TERÖRLE YAŞAMAK ZORUNDA MIYIZ!
Terör konusuna dünkü yazımızda “Hani Terör Duracaktı!” başlığı altında, ülkemizi en önemli sorununu ele almış, referandum sonrasında “terörün bitirileceği” sözlerinin şu durumda ne aşamada olduğu konusunda bir kaç yorum ve şu anki durumumuzu anlatmaya çalışmıştım. Görünen o ki bazen nerdeyse yok denecek kadar azalırken bazen de bir toplumsal travmaya dönüşen, toplumumuza ağır üzüntüler yaşatan bir ürkütücü olay.
Ülkemizde terör olaylarını bilançosuna bakıldığında geride çok kabarık bir listenin kaldığını görebiliriz. Çeşitli grupların üstlendiği terör olaylarını bireysel veya toplu hareketler şeklinde yaşadığımız bir gerçek.
Toplumumuzda terörün geride bıraktığı yürek yaralayan izlerini ülkemizin her köşesinde rahatlıkla görebiliriz. Doğu Anadolu ve özellikle de Güneydoğu Anadolu bölgemiz merkez olmak üzere yaşanan terör olayları en büyük toplumsal sorunumuz. Özellikle Güney Doğu Anadolu bölgemizdeki dağlık arazilerde yuvalanarak orda yaşayan vatandaşlarımızın üzerinde yarattığı korku, ülkemizin en önde gelen sorunlarından biri.
Terör konusunda alınan önlemler ve terörle mücadele yolunda oldukça etkili işler yapılmaya başlanmış olmasına karşın, güney komşularımızda, özellikle Suriye’de uzun zamandan beri süren iç savaş ve çatışmalar terörle mücadelede durumu daha da zorlaştırdı.
Yıllardır terör örgütü PKK ile uğraşırken güney sınırlarımıza yakın bölgelerde genellikle PKK ile hareket eden DEAŞ ve PKK uzantısı diğer terör örgütlerinin yarattığı ortamın henüz tam olarak kontrol edilememiş olması alınan önlemlerin etkisini azaltıyor. ABD ve Rusya’nın oradaki bazı gruplara silah verdiği söylentilerini giderek ayyuka çıkması, başta PKK olmak üzere ülkemize güney doğudan sızan bu terör örgütlerinin rahat hareket etmesine yol açabiliyor.
Referandumdan bugüne, terörle mücadele konusunda kararlı yürütülen terörle mücadelede ülke içinde; Kış boyunca zorlu hava ve arazi koşullarına rağmen teröristlerin izini sürerek örgüte büyük darbe vuran güvenlik güçleri, terör örgütü PKK'ya ilkbaharın son ayı mayısta da göz açtırmıyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) personeli başta olmak üzere tüm güvenlik güçleri, başta güney doğu Anadolu olmak üzere tüm doğu ve güney bölgelerimizde terör örgütü PKK’ya karşı kararlı mücadelesini sürdürüyor.
Şehir merkezi ya da kırsal demeden gece gündüz PKK'lı teröristlerin peşini bırakmayan, haftalarca arazide kalan güvenlik güçleri, kış yerleşimindeki mağaralardan çıkmaya çalıştığı belirtilen terör örgütüne yönelik ilkbaharda da yoğun operasyonlarını karalılıkla sürdürüyor.
Mart ve nisan aylarındaki yoğun operasyonlar, mayısta da devam etti. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde kış mevsiminde olduğu gibi ilkbaharda da kararlılıkla yürütülen operasyonlarda terör örgütü PKK'ya ağır darbe vuruldu.
Son olarak Mehmetçik, İncebel, Kato ve Tendürek'te destan yazdı. Diyarbakır'da 31 Mayıs'ta PKK'lı teröristlere yönelik yürütülen operasyonda 3 asker şehit oldu.
Terörle mücadelede şehit olanlar ülke genelinde büyük üzüntü yaratırken bu kez başka bir talihsiz kazada; Şirnak Kato Dağı’nı teröristlere dar eden güvenlik kuvvetlerimizden üst düzey komutanlarla birlikte askerlerimizi taşıyan helikopterin yüksek gerilim hattına takılması ve düşmesi sonrasında yaşanan kazada 13 güvenlik kuvetimizin şehit olması tüm yurtta dayanılmaz bir acıya neden oldu. Bu kez terör değildi anaları ağlatan talihsiz elim bir kaza idi. Bir günde 16 şehit. Dayanılır gibi değildi.
Silahla mücadele tamam ama, dünkü yazımızda belirttiğimiz gibi artık yapılması gereken, bu mücadelede tüm yurtta birlik sağlayarak daha etkili bir kitlesel güç oluşturabliriz. Terörde mücadelede, iktidarı ve muhalefeti ile bu toplumsal birlikteliği sağlamalıyız ve dış güçlere karşı tek vücut olabileceğimizi göstermeliyiz.