FETÖ İLE MÜCADELE BAKANLIĞI
Baştan söyleyeyim, bu fikir bana ait değil.
Bu fikrin sahibi İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Selman Öğüt.
Kendisinin önerisi başlıkta da görüldüğü gibi FETÖ İle Mücadele Bakanlığı’nın kurulması yönünde.
Evet, çok mantıklı bir öneri bu!
Hatta ben bu öneriyi bir adım öne taşıyorum ve yeni bir bakanlık kurulamıyorsa Avrupa Birliği Bakanlığı’nın yerine FETÖ İle Mücadele Bakanlığı kurulsun diyorum.
Niye mi?
Avrupa’nın bize son yıllarda göstermiş olduğu o küstahça tutuma hepimiz şahit olmadık mı?
Olduk!
Referandum süreci boyunca ülkemize dayattığı tüm çifte standartlıkları görmedik mi?
Gördük!
E zaten senelerdir AB için gereken samimiyeti göstermiş olsak da karşımızda bize aynı samimiyeti göstermeyen, kafaları başka bir hesap dahilinde çalışan ve bizi oyalayan insanlar yok mu?
Var!
E peki o zaman bu açıdan bakıldığında FETÖ İle Mücadele Bakanlığı mı daha çok bizi geleceğe taşıyacaktır yoksa Avrupa Birliği Bakanlığı mı?
Bunun paldır küldür olmasını önermiyorum elbette.
Bahsettiğim sadece bir fikir.
Hatta Avrupa Birliği ile olan müzakerelerimizin devam edip etmemesini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da dediği gibi halka soralım ve bir referandumda bunun için yapalım.
Bundan sonra milletin dediği olacak diyorsak, milletten başka bir vesayet odağı bu topraklarda bundan sonra filizlenmeyecek diyorsak bunu da yapalım.
Ama buna gelmeden önce bu fikrin sahibi Selman Öğüt’e kulak verelim, ne diyor bir bakalım:
“Sahi AB Bakanlığı niye kurulmuştu? Fetö mücadelemiz AB ile olan müzakerelerden daha mı önemsiz? Bence çok daha önemli ve çok daha fazla bakanlık bazında yürütülmesi gereken bir iş. Bu örgüt artık hem bir derin devlet yapılanması hem de bir diaspora hareketidir. Türkiye’nin mücadele ettiği en güçlü ve en tehlikeli diasporik grup Fetödür.”
Selman Öğüt çok haklı.
FETÖ dediğimiz terör örgütü sadece bu ülkeyi kapsamıyor. Özellikle FETÖ diasporasına son derece dikkat etmek gerekiyor.
Bir ikinci noktada FETÖ’yü diğer terör örgütlerinden ayıran en önemli kısımlardan biri kripto bir şekilde kendilerini gizleyebilme yani takiye yapma özellikleri.
Bu da dünyadaki diğer terör örgütlerinde az rastlanır bir şey.
Dolayısıyla FETÖ ile mücadelenin sistematik bir şekilde tek elden yürümesi adına belli bir kurumsallıkla mücadele edilmesi şart.
Ve o zaman sormak gerekir… Neden FETÖ İle Mücadele Bakanlığı kurmayalım?
Neden FETÖ ile mücadeleyi bir bakanlık eliyle hem daha hızlı hem de daha etkin bir şekilde yapmayalım.
Bunu yapabiliriz, yapmamızda da büyük fayda var.
Her fırsatta hatırlatıyoruz ama yine hatırlatalım…
17-25 Aralık Darbesi’nden sonra FETÖ’yle mücadele konusunda yapmamız gerekenleri 15 Temmuz’dan sonra yapmaya başladık.
17 – 25 Aralık’tan sonra aynı mücadeleyi sürdürebilseydik beki bugün FETÖ’yle mücadelede çok daha ileride olabilirdik.
Olsun, bunun uzun soluklu bir mücadele olduğunu biliyoruz, kripto ve diaspora özellikleri olan bir terör örgütünü de bir çırpıda bitirmek kolay değil, bunun da farkındayız.
Ve sadece bu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın omuzlarına yüklenebilecek bir yükte değil.
Daha geniş bir alanda mücadele etmeli, herkes kendine düşen görevi yerine getirme konusunda hassas davranmalı.
Onun için FETÖ İle Mücadele Bakanlığı’na ben sıcak bakanlardanım ve bu mücadelenin bu noktadan yürütülmesi taraftarıyım.
Ki hala baktığımızda FETÖ’yle mücadele konusunda eksik kalan yönlerimiz mevcut.
Örneğin; YÖK, YSK ve Milli Eğitim Müdürlükleri bunlardan bazıları.
Ve üniversitelerde akademisyen olarak çalışan, sayıları onbinleri bulan FETÖ’cü kişilerden de bahsediliyor.
Bu mücadeleyi daha genele yaymak şart ve bunun da sistematiği bu bakanlıkla birlikte oluşturulabilir.
O açıdan bu husus üzerinde kamuoyu yaratmakta fayda var.
Yazımın son kısmını da Selman Öğüt’ün şu önemli tespitler içeren paragrafıyla bitireyim…
“AB Bakanlığı kurulurken temel hedeflerden biri de şu argüman değil miydi? ‘Bakın, biz bu işi bakanlık kuracak kadar ciddiye alıyoruz. AB için bakanlık bile kurduk!’ Aynı mesajı Fetö mücadelesi için de vermek güzel olmaz mı? Düşünsenize, Fetö ile Mücadele Bakanı dış ziyaretlere gidiyor. Başlı başına ne kadar ciddi olduğumuzun kanıtı olur.”
