REKLAMLAR ARASI DİZİ FİLM İZLEMEK! (1)
Günümüz televizyon yayınlarını ayakta tutan iki program var.. Bunlardan en önemlisi sürekli ekranlara gelen dizi filmler ve son zamanlarda iyice abarttıkları için Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine yansıyan ve ciddi şekilde araştırılmaya ve belki de bu yayınların engellenmesine kadar varacak önem arz eden “Evlilik Programları”.
Evlilik programları ile ilgili başka bir şey yazmayacağım. Bu konu artık denetimde ve ne sonuca varacağını bekleyeceğiz.
Bugün değinmek istediğim konu, zaman, zaman, yazılarıma aktardığım, başlık konum; “Reklam arası dizi izlemek”.
Bu iş giderek çığırından çıktı bile. Normal şartlarda 90 dakika olması gereken diziler akşam saat sekizde başlıyor gece yarısı saat onikide bitiyor. Bu dizilerin yarısına yakın bir süresi tekrar yayın ve reklamlardan oluşuyor.
Bu konu abartı olmaktan çıktı ve insanlar arası ilginç bir diyaloğa dönüştü çoktan.
Şöyle ki;
“Dün gece reklam arasında bir dizi izledim çok güzeldi. Dizi çok güzeldi ama reklamların uzunluğundan dizi ile duygusal bağım koptu, bazı bölümlerde sürekliliği ve konuyu katbettim...”.
Ve buna benzer bir çok şikayet ve sitem.
Ancak, bu konuda başta RTÜK ve Reklam Özdenetim Kurulu olmak üzere hiç kimse kılını bile kıpırdatmıyor. İş o kadar abartıldı ki; “diziler” ve “evlilik programları”nda ki başrol oyuncuları özellikle de “evlilik programları”nın sunucularının oynadığı ürün reklam görüntüleri canlı reklam olarak ekrana taşındığı gibi, benzeri reklam filmleri dizilerden hiç eksik olmuyor.
Bu konuda, genellikle arkasına sığınılan mazeret her zaman olduğu gibi hazırdır; “Giderek zorlaşan bu ekonomik koşullarda televizyon yayınlarının sürdürülebilmesi için reklamlara ihtiyaç var!...”
Öyle ya; bazı nedenlerin arkasına sığınmak, “böyle yapmak gerekiyor, başka yolu yok diyerek geçiştirmek kolay da, sevdiği diziyi, filmi, hele hele tuttuğu takımı izlemek için ekranlar karşısına geçenlerin yaşadıkları eziyeti düşünürseniz, bu “arkasına sığınılan mazeret” pek de doğru bir davranış olmuyor.
Yayınlarda, reklam yayınlanma zamanları, dizi, film ve naklen yayınlarda reklamların nasıl yerleştirilebileceği, nasıl yayınlanabileceği çok açık bir şekilde belirtilmiş olan, tüm televizyonların uyması gereken bir “Sınır Ötesi Yayınlar Sözleşmesi” ve bu sözleşmeye ilk imza atan yayın kuruluşlarından olan Türkiye Radyo Televizyonu’nun yayın denetimini yapan RTÜK yasası ve kuralları varken bunların olabilmesine akıl sır erdirmek mümkün değil. Tüm bunlar olurken televizyonlarda reklamlar arası dizi, film ve naklen yayınlar konusu iyice kontrolden çıktı.
Televizyon yayınları ve yayınlanan reklamlar konusunda hemen tüm televizyon izleyicilerinin, olması gerekene yaklaşımları aynı.. İtiraz eden yok...
Herkes şu konuda hemfikir;
“Televizyonda yayın yapan bir yayın kuruluşunun, yayın hayatını sürdürebilmesi için, ayakta kalabilmesi için en gerekli finalsal desteği aldığı reklamların sağladığı maddi girdidir”. Bu nedenle de; reklamların yarattığı finansal destekle yayın hayatını sürdürebilme gerçeği, tüm dünyada olduğu gibi bizde de en geçerli neden.
Reklam gerçeğini de göz ardı etmemeliyiz tabii ki. Reklamverenler pazarlayacakları ürünlerini tüketicilerine tanıtabilmeleri için gerekli zamanda, bu tanıtımlarına en çok katkı sağlayacak kitle iletişim araçlarında ve izlenme oranı yüksek programda yapmak zorundalar. Reklam verenlerin de, reklam yayınlarında oluşan reklam enflasyonundan mutlu olduklarını da söyleyemeyiz. Reklam verenlerin, ürün, hizmet, tanıtımının gerekliliği konusunda oldukça seçici davrandıklarını, o sektörde; hem reklam veren olarak, hemde reklam ajansı yöneten olarak çalıştığım için iyi biliyorum.
Televizyon yayınlanan dizilerdeki reklamların yerleşimine daha özen gösterilmeli.
Reklamın gerekliliğini ve ekranlara yansıtılmasını konuşmaya yarınki yazımızda devam edeceğiz.