarak “dijital mecrada” kullanıyorlardı. Tabii bu arada gelinen noktada birçok markanın önümüzdeki bir iki aydan sonra reklam ve pazarlama harcamalarına dijital mecralar dahil olmak üzere son vereceği konuşuluyor. Bu söylenti eğer doğru ise çok önemli bir olumsuz gelişme. Son 10 günde telefonlara çıkmayan, e-mailllere bile hiç yanıt vermeyen markaların pazarlama müdürlerine tanık oldukça “koyun can derdinde” atasözümüzü dile getiriyorum. Sıfır otomobil pazarında iç pazar daralıyor, buna bağlı olarak ikinci el pazarı da daralıyor. 2.El’de yüzde 10’u aşan bir daralma söz konusu. Bu gibi ekonomik krizlerde iç pazar daraldığında birkaç marka ihracat ile ekonomisini dengelerdi. Otomobil üretimimiz yüzde 14 daralırken, otomobil ihracatımız da yaklaşık yüzde 12 daraldı. Yani şu sıralarda neresinden bakarasınız bakın elinizde kalan bir otomotiv sektörü var ne yazık ki… İşte tüm bu rakamların ışığında 2019 yılı bence otomotiv sektörü için neredeyse bitti. Kuyruğu dik tutmaya çalışan, bu kötü günlerde de çabalayan 1-2 marka var dikkatimi çeken. “İyi günler için hazırlık yapan” markaların bu krizden daha güçlü çıkacakları bir gerçek. Tabi bu krizde birçok marka, reklam iletişimini, özel haber çalışmasını basılı ve dijital otomotiv medyasından çekişmiş gibi duruyor. İşte bu aşamada “haber”, “basın bültenleri” ve PR çalışmaları altın değerinde. Ama ben ekmeğini bu işten kazanan otomotiv gazetecilerinin bu süreçte kim yanlarında, kim onları yalnız bıraktı diye bir değerlendirme yapacaklarını düşünüyorum. Markalardan veya PR ajanslarından gelen “haber “, “basın toplantısı”, “basın bülteni”, kampanya haberi” ricalarına da bu gözle bakmakta yarar var diye düşünüyorum. Gazeteciliğin her döneminde her alanında en değerli unsur “haber” olmuştur. Haber ve içerik, reklamdan daha etkili çok değerlidir. Bu “değeri” kim hak ediyorsa ona vermek lazım. Böylesine bir süreçten geçerken, otomotiv sektörünün tüm paydaşları birbirini düşünmek ve kollamak zorundadır.
Tıkır tıkır işliyormuş!
Türkiye'nin Otomobili Girişim Grubu (TOGG) CEO’su Gürcan Karakaş, Türkiye'nin otomobili projesinde kısa vadeli düşünülmediğini ve bugünden 15 sene sonrayı dahi öngörerek çalışıldığını belirterek, "Türkiye'nin otomobilinde 2022 yılında piyasaya çıkana kadar, her hafta, her ay ne yapacağımız programlandı. Planı tıkır tıkır işletiyoruz." diye açıklama yapmış. Hemen hemen her 15 günde bir, bir panelde konuşma yapan Karakaş henüz otomotiv gazetecilerinin karşısına çıkmadı. Daha önceki tüm takvim açıklamalarının hayata geçmemesine rağmen sürekli zamanı öteliyor. Şimdi de “2022 yılında C segmentte elektrikli SUV araçla pazara giriyoruz" açıklamasında bulunmuş… Bütün sürece bakınca bence TOGG ekibinin “iyi yere dükkan açmış” gibi bir durumu var. Başkan da panel panel dolaşıyor, konuşuyor; ben otomotiv gazetecilerinin karşısına ne zaman geçecek çok merak ediyorum.