İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Ara

​NEREDE KALDI TÜKETİCİ HAKLARI!

YAYINLAMA:

Yıllardır olanca gücümüzle Avrupa ile bütünleşmeye, yılmadan Avrupa Birliği’ne girme ümitlerimizi sürdüredurduğumuz şu dönemlerde uğraştığımız şeylere bakın.

Hafızamızı biraz zorlarsak Avrupalı’nın bizimle ilgili bir türlü çözemediği sorunu ve en önemli konusu, insan haklarına gereken saygıyı göstermedeki zaafiyetimizdir. İnsan haklarına saygı konusunda oldukça özürlü olduğumuzu söyleyebiliriz.

Şu insan hakları konusunu hep gündeme getiriyorlar ya, adamlar bu konuda haksız da sayılmazlar hani... Son yıllarda bu konuda bir çok yasal düzenlemelerle önemli adımlar atılmış olmasına rağmen yasaları uygulama konusunda, hala eski alışkanlıklarımızın etkisindeyiz ve bunlardan kurtulamadık.

Hala, hazıra konma, taklit üretim yapma, bazı durumlarda bunu “yan sanayi” kılıfına uydurarak kendimizi kandırdığımız olmuyor da değil. Bu da insanların üretim haklarına saygılı davranmamanın bir şeklidir.

Bu insanın üretim haklarına hakedilmeyen bir şekilde el koymaktan başka bir şey değildir.

Ülkemizin bir çok yerinde taklit üretimi yapılan yabancı markalı malların/ürünlerin hızla tüketildiğini, orijinalinden çok daha ucuza satıldığı için rağbet gördüğünü, göz önüne alırsak, bizler bir anlamda Avrupa Birliği’ne girmiş sayılabiliriz.

Daha yasal olarak birliğin içine adım atmadan, birlik üyesi gibi davranma, haklarını özgürce kullanabilme rahatlığında davranabildiğimize göre Avrupa Birliği’ne girme konusunda çok çaba sarfetmemize gerek yok. Onların kişisel haklarını onların haberi olmadan istediğimiz gibi, özgürce kullanabiliyoruz ve onları olabildiğince şaşırtabiliyoruz.

Onlara ait her markanın rahatlıkla taklit üretimlerinin yapılabildiği, pazarlanabildiği bir başka Avrupa ülkesi var mıdır bilemiyorum ama, varsa bile, o var olanların uygulamaları ile bizimkilerin arasında oldukça fark olduğunu söyleyebiliriz.

Taklit mal üretimi konusunda o kadar profesyonelleştik ki, onlara ait bir markayı taklit edip, en az onların pazarı kadar bir pazar yaratabilme konusunda olabildiğince maharetli olduğumuzu unutmayalım.

İçimize işleyen, yabancı marka tüketme özlemi, tüm ekonomik şartlarımızı sonuna kadar zorlayabiliyor. Hatta, özenti hevesimizi bastırabilme duygusu, bu konudaki doyumsuzluğumuz, alım gücümüzün çok çok üzerindeki bir borç yükünün altına girmemize neden olabiliyor.

Her şey bir yana, tüm şartlarını zorlayarak bu yabancı marka taklit üretimlerini alanların tüketiciyi koruma haklarına gereken özen gösteriliyor mu? Bu taklit markaları tüm imkanlarını zorlayarak alanlar, satış sonrası hizmetler konusunda gereken güvene sahip olabiliyorlar mı?

Başımızın derten kurtulamadığı çok önemli bir sorun yabancı markalara olan tutkumuz. Burada önemli olan bilinen bir marka olması. Aslı mı yoksa taklit üretim mi olduğu konusuna pek kafa yormayız, gerektiği gibi araştırmayız da.

Bir çok yerde, özellikle son yılların gözde satış alanlarından olan Outlet mağazalarının olduğu yerlerde bu tür taklit ürünlere çokça rastlayabilirsiniz. Gördüğünüz bu taklit ürünler orijinalinden pek ayırt edilemeyecek kadar iyi taklit edilmişlerdir. Almadan önce sıkça özlem duyduğunuz bu ürünler, hayal edemeyeceğiniz kadar ucuzdurlar.. Ne yapıp edip onu almanız için sizi şeytanın dürttüğünü hissedersiniz ve alırsınız. Bu alışverişlerden sonuna kadar memnun olana pek rastlanmamıştır. Mutlaka üzüleceğiniz bir durumla karşı karşıya kalabiliyorsunuz.

İşte, burada belirgin olmayan satış sonrası hizmet ve sizin güvenceniz olan tüketici hakları konusunda ne kadar güvendesinizdir.

Yabancı orijinal markalara çok para harcarsınız ama verdiğiniz para kadar kendinizi güvende hissetmeyi de satın alırsınız.

Bu güvenceye sahip olabilmek en doğal haklarımızdan biridir.

Tüketici hakları konusunda kendinizi ne kadar güvende hissediyorsunuz, bu soruyu kendinize bıkmadan her zaman sorun.

Son söz: Bugün çok önemli bir gün. Mutlaka sandığa gidin ve referandumda oyunuzu kullanın.


Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *