HANİ TERÖR DURACAKTI!
Ülkemizin ve yıllardır ekonomik dar boğazda adete slalom atarak yaşamını sürdürmeye çalışan dar gelirlimizin bitmeyen derdidir. Analar ağlaya ağlaya gözlerinde yaş kalmadı. Terör konusunda ateş sadece düştüğü yeri yakmıyor, ülke sathında tüm anaların, vatandaşlarımızın yüreğini dağlıyor. Tüm ülke ağlıyor artık..
Güney illerimizin başına dert olan Suriye sorunu, oradan göç edip kucak açtıklarımızın öncelikle güney illerimizin bir çoğunda yarattıkları olumsuzluklar ve orada yaşayan vatandaşlarımızın yaşadıkları yetmiyormuş gibi, komşu ülkelerimizde; aleyhimizde oluşturulan karşıt ortaklıklar ve bu ortamda iyice cesaretlenen terör gruplarının giderek çığ gibi büyüyen tehditleri.
Son aylarda rahatsız edici hale gelen; Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya’nın oradaki, güven vermeyen, kafa karıştırıcı davranışları ve ülkemizin güvenliğine olumsuz ortam oluşturacak sinsi birliktelikleri, ortaklıkları, giderek rahatsızlık yaratıyor. Tüm bu olumsuz ortamdan yararlanarak güç bulan, giderek, özellikle güney ve güney doğuda münferit olarak başlayan terör olayları toplumumuzun canını yakmaya ve doğal olarak; referandum öncesi meydanlara ve demeçlere yansıyan terör “bitecek, terörün kökü kazınacak” söylemleri artık sorgulanır hale gelmeye başladı. Toplumdan şu sitem yavaş yavaş yükselmeye başladı bile; “Hani referandum sonrasında terör bitecekti”.
Artık, toplum bunu beklemeye başladı. İktidarı ve muhalefeti ile tüm yönetenlerin çevremizde oluşturulan rant ve o bilinen amaca yönelik, aleyhimize gelişen yuvalanmanın sonrasında gelişmeye başlayan, bizi tehdit eden o aleyhtar ortaklığa, Suriye ve Irak topraklarında aleyhimize oluşmaya başlayan rant ortamına karşı birlikte hareket etmeleri gerçeğini göz ardı etmemeleri gerekiyor. Bilinmelidir ki; Türk toplumu hangi siyasi görüşte olursa olsun, ülkesine, toprak bütünlüğüne ve en önemlisi Cumhuriyeti’ne karşı olacaklara asla izin vermez ve tek vücut olarak, kanının son damlasına kadar mücadele etmekten sakınmaz.
Referandum öncesi Başbakan Yıldırım’ın her gittiği yerde terörle ilgili söylediklerini bir kez daha anımsayalım. Bu söylemi büyük illerde bir çok billboardda da görmüştük. Bu sadece Başbakanın dile getirdiği değildi. Referandum propaganda çalışmaları sırasında başta Cumhurbaşkanı olmak üzere genelde dile getirilendi.
Başbakan şöyle demişti; “Bu ülkeye kimse zarar veremez. Tünelin ucunda ışık göründü. Teröre büyük darbe vurduk, artık can çekişiyorlar. 16 Nisan’dan sonra size söz veriyorum, bu örgüt bitecek. Bu milletin düşmanı katiller, Kandil’deki sözde ağa babaları ne diyorlar? Burayı dikkatli dinleyin. Kandil’dekiler diyor ki ‘Sandıktan evet çıkarsa, biz biteceğiz’. Biteceksiniz, korkunun ecele faydası yok, Allah’ın izniyle sandıktan ‘evet’ çıkacak FETÖ de PKK da DEAŞ da bitecek” dedi.
Toplum bunu bekliyor.
Üç gün önce yaşanan; Diyarbakır Lice’deki operasyon sırasındaki çatışmada üç askerimizin şehit olması haberinin gününde bu kez bir başka haber, tüm ülkeyi yasa boğdu. Şırnak’taki terör yuvası Kato Dağı’nı teröristlere dar eden o kahraman birliğin komutanlarının da içinde olduğu bir askeri helikopterin Şırnak’ta denetimden dönerken, yüksek gerilim hatlarına takılarak düşmesi sonrasında yaşadıkları elim kazada onüç askerimizin şehit olmasıydı. Lice’deki atışmada şehit olan üç askerimizin acısını yaşamak dağlanan yüreğimize yerleşmişken, helikopter kazasında onüç askerimizin komuta kademesiyle birlikte bir kazaya kurban gidip şehit olması dayanılacak gibi değildi. Bu tür helikopter kazalarının artık olmaması için ne gerekiyorsa yapılmalıdır.
Her ne şekilde olursa olsun analar ağlıyor, bir yerlerdeki evlere, ocaklara ateş düşmeye devam ediyor.
Terörle mücadele konusunda gereken yapılıyor. Ama hala ocaklara ateş düşmeye devam ediyorsa bu yapılanlar yeterli değil demek ki.
Gereken yapılsın ülke ağlamasın ve terör bitirilsin artık.