OLDU MU ŞİMDİ!
Haftada bir spor içerikli yazılar yazıyorum. Bunlar maç kritiği olmaktan ziyade o hafta gündeme oturan olaylardan bir veya bir kaçı üzerinde benim gözlem ve eleştirilerim şeklindeki yazılardır.
Yazdığım bu spor yazılarında zaman zaman o haftaki karşılaşmalarda hakemlerin yapıklarını da aktardığım oluyor. Ama bir şeyi sık sık dile getirmiştim. Bu hakemlerle bu lig oldukça zor anlar yaşayacak. Bunu dile getirmemin nedenlerinin en başında; hakemlerimizin yönetimlerinde ve verdikleri kararlarda bir standart tutturamamış olmalarıdır. Futbol oyun kuralları çok net ve de anlaşılır bir şekilde yazılmıştır. Burada asıl olan kuralları iyi yorumlayabilmek ve uygulayabilmektir.
Abartılı kişisellik yansıtan yorumlardan kaçınarak kuralı olduğu gibi yorumlamak en doğru bir yöntemdir ve hata yapma şansınız pek fazla değildir.
Her yıl belli dönemlerde, seminerler kanalıyla hakemlerimizin eğitildiğini, karşılaşmalarda yapılan hakem hatalarının irdelendiğini biliyoruz. Bu seminerlerde dile getirilen ve üzerinde durulan konular ve sonuçları da MHK tarafından basına açıklanır.
Günümüz futbolu sistem, teknik ve taktik, yaratıcılık açısından hızla kendini yeniliyor. Hakemler de bu değişime, yenilenmeye zorunlu olarak ayak uyduruyorlar. Uyduramayanlar ise değerlendirme dışına itiliyorlar. Bu konuda FİFA ve UEFA’nın aralıksız kontrolleri var. Hakemler, Ulusal, Uluslararası Federasyonlar, Hakem Kurullar’ı tarafından sıkıca denetleniyorlar.
Bunu biz de sıkıca takip edildiğini duyuyoruz. Uluslararası karşılaşmaları yönetmek üzere yurt dışında görevlendirilmiş hakemlerimizi, özellikle FİFA hakemimiz Cüneyt Çakır’ın oldukça başarılı maçlar yönettiği haberleri alıyoruz ve mutlu oluyoruz. Oralarda hakemlerimizin olması tabii ki çok güzel. Ama, gelin görün ki; uluslararası alanda başarılı olarak gösterilen bu hakemlerimizin ulusal maçları yönetirken yurtdışı maçlarındaki başarılı yönetimlerini yurtiçinde gösteremediklerini de görüyoruz.
Hakemlik yeteneklerine, gençliklerine, hızla yükselmelerine söyleyecek bir şeyimiz yok. Ama maç yönetimlerinde, sahada verdikleri kararlarında olması gereken standardı yakalayamamış olmaları en büyük açmazlarıdır. En önemlisi de; bu zaafları karşılaşma sonuçlarına yansıyor ve tartışılmalarına yol açıyor.
Spor Toto Süper Ligi Turgay Şeren Sezonu’nun son dönemecine yaklaştığımız şu sıralar bu hatalar giderek dile getirilmeye başlandı. Hemen hemen her karşılaşmada bu hatalardan söz edilir oldu. Standart dışı kalan sarı kart, kırmızı kart kararları, fena ve faullü hareketleri, sertlikler konusunda yapılan yanlış değerlendirmeleri medyaya yansıyanlarıyla rahatlıkla görebiliyoruz. Bir çoğunun da karşılaşma sonuçlarına doğrudan yansıdığı sürekli tartışılır oldu.
Bu yanlış kararlar sonrasında işi futbol oynamak olan futbolcular cezalar alıyorlar. İşte son zamanlarda bu cezalar da tartışılmaya başladı. Hakem kararlarındaki standartsızlık sonunda oyunculara yansıyor. Oyuncusu eksilen takımın mağdur olmasına kadar uzanıyor. Ligde son üç haftaya girilirken kafalarda soru işaretleri bırakan asıl konu işte bu.
Futbolumuzu yönetenler bu hataların düzeltilmesi konusunda tam anlamıyla yaya kaldılar diyebiliriz. Son zamanlarda Ceza Kurulu’ndan çıkan kararlarda da standart bozuldu. Hakemler sahada görüp karar veremedikleri, üstüne üstlük karşılaşma gözlemcilerinin de göremedikleri olayları yayıncı kuruluşun görüntülerinden çözme gibi kolay bir yola başvurulduğunu görebiliyoruz. En tartışılır olan ise buradan varılan sonuç kararlarında da bir standart yok.
Bunlara iki örnek; Aynı yöntemle, Van Persie’ye verilen üç maçlık (Tahkimde ikiye indirildi) ceza ile Taliska’ya verilen bir maçlık cezadaki standart bozukluğu. Kaldı ki, bakıldığında Taliska’nın yaptığı daha ağır bir yaptırım gerektiriyorken tam tersi uygulama ve sonuç sergilenmiş.
Bu standartlar karmaşasının yaşandığı ortamda bu lig bir şampiyon çıkaracak ve üç takım küme düşecek.
Bu konuya devam edeceğiz. Çok zor bir finiş bizi bekliyor.