YALAN DOLAN TATLIM!
ABD’de “aldatan eş çoktur ve hepsinin cep telefonu vardır," reklam ve sloganı çığ gibi büyümüş.
Peki, büyümüş de, bu slogan ne işe yarıyormuş, ne olmuş yani.
Casus uygulama programı hazırlamışlar, hem de birkaç tane.
Ve demişler ki, "onların anlamadıklarını telefonlar anlatır"" demişler.
Ve programı pazarlamaya başlamışlar.
Evlisin, aynı çatı altında yaşadığın, karını ya da kocanı,
aynı evi paylaşmadığın aşkını, senden habersiz o, ya da ondan habersiz sen, gizlice mahremiyetine giriyorsun ve her şeyini takip ediyorsun.
Korkunç olmalı, öyle değil mi?
Çok ucuz fiyata, mesela, aylık 50/200$ ödüyor, sonra başlıyor hayatını didik didik etmeye.
Mahremiyetine giriveriyor.
Cep telefonu, ya da digital ortamda attığın her adını takip ediyor.
Kim seni aradı, sen kimi aradın, çektiğin fotoğraflar, kime fotoğraf attın, sosyal medyada kime özel ne yazdın ne yolladın, WhatsApp'da kime ne mesaj yazdın, ne video, ne fotoğraf yolladın, hepsi takip altında.
O nedenle reklamında ve sloganında "aldatan eş çoktur ve hepsinin cep telefonu vardır, onların anlatmadıklarını telefonları anlatır" diyor.
Çok yakında ki, aynı yastığa bas koyduğun hayat arkadaşın, ya da gözlerine aşk ile baktığın adam yada kadın, sana senin hayatına musallat oluyor.
İşin sonunda, şiddet ve diğer tehlikeli durumlar var.
O çok önemli.
Ama onun dışında..
Ya duygusal anlamda.
Takkesini düşürmek istediğin biri ile hayat boyu uyumak, ömrünü beraber geçirmek olabilir mi?
Hayat herkes için tek kere ve bir kere ise, birine musallat olarak, hayatını beynini kemirerek yaşamak olabilir mi?
Güvercinlerin ayaklarına bağlı, o dönemleri ve pusulaların daha güvenli olduğunu düşünebilir miyiz? Pusulayı ve ne yazdığını sen biliyorsun, yazdığın kişi biliyor ve güvercin biliyor.
Samimiyetine bakın, on numara.
Ne şahaneymiş o zamanlar.
O zamanlar aşklar da öyle.
Annem “babam ile hiç tartışmıyorsun, onun siyah dediği beyaza, sende siyah diyorsun niye?” diye soran çocuklarına, o benim hayat arkadaşım, tartışarak onu üzmek istemem, diye cevap vermişti.
İnternet ortamına bakın..
Facebook..
Kendi olmayan, siyasi capsler paylaşan, ona buna laf sokan, kimseye iyi bir şey yazmayan çirkin insanlarla dolu.
Ya twitter,
Sabah akşam kimi tt etsek diye düşünen, gerçekten çapulcu, gerçekten linç sever, insanlarla dolu.
Instagram, orada da kimse paylaştığı o insan kendi değil. 23 Nisan hapishanede anneleri ile yaşayan çocuklar bisiklet alalım paylaşımı yap 500 kişi zor okuyor.. 5 kişi yorum yazıyor..
Ama hiç alakasız, bir gay videosu, milyonlarca beğeni ve milyonlarca takipçi buluyor.
Altına kurban olurum sana falan yazanlar.
Tanımadığı birine kurban olma halleri..
Ama sohbet arasında dediklerin, oğlum ya! Gay olursa ihtimaline kulak memeni çekip, Allah korusun, çık çık edenlerle dolu.
O nedenle.
Bu denli abuk subukluk, bu denli sapla samanın karışmış hali, bu denli samimiyetsiz hali.
Bende oturmuş, casus uygulamalara şaşırıyorum, insanların birbirine bu denli musallat olmasına şaşırıyorum, güven duygumuz nerelere gitti diye şaşırıyorum ve yadırgıyorum.
Çok bile derler ya.
Funda'ya takılanlar...
... 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramı.. TRT Çocuk dışında hiçbir tv programı, çocuklara özel program yapmadı. Hepsi ekranın sağ köşesine en kolayından Türk bayrağı fotoğrafı yerleştirip, yayın akışına aynen devam ettiler. Ülke elden gidiyor endişesi taşıyanlar, Meclis’te o onu demedi, bu söze şöyle başlamadı diye anlam çıkaranlar, anlam yüklemeye çabalayanlar. Hani çocuklar geleceğimizdi, ne oldu? Sanıyorum ana kanalları arayıp, protesto ettiniz.. Biz çocuklar için özel hazırlanmış, programlar istiyoruz.. Stüdyoya koyduğunuz, iki kırmızı balon, ya da sunucuların girdiği kırmızı beyaz kıyafetler bizi kandıramaz diye. Derdiniz başka. Sizi gidi samimiyetsizler.
... Geçen hafta Gaziantepspor'da oynayan Çek futbolcu, Frantisek Rajtorak intihar etti ve öldü. Evinde kendini asmış olarak buldular. Hayat dolu ve neşeli bir insandı diye tarif ettikleri oyuncu arkadaşları olana şaşırıyorlar. Bazı iddialar, tükenmişlik sendromunda olduğu söylüyor. Ailesi yanında yok, kendini yalnız hissediyordu diyenler var. Üzgünüm ki, Türkiye Liglerinde oynanan tek bir maçta bile, futbolcu arkadaşları saygı duruşunda bulunmuyorlar. Sebebini bilmiyorum, anladığım şeylerde ise, kalp merhametimi zorluyor.