İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Ara

​BİR KARIŞ LIKE'DA BOĞULMAK!

YAYINLAMA:

Sosyal medya.

Paylaşımlarımızın altına, minik kalpleri toplarken "beynimiz de neler oluyor" sorusuna uzmanlar bir bakmışlar. Cevap aramışlar ve araştırma yapmışlar.

Nucleus accumbens diye beyinde bir ödüllendirme merkezimiz varmış. Bu merkezimiz, yemek, seks, iş, para, sosyal statü gibi alanlarda neler kazanıyorsan ona bağlıymış.

Eskiden tabii...

Şimdilerde ne olmuş?

Bu merkezi, internet, teknoloji bağımlılığı ele geçirmiş.

Adeta iktidarı ele geçirmiş..

İnsanın ruh ve beden sağlığının en büyük tehdidi, günde kaç beğeni aldığının adı LIKE olmuş... Ve seni onaylayan baş parmak olmuş..

Alkol ve uyuşturucu bağımlılığı gibi rakipleri sollayıp geçivermiş..

Artık baş parmak ve kalp bağımlısı olup çıkıvermişiz.

Bir yabancı öğrenci kuruluşu, 28 ülkede öğrenciler arasında araştırma yapmış.

"Mutlu musunuz?" diye sormuşlar..

"Ümitsizim, endişeliyim, kaygılıyım ve çok mutsuzum" demiş bizim ülkemizin öğrencileri.

Böyle diyerek mutsuzluk sırasında 1.sırada yer almışlar.

Eeeeeee.

Nasıl oluyor?

Bütün gün sosyal medyada dolaşıyorsunuz, elinizden cep telefonu ve tabletler düşmüyor, kafanız, otobüste, metroda, sokakta, yolda hep önünüzde.

Like peşinde beğenilmek, baş parmak peşinde onaylanmak için bir karış suda boğulup duruyorsunuz.

Fotoğraflarınız çok mutlu.

Fotoğraflarınız da özgüven patlaması var.

Gelecek endişen var ama..

Sırıtarak arsızlık çizgisi sınırındasınız.

Bir linç durumu varsa, bilir bilmez boyunuza posunuza bakmadan laf sokma peşinde, caps peşinde yırtınıp duruyorsunuz.

Bu ne yaman çelişki.

Siz mutsuz değil, aslında ....

Hinliklerinizi, sersemliklerinizi, endişelerinizi ve sevinçlerinizi nereden aldınız bilemem ama..

Uzun ve hain dilinizi... Gelecek endişesi içinde nasıl sahiplendiniz, onu da ben bilmek istemem.

Beyninizi işgal eden kuvvetler, çok merhametsiz tatlım dikkat edin.

Parmaklarınız, aşağı yukarı, sağa sola bir şeyleri çekiştirirken..

Aman dikkat.

Dandik hayat içindesiniz.

Like ve baş parmak sizi pohpohlamasın.

Like sayına bakıp, baş parmak onay sayına bakıp.

Kendini kandırma.

İnkar et, "boş ver tanımadığım insanlar, yarın sayfa mı kapasam yoklar", bu kadar basit de.

Git, en sevdiğinin sırtını sıvazla, omuzuna dokun, yanak al ve öp.

Caps yapacağına, annene babana onları ne kadar sevdiğini anlatan resim çiz.

Ağaç çiz, çiçek çiz, gökkuşağını çiz, hayvanları çiz.

Gerçek kalbe dokun, beğeni yaşa, taaaaaa içine kadar çek ve teneffüs et.

Nucleus Accumbens'ini ödüllendir.

Ona nankörlük etme.

Gönül sahibi ol, merhametli ol.

Funda'ya takılanlar...

... Sevgili dostum, kötü gün dostu, en sevdiğim iki kadından biri Müge Anlı. Tam iki aydır, Fatma Demir adında, cinayete kurban gitmiş yaşlı bir kadının katilini arıyor.. Stüdyoda o aileden, akraba, aynı zamanda teyze oğlu, hala oğlu ile evlenmiş kadınlar var.. Hepsi hem akraba, hem karı koca. Çok kalabalıklar, sıra sıra oturmuşlar. Hepsi birbirine yalancı diyor.. Yalan söylüyor diye bağırıyor.. Hayatımda böyle bir şey görmedim. Bu kadar yalancı bir arada nasıl yaşamışlar, çoğu da birbiri ile evli, birbirinin koynuna girmişler. Yalanın batsın derler ya, o hesap.

... Yarın 23 Nisan Egemenlik Ve Çocuk Bayramı.. Çocukların kaza kurşunu ile sokaklarda ölmediği, tacize uğramadığı, dayak yemediği, internet sitelerinde çıplak fotolarının kullanılmadığı, eğitim eşitliği olması dileğiyle, tüm çocukları kalpten kutluyorum. Bu bayramı çocuklara hediye eden Mustafa Kemal Atatürk'e çok teşekkür ederim, minnetlerimi sunarım.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *