Türkiye'de ilk olarak haftalık otomobil dergileriyle başlayan "otomotiv medyası" 20 yılı aşkın bir sürede büyük değişikliklere uğradı.

Başlangıçta haftalık 2 ve aylık da 3-4 derginin bilindiği otomotiv medyasında, önce iki büyük gruptan çıkan haftalık dergiler bütçesel nedenlerle aylık oldular. Bu zaten önemli bir geri adımın ilk göstergesiydi. Koca iki dergi grubu haftalık yayından aylık yayına dönmüştü. Ve sonra basılı dergi furyasına dijital dergi dalgası eklendi. Dergi pazarının daralmasıyla işlerinden olan bir çok çalışan hemen dijital dergi yayıncılığına geçti. Genellikle tek kişi tarafından hazırlanan dijital yayınlar pıtırcık gibi her yerden çıkmaya başlayınca buna otomotiv içerikli internet siteleri eklendi. Dergi yapmayı tercih etmeyen kişiler ağırlıklı olarak haber bültenlerinden oluşan internet sitesiyle yayıncılık sektörüne giriş yaptılar. En küçük kampanya bülteni bile haber olurken markanın genel müdürü, CEO’su ve PR şirketi de bu habere etiketlendi. İşin tuhaf tarafı bu sıradan bülten haberine etiketlenen o insanlar da bu bültenleri beğenip paylaştılar! Kimse “Arkadaş bizim bülteni sitende haber yaptın diye niye beni habere etiketliyorsun. Bu uygulama dünyanın neresinde görülmüş?” diyemedi. Tabii böyle olunca da test otomobilinden, lansmana çağrılma talebine kadar bitmek bilmeyen istek ve sitemler silsilesi başladı. Kim bilir belki de ipin ucu oralarda bir yerlerde kaçtı. Bir çok marka yöneticisi, PR yetkilileri bu anlamsız sarmala girip de “Aman hakkımızda kötü bir yazı yazılmasın diye” taviz üzerine taviz verdi. Bence bu konuda herkes verdiği taviz ölçüsünde kendi bacağından asılıyor! Markalar ve yöneticiler, medyanın! karşısında dik duramadığından “sapla saman” ayrılamaz hale geldi. Şimdi karşımızda “parasıyla”, “gücüyle” rezil olan bir otomotiv sektörü var ne yazık ki… Bütün bunlara şimdilerde Youtube da eklendi. Neyse ki orada basılı ve dijital dergilere oranla daha nicelik “ölçülebilir” bir karşılık var. Niteliği tartışılır! Ama ne garip ki, “Otomotiv medyasını iyi analiz edecek olan sektör yöneticileri var mı?” sorusunu ben net olarak yanıtlayamıyorum. Baskıya, telefon tacizine, bir iki eleştirel tweete “boyun eğen” bir yönetici grubu görüyorum kendi adıma. Otomobil medyası sektör için çok önem taşıyor. Ama bu önemi taşıyacak sektör yöneticileri ne kadar işte o tartışılır! Çuvaldızı kendimize tutacak olursak da; bu önemi taşıyacak otomotiv medyası da sorumluluğunun bilincinde olmalı. Aksi taktirde bu anlamsız sarmaldan çok zor çıkılacak.

2 DERGİNİN GÜÇ BİRLİĞİ

Sözü medyadan başlattık medyadan devam edelim. Nisan ayı itibariyle tam 6 yıldır Türkiye’de çıkmakta olan İtalyan’ın aylık 800 binlik satışıyla dev otomobil dergisi Quattroruote ve dijital ortamda 6 yıldır çıkan e-dergi OTODERGİ güçlerini birleştirdiler. İki dergi Nisan ayı itibariye birleşip (Quattroruote’nin katkılarıyla) OTODERGİ adıyla bayilerde ve tüm dijital ortamlarda yerini alıyor... OTODERGİ içerik ortağı olarak Quattroruote ile yoluna devam ediyor. Böylece basılı dergi Quattroruote ve dijital dergi OTODERGİ şimdi tek bir dergi olarak basılı ve dijital tüm mecralarda yer alacak. OTODERGİ bu yeniliğine önemli bir gelişmeyi daha ekledi. Nisan ayı itibariyle aylık yaklaşık 900 bin yolcunun ziyaret ettiği TAV Lounge’larında okuyucularla “ücretsiz” buluşacak olan OTODERGİ önemli bir atılımı da gerçekleştirmiş oldu. TAV Lounge’larında, bayilerde ve dijital ortamda OTODERGİ adıyla yer alacak olan derginin tüm bu mecralardaki aylık erişiminin 100 bini geçmesi bekleniyor. Günümüzde 360 derece erişimin önem taşıdığı iletişimde OTODERGİ’nin 6. yılında gerçekleştirdiği bu atılım “otomobil dergiciliği” adına büyük önem taşıyor…