BAYRAMLAR, AHH BAYRAMLAR!
Bugün kutlamaya başladığımız, Mübarek Ramazan Bayramının bir diğer adı da Şeker Bayramı’ydı. Ama nedense son yıllarda bunu pek kullanmıyor olduk. Şeker, ağızlara tat bırakan bir besin, ama ne yazık ki, özellikle ekonomik koşulların giderek ağırlaştığı ortamlarda, dar gelirlinin yaşadığı geçim sıkıntısının, ağızlara pek o kadar şeker tadı bıraktığını söyleyemeyiz. O nedenle de, bu bayrama daha çok Ramazan Bayramı demeyi alışkanlık haline getirdik. Ancak; Ramazan Bayramı’na neden Şeker Bayramı dendiğini çocukluğumdan beri bir türlü anlayamamışımdır. Bayram kutlamalarına gelenlere tatlı, şeker, baklava ikram etmek bayram geleneklerimizdendir. Bir anlık bu seremoninin bir bayrama adını verecek kadar etkin olabileceğini düşünemiyorum. O nedenle de ben, her zaman Ramazan Bayramı demişimdir ve demeye de devam edeceğim.
Bir aydır inanç huzuru içinde ifa ettiğimiz mübarek ramazan ayı, dün akşam açılan iftarla sona erdi. Bugün Ramazan Bayramı’nın ilk günü. Ve üç gün boyunca Ramazan Bayramı’nı kutlayacağız.
Ekonomik, sosyal ve bir çok açıdan son dönemlerini oldukça sıkıntılı geçiren ülkemiz insanlarının, üstüne üstlük son bir iki yıldır, başta terör olayları olmak üzere yaşadıkları ve bu olumsuzlukların yarattığı travmanın oluşturduğu böylesine bir ortamda geçirecekleri bir bayram oldu bu Ramazan Bayramı.
Ne olursa olsun bir kaç gülüğüne bile olsa yaşanacak mutlulukları getiren böylesi bayramları arayan olmayalım da.
Bayramların en önemli özelliği; dargınlıkların ve özlemlerin giderildiği günleri yaşatmasıdır. Aylardır, kırgın, dargın, hiç görüşmeyenlerin bir araya gelebildiği bir yaşam terbiyesidir bayramlar. Dargınlar barışır, küslükler ortadan kaldırılır, husumetler giderilir ve yeni bir yaşam tarzı filizlenir istenirse. Toplumsal kucaklaşma oluşur.
Toplumsal kucaklaşma deyince, şimdi ile geçmişi bir an, bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçirdim. Geçmişte bayramlar nedeniyle bir kaç günlüğüne bile olsun bir araya gelerek dargınlıkların, gerginliklerin ortadan kaldırıldığı güzel görüntüler yaşadığımız çok olmuştu.
Bu görüntüleri, öncelikle toplumumuzda devleti yönetenler, siyasiler ve toplumun önde gelenleri ortaya çıkarırlardı. Bayram hürmetine Devlet’in zirvesinde de toplumu mutlu eden bir hoşgörü yansıtılırdı. Bayramlaşmalar olurdu. Topluma hoşgörü yansıtan güzel demeçler, birbirlerini ziyaret ederek, güzel görüntüler verirdi siyasi parti liderleri. Kısa süreli bile olsa bu görüntü toplumu mutlu eder, bayramın yaratığı bu birliktelikten hoşnut olurlardı. Bayramlar bunu gerektirirdi.
Bir süredir bunları pek göremez olduk. Toplumda bu konuda hoşgörü kıtlığı yaşanmaya başladığını gözlemleyebiliyoruz. Türk toplumunun en önemli özelliği, geleneksel özel günlerimizde bir araya gelme alışkanlığımızdan asla vazgeçmediğimizdi. Son yıllarda bu alışkanlığımızdan vazgeçmiş gibiyiz.
Bayramlarımız, özellikle dini bayramlarımız bir çok anlaşmazlıkların unutulduğu, onarıldığı, hoşgörünün egemen olduğu, toplumumuzun geleneksel yaşam biçimini sergilediği toplumsal görüntümüzdür. İslamiyet eşi benzeri olmayan bir hoşgörü zenginliğidir. Bayramlarımız ise, bunu en yoğun şekilde yansıtıldığı özel günlerdir. Ne şartlarda olursa olsun bu özelliğimizi unutmadan, bu özelliğimizden taviz vermeden bayram coşkumuzu yaşayalım, yaşatalım.
İşte öyle bayramlardan biri Ramazan Bayramı, diğer adıyla Şeker Bayramı coşkusunu yaşayalım yaşatalım.
Zorlukların sıkboğaz ettiği böylesine bir ortamda, insanın bayram coşkusuna konsantre olması oldukça zor. Ama çocuklarımıza örnek olmalıyız. Onlar bayramları özlemle bekliyorlar özellikle onlara özlemle bekledikleri bu güzellikleri yaşatalım.
Atatürk ilke ve devrimlerinin ışığı altında yılmadan yoluna devam eden Türkiye’min; cesur, vefakar insanları; sevgi imbatı ruhunuzun yelkeninden hiç eksilmesin, gülen yüzünüz hiç solmasın, bayram coşkunuz hiç kaybolmasın.
Yüzünüzden gülücüklerin eksik olmadığı, sağlıklı, mutlu bir bayram geçirmeniz dileklerimle. Mübarek Ramazan Bayramınız Kutlu olsun..