Liberte, eqalite, fraternite... Herkesin bildiği gibi Fransa'nın sloganıdır.
Fransa'nın Dağlık Karabağ sorunu ile ilgili tutumu ilk günden bellidir. Macron, Azerbaycan topraklarını ilk defa geri almak için operasyonlara başladığında basına "Biz Karabağ'ın yeniden Azerbaycan tarafından işgal edilmesine izin veremeyiz"demişti. Bunu söyleyen, dünyaya demokrasi taslayan ülkelerden birinin başında duran şahıstır. Ayrıca utanç verici bir durum Fransa'nın 30 yıldır KARABAĞ sorununun çözülmesi için "çalışan" AGİT'in Minsk grubunun eş başkanlarından biri olması idi. Acı gerçekler, Avrupa'nın bir ülkesi işgalcilere aşikar destek veriyor, bebek katillerine, Hocalı gibi soykırımı imza atanların arkasında duruyor. Ne söylemek mümkün ki?
Şimdi de Fransa senatosu yeni bir karara imza attı. Senato 305 oyla hükumete, Azerbaycan'ın Ermeniler tarafında işgal olunan topraklarda kurulan rejimi tanımaya davet etti. Yani kısacası Fransa, Azerbaycan Cumhuriyetinin sınırlarının ihlaline, orada teröristler tarafından kurulan sahte kurumu tanımaya çağıyor. Yukarıda vurgu yaptığım gibi bunu 30 yıl AGİT Minsk grubuna eş başkanlık yapan bir ülkenin Senatosu yaptı.
Liberte, eqalite, fraternite... Herkesin bildiği gibi Fransa'nın sloganıdır bunlar: Özgürlük, eşitlik ve kardeşlik... Fransa sadece kendine yakın bildiklerinin özgürlüğünü mü kabul ediyor? Yani kardeşlik ve eşitlik sadece Ermeni gibi taraftaşlar için midir? Yıllarca dünyaya adalet, demokrasi, insan haklarından ders vermeye kalkışan bir ülke yakın tarihimizdeki bir işgale, belgelerle, video kayıtlarla, kanıtlanmış soykırımlara hak veriyor. İşte, bu kadar samimiler kendi mücadelelerinde. Birleşmiş Milletlerin tanıdığı Azerbaycan sınırlarının ihlalini desteklemekten çekinmiyor, hatta utanmıyor diye biliriz.
Ben bugün Fransa'nın yüzyıllarca sömürgecilik yaptığını hatırlatmak istemem. Cezayir'de yaptığı katliamları, Afrika'da eline bulaşmış kanı da bir tarafa bırakıyorum. Ben bugünü konuşmak istiyorum. Hocalı'yı kınayacak bir karar çıktı mı o Senatodan? Günümüzde, Karabağ'dakı o 44 günlük savaş sürecinde Gence'de, Berde'de, Terter'de, Naftalan'da sivilleri vuran Ermenilerle ilgili bir yaptırım veya hiç olmazsa bir kınama açıklaması oldu mu? Kelbecer'de, Laçin'de, Şuşa'da kaç dönüm orman yaktı Ermeniler, buna itiraz etti mi? Azerbaycan'ın tahrip edilen tarihi binaları, istismar edilen altın madenleri ile ilgili çıktı mı? Hayır, çıt çıkmadı. Ee bizde topraklarımızı aldıkça orada inşa edilen saklanma yerlerinde, binalarda Fransa şirketlerinin imzasını gördük ama. Demek ki, neymiş, çıkarlar, özgürlüğe saygıdan daha önemliymiş...
Bu yazım ne ırkçılığa hizmet eder ne de nefret aşılamak içindir. Ben basit gerçekleri yazıyorum. İkili standartları, samimiyetsiz yanaşmaları bilmemiz, kıyaslamamız yarın bu tür yaklaşımlardan üzülmememizi sağlar. Kimden neyi beklememiz gerektiğini öğretir. Sloganlarla değil, işle, emelle, faaliyetle kimin kim olduğunu bilelim yeter.