16 NİSAN SONRASI TÜRKİYE
Türkiye açısından Mayıs önemli bir ay.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Rusya, Çin, Hindistan ve ABD liderleriyle bir araya gelecek.
Belki de Türkiye’nin gelecekteki birkaç yılını belirleyen görüşmelere imza atılacak bu ziyaretlerde.
Özellikle en son ABD lideri Trump’la görüşmeye giderken elimiz son derece güçlü gideceğiz.
Türkiye artık eskisi gibi değil.
Düşünüyor, strateji belirliyor ve kartını ona göre oynuyor.
Bu perspektifin bize gelecek dönemde çok şey katacağına inanıyorum.
Bakıldığında Suriye meselesi ciddi bir konu olmaya devam ediyor.
ABD’nin güneyimizde PYD eliyle 2. İsrail Devleti’ni kurmak istediğini biliyoruz.
Bu “terör koridoru” denilen ülke hem Suriye’yi parçalamaya yönelik hem de sınır güvenliğimizi tehlike altına alma amacı taşıyor.
Bizim ise bu noktada uzun zamandır üzerinde durduğumuz hadise Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması yönünde.
Ve Suriye’nin geleceğine Suriyelilerin karar vermesini istiyoruz.
Bu da çok olağan bir durum.
Her şeyden önemlisi de küresel çetenin vekalet savaşını yürüten terör örgütleriyle sahici anlamda mücadele eden tek ülkeyiz.
Bunun da önemi büyük.
Geçmişte AK Parti Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu’nun yanlış politikaları sonucu Suriye’de çok hatalar yapıldı, çok zaman kaybedildi.
Şimdi toparlanarak, elimizi güçlendirerek yola devam ediyoruz.
ABD lideri Trump’ın seçilmesini küresel çetenin kaybedişi olarak yorumlamak yanlıştı ama çatırdamaya başladılar demek doğruydu.
Şunu elbette ki biliyorduk… ABD’nin dış politikası değişmez. Bu dış politika savaşında CIA ve Pentagon’un çekişmesini izledik.
Keza seçimlerde de öyle.
Ve Trump bu dış politikanın dışına çıkarsa, sergilediği profil gibi aykırı bir hal alırsa Trump’ın da ABD’de geleceği zor.
Çünkü ABD başkanları vizyondur, onu küresel çete ve büyük şirketler yönetir.
Bunu biliyoruz biz de adımlarımızı buna göre atıyoruz.
Ben başka bir açıdan bakıldığında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hindistan’a ziyaretini de çok önemli buluyorum.
Çünkü Hindistan dünyanın yazılım ve teknolojik devi olma yolunda ilerliyor.
Hindistan’la yapacağımız görüşmeler ve anlaşmalar bu bakımdan faydalı olabilir.
Hakeza Çin’le de görüşmemiz çok önemli.
Çin’in de ekonomik anlamda birkaç seneye kadar ABD’yi geçeceğini söylemeye mahal yok.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak Çin’le birtakım faydalı anlaşmalar yapmıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çin ziyareti de büyük ve faydalı gelişmelere olanak sağlayacak gibi duruyor.
Elbette iç politikayı da unutmamak lazım…
Türkiye 16 Nisan referandumundan sonra artık hükümet sistemi krizini çözerek koalisyonlar devrini kapattı.
Türkiye’yi bürokratik oligarşi değil, millet yönetecek artık.
Vesayete son verildi, bu ülkede vesayet olacaksa da milletten başka vesayet olmayacak.
Ama seçim sonuçlarından şunu anladık ki AK Parti’nin kendini yenilemesi şart.
Bu eskimişlik ve artık yeni taleplere cevap verilemeyen dille bir ilerleme kaydedilemez.
2019 seçimlerine de bu şekilde gitmek intihar olur.
Çünkü AK Parti’yle birlikte sosyoloji değişti, toplum sınıf atladı ve Türkiye gelişirken AK Parti’nin de gelişip değişmesi gerekirdi.
Bunun bazı bölgelerde olmadığını ya da kısmi miktarda kaldığını söylemek mümkün.
Yeni kadrolarla, yeni yüzlerle, toplumun her kesimine cevap verebilen yeni bir anlayışla ve her şeyden önemlisi yeni bir dinamizmle bunun sağlanması gerekiyor.
Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın partiye katılıp ardından genel başkanlığa geçmesi partinin 2019 yılındaki seçimlerine kadar gereken yenilenmesinin önünü açacaktır.
AK Parti kulislerinden alınan bilgiye göre de Mayıs ayının sonuna doğru AK Parti olağanüstü kongresiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı genel başkanlık koltuğuna getirecek.
Ve böylelikle siyasette de daha dinamik, daha yeni bir anlayış AK Parti’ye egemen olacak.
Elbette Türkiye içinde odaklanmamız gereken FETÖ’yle mücadelenin daha etkin bir şekilde sürmesi gerekiyor.
Geçtiğimiz günlerde emniyette yapılan FETÖ operasyonlarının önemi büyük.
Bu noktada ilkemiz belli… Her Fetullahçı teröristtir ve bir tane bile Fetullahçı kalmayana dek hepsi devletin içinden temizlenmek zorundadır.
Özellikle eğitim, sağlık, emniyet ve yargı gibi kamu kuruluşlarında FETÖ temizliği hızlanarak devam etmeli.
Ve üniversiteler… Hala belli üniversitelerde FETÖ’cü akademisyenlerin olduğu söyleniyor.
Bunların da temizliğini YÖK acilen yapmak zorunda.
FETÖ’yle mücadele hemen olabilecek bir şey değil. Karşımızda sahtekâr ve karda yürüyüp de iz bırakmayan bir terör örgütü var.
Bu terör örgütüyle mücadele uzun soluklu ama gerçekten etkin bir şekilde çalışılabilirse bu terör örgütünün kökü kazınır.
Türkiye’nin 16 Nisan’dan sonra önü daha açık.
Bunun emarelerini ekonomik olarak da görebiliyoruz. Borsa tarihi rekor kırıyor, dolar ve Euro’da düşmeler söz konusu.
Ama şunu unutmayalım…
Rehavete kapılmak yok! 16 Nisan’ı hallettik deyip kenara çekilmekte yok!
Çünkü asıl mücadele şimdi başlıyor.
Özetle, daha işin başındayız, yürüyecek çok yolumuz var.
Milletin bitip tükenmeyen o enerjisi de en büyük destekçimiz.
Zorunlu Not: Uzay Haber TV’de her salı günü Milat gazetesi yazarı Ufuk Coşkun’la birlikte hazırlayıp sunduğumuz “Yeni Siyaset” programımız sonlandırıldı. İki senedir bizi yalnız bırakmayan tüm izleyicilerimize gönülden teşekkürler. Bu ülkenin bekasını ve Erdoğan’ın mücadelesini savunmaya devam. Hem de her zamankinden daha fazla.