Oğlunu evlendirecek bir baba aynı zamanda bir iş insanı, eşi ve oğluyla birlikte ailenin hayatındaki en önemli kararlarından birini verirken zorlanmıştı.
Oğlunu evlendirecek bir baba aynı zamanda bir iş insanı, eşi ve oğluyla birlikte ailenin hayatındaki en önemli kararlarından birini verirken zorlanmıştı. Herkesin bir lider olarak kendisinin gözüne baktığını ancak kendisinin yeni bir aile kurulurken yapılacak tercih konusunda deneyimli olmadığını dile getirmişti.
Yıllar önce danışmanlık yaptığımız büyük bir aile şirketinin lideri, oğlunun evlilik arifesinde aile olarak karar verirken çok zorlandıklarını şu sözlerle aktarmıştı: “…Uzun yıllardır iş dünyasındayım. Çok doğru kararlarla işlerimiz hep büyüdü ve hızlı geliştik. Hatalı kararlarımız da oldu. Kurumumuz gelişirken yapmış olduğumuz istişarelerin olumlu etkileri oldu. Ancak oğlumun e vliliğinde karar vermede tıkandık.
Tek evladımızı iyi yetiştirdik. Güzel bir eğitim aldı, işin içinde yetişti. Şimdi kurumda önemli sorumlulukları var. Çok şükür, değerleri olan güzel bir insan olarak yetişti, karıncaya zarar vermekten dahi çekinir. Evlilik yaşı geldi ama bir türlü doğru bir aday bulamıyoruz. Tabii ki kendi seçimi olacak ama anne - baba olarak bizlerin de onaylayacağı birinin olması düşüncesi hep konuştuğumuz ortak bir konuydu.
Bugüne kadar yüzlerce yönetici işe aldım. Daha oturmasından, kalkmasından, iletişiminden kişiyi analiz edebiliyorum ve işe uygunluğu konusunda fikrim oluyor. Ama sıra oğluma eş seçimine gelince ahlakı merkez alan arayışımızda yol alamadık. Konumumuzdan dolayı çocuğun peşini bırakmayanlar da ayrı bir sorun.
Şimdi oğlumun arkadaşları vasıtasıyla tanıştığı ve eşimi n de uygun gördüğü iki kız var. Biri bizim gibi işletmesi olan zengin bir ailenin kızı, zorlanarak üniversiteyi bitirmiş, bir mesleği yok, kendisine çok iyi bakan, dış görünümüyle güzel bir kız. Diğeri daha mütevazı bir işletmesi olan bir ailenin, iyi bir okul bitirmiş, meslek sahibi ve donanımı, fizik güzelliğinin önünde, ahlaki değerleri önde bir kız. Birine karar vereceğiz…”
EVLİLİK ÇOK ÖNEMLİ BİR KARAR
Alışık olduğumuz mevzularda zamanla deneyim kazanıp çok kolay karar verebilirken ilk kez karşılaştığımız konularda doğru tercihi yapmada zorlanmamız normaldir. Konu evlilik ve yeni bir ailenin temellerini atmak olunca konu daha da hassaslaşıyor. İş ortamında verdiğiniz yanlış kararın telafi edilebilir maddi zararları söz konusudur. Ancak iki farklı aile, kültür ve gelenekten gelen, farklı kişilik yapılarına sahip iki insanın evlenerek bir yuva kurmaları sürecindeki hatalı tercihlerin sonuçları çok daha ağır olabilmektedir. Bir aile şirketinde konu daha da çetrefilli bir hal alır.
Giderek artan boşanmalarda, eşlerin kişilik, ahlak ve yetişme biçimleri arasındaki uyumsuzluğun payı büyüktür. Aileyi bir yuvaya çevirmeye yönelik ortak bir uğraşı yerine birbirleriyle uğraşan, birbirlerini küçülten ve sonuçta aynı ortamı paylaşmakta zorlanan ve ayrılan eşler giderek çoğalıyor.
Araştırmalar, boşanma ile sonuçlanan evliliklerde evlenme sürecinde yer almayanailelerin çoğunlukta olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla ailelerin, gençlerin bu önemli yolculuklarında onları yalnız bırakmamaları, en önemli destekçileri olmaları, rehberlik etmeleri önemlidir.
İKİ AİLE VE SÜLALE AKRABA OLUR
Evlilik konusunda gençleri tamamen yalnız bırakan ailelerin ve evliliğe karşı çıkan gençlerin çoğaldığını üzülerek gözlüyoruz. Her insanın hayat yolu kendisine aittir, başkası hayat yolumuzda yürüyemez, temel konularda nihai karar bireyin kendisine ait olmalıdır. Diğer yandan gençlerin, evlilik gibi hayati bir konuda yalnız bırakılmamaları da elzemdir. Evlilik müessesesi ile kutsal bir kurum olan aile birliği kurulur ve aile, toplumları ve devletleri ayakta tutan değerlerin temellerinin atıldığı yerdir.
Evliliğin, evlenecek gençler ve ailelerin ortak bir karar konusu olduğunu, bu hayati kararın verilmesinde temel bir ilke olarak maddi değerlerden önce mana değerlerinin belirleyici olması gerektiğini öncelikle hatırlatmak zorundayız. Evlilik kararında güzellik, yakışıklıl ık, kariyer, zenginlik, geçmiş, soy, asalet gibi görünen maddi değerler elbette önemlidir. Ancak sadece bu geçici maddi değerler, sağlam bir ailenin temeli için yeterli değildir. Eş seçmek ve aile kurmak gibi hayatın tamamını etkileyen bir karar sürecinde gençlerin ve ailelerin; geleneği, kültürü, kişilik donanımları ile inanç ve özellikle ahlak gibi kalıcı görünmez mana değerlerinin önde ve belirleyici olması da gerekli ve önemlidir.
Eşleri bağlayan bağlar, maddi değerlerle sınırlıysa bu değerler solup azaldıkça evlilik de solup azalacaktır. Eşleri bağlayan bağlar, her ikisinin de ait olduğu, daha üst, kuşatıcı mana değerleri ise evliliğin huzuru ve sürdürülebilirliği daha kolay olacaktır.
Evlenecek kişilerin ve ailelerin, muhataplarından önce kendi durumlarını objektif bir gözle değerlendirmeleri özellikle gençlerin, Leyla veya Mecnun olmayı başardıktan sonra bir Mecnun veya Leyla beklentisi içinde olmaları gerektiği hatırlanmalıdır. Yani neyi aradığımızı bilmek için ne olduğumuzu bilmek zorundayız. Bunun için gençlerin beden, zihin ve sosyal potansiyelleriyle birbirlerine denk olmaları, serbest iradeleriyle karar vermeleri başkasını tamamlayacak ve ona eş olacak olgunluk düzeyleri için kendilerini bilmeleri önemlidir.
Evlilik sürecinde ailenin en önemli rolü oynadığını yeniden hatırlayalım. Evliliğin ürkecek bir konu olmadığı, ailede karşılıklı hak, hukuk, demokrasi ve ahlakın davranış olarak yerleşmesi gerektiği ve tüm bunlar için sıcak bir yuva ortamının hazırlanması, yaşanması ve yaşatılması önemlidir.
Evliliğin temelinde, evleneceklerin arasında duygusal bir muhabbet, sevgi, saygı, karşılıklı kabullenme ve emanet olma yer almalıdır. Kurulacak ailede eşlerin, kendi rollerinin hakkını vermesi, birbirlerini tamamlayarak ailenin bir ve bütünlüğünü oluşturmaları gerektiği unutulmamalıdır. Diğer yandan evlilik, sadece iki gencin değil iki ailenin hatta iki sülalenin bir araya gelmesi ve akraba olmasıdır. Dolayısıyla evlenecekler ve aileler, öncelikle neyi ya da kimi aradıklarını bilmelidirler.