İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Ara

REKLAMLAR ARASI DİZİ FİLM İZLEMEK!(2)

YAYINLAMA:

Dünkü yazımıza başlarken günümüz televizyonlarının olmazsa olmaz programlarından söz etmiş, bunların içinde en çok göze batanların ise, diziler ve son aylarda iyice kontrolden çıkan ve neredeyse tüm televizyon izleyicisinin şikayet etmek için sıraya girdiği, “evlilik programları” denilen toplumsal sorun yaratan programlar.

Biz yine, dünkü yazımızda irdelemeye başladığımız reklam yayınlarının baskınına uğrayan dizilerle ilgili “reklamlar arası dizi izleme!” sorunuyla ilgili söylemek istediklerimize dönelim.

Televizyon yayını yapan kuruluşların, yayın alt yapılarını oluşturmak ve antene çıkabilmeleri oldukça maliyetli.. İş televizyonu kurup antene çıkmakla bitmiyor. Asıl sorun ondan sonra. Televizyon ekranlarını 2 saat süresince yayınlanacak programlarla doldurabilmek asıl mesele. Bu nedenle de, reyting denen canavarla mücadele edebilmek için de, izleyiciyi ekrana bağlayabileceğiniz programları yayınlamanız gerekiyor. Bunun en kolay yolu ekranın en çok izlenen saatleri olan akşam kuşağını dizilerle doldurmak. Diziler tamam da, tutan dizileri yakalamak da biraz şans işi. Bir çok dizi reyting alamadiği için kısa sürede ekrandan kayıp gidiyor.

Ekranı dizilerle doldurmak ise maliyetli işler. Bu durumda da masraflar artıyor.

Şimdi yaz dönemine yaklaşıyoruz, yapım maliyetleri düşük olan yazlık film ve diziler dönemi başlayacak.

Televizyon yayıncılığı çok masraflı bir yayın biçimi, adeta dipsiz bir kuyu gibi. Ülkemizde, ulusal yayın yapan televizyon sayısı, dünyanın hiç bir ülkesinde olmadığı kadar fazla. Bu çok sayıda televizyonun, eldeki kısıtlı olanaklardan yararlanma çabası ise sonu gelmez bir rekabet ortamı yaratıyor.

Bu rekabet, giderek küçülen reklam pastasından daha büyük parça koparabilme rekabetini sertleştiriyor. Görünen o ki, eldeki reklam pastası, bu ekonomik şartlarda bu kadar televizyonu doyurmuyor. Eğer böyle devam edilecekse, mali girdileri artıracak yeni kaynaklar yaratılması gerekiyor.

Ekranlarda izlenme oranları en yüksek programların başında diziler geliyor. Hemen hemen her gece mutlaka bir dizi yayını var. Dolayısıyla da, diziler; reklam yayınları için reklam veren tarafından, reklam ajansları tarafından en çok tercih edilen reklam yayın mecralarıdır.

Bu durum, en çok izlenen programlar olan dizilerin, önleri arkaları yoğun reklam kuşaklarıyla sarmalanmış durumda. Her ne kadar, yayın ilkeleri gereği, reklam kuşakları tüm televizyonlar için aynı saatlere yerleştirilmiş olmasına karşın, süreklilği sağlamak için araya koyulan ara planlarla bu düzen alabildiğince uzatılabiliyor.

Her ne olursa olsun, ekranseverlerin izledikleri bu programların bu kadar kontrolsüzce reklamlarla doldurulmasına izin verilmemeli. Dizi ve filmler aralarına alınan ücretli reklamlar hadi neyse de, kendi proogram tanıtımlarını iyice abartarak bu reklam kuşaklarına taşımaları iyice can sıkmaya başladı.

Bir süredir yapılan en sinir bozucu uygulamalar ise; dizi veya film bitimine bir kaç dakikadan az bir zaman kala girilen uzun süreli reklamlar, dizinin sonuna varma konusunda tüm konsantrasyonu ortadan kaldırıyor.

Konuştuğum bir çok televizyon izleyicisi bu konudan şıkayetçi. Bazı televizyon kanalları ise bu işi iyice abarttılar. Araya girdikleri kısa aralıklı reklam kuşakları ile dizinin konusuna konsantrasyonu yok ediyorlar. Onbeş dakika dizi, on dakika reklam yayını var neredeyse. Böyle dizi mi izlenir?

Bu nedenle de dün başlayıp bugün devam eden yazıma “Reklamlar arası Dizi / Film izlemek” başlığını attım.

Biliyoruz ve anlıyoruz, reklamlar; yayınlarınızı kesintisiz sürdürebilmeniz için çok gerekliler. Ancak unutulmamalıdır ki; televizyon yayıncılığının en vazgeçilmez ilkesi; programların izlenmesi ve izleyenler tarafından beğenilmesidir. Buna biraz daha özen gösterelim.

İzleyiciye ayıp oluyor! Reklam arası dizi/film izlemeyi hiç ama hiç hak etmiyorlar.


Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *