…VE TOPU BİRDEN ÜZERİMİZE GELİYOR
Türkiye bir an evvel şu referandum ortamından çıkıp bu havanın getirdiği puslu ortamdan dış güçlerin aleyhimize faydalanmasını önlemeli…
Bakın bu havada bize karşı daha geçtiğimiz 24 saat içinde aleyhimize neler yapılıyor:
Birincisi ABD’li savcının iteği üzerine FBI Halk Bankası Uluslararası Bankacılıktan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’yı önce gözaltına aldı sonra jet hızıyla mahkeme tutuklanmasına karar verdi… Yani kanlı darbenin lideri Fetullah Gülen’in göz hapsine alınmasında bile nazlanan ABD adaleti bir anda kaplumbağa hızından çıkıp ışın hızıyla bankerimizi hapse attı…
Tabii ki burada çok pis bir oyun var. ABD, Halk Bankası’na çok önceden taktı ve bankanın Amerika’nın İran yaptırımlarını deldiğini ve bunun Rıza Zarrap davası ile ilgili olduğunu söylüyor… O zaman ABD’li yetkililer “zaten ilişkilerimizde bir sürü sorun var, sizin Halk Bankası da radarımızda onun için banka yetkililerini göndermeyin burada tutuklanırlarsa ilişkilerimizde yeni bir yara açılmasın” demediler. Bir de bu olayı bile bile bizimkiler neden banka yetkilimizi ABD’ye gönderip onu kurtlara teslim ettiler?
Bu arada bir de öğreniyoruz ki FETÖ firarisi Adil Öksüz, ABD büyükelçiliği ile darbeden önce temas kurmuş…
Bunlar bugün Ankara’ya gelecek olan ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’a sorulmalı… Artık.
İkinci olay ise; Almanya’nın ülkesindeki MİT’çiler hakkında soruşturma açması… MİT elemanları kaçak FETÖ darbecilerini Almanya’da izleyip izinsiz casusluk faaliyetleri yapmışlar… Yani Almanya’nın maskesini düşürmüşler. MİT başkanı Hakan Fidan Alman casusluk teşkilatı BND başkanı Bruno Kahn’a dosya vermiş, içinde Almanya’da barınan 300 FETÖ’cü ve 200 kuruluş ve okul adı varmış… Müttefikimiz Almanlar verilen dosyanın gereğini yerine getireceklerine “vay siz bizim topraklarımızda nasıl casusluk faaliyeti yaparsınız” diye kıyameti koparıyorlar. Peki, şimdi ağlayanlar bizde izinsiz casusluk faaliyeti yapı liderlerimizi dinleyen Almanya değil mi? Wikileaks skandalında bunlar ortaya çıkmadı mı?
Üçüncü olay ise; Kürtlerin Kerkük’e Irak bayrağının yanında kanunları çiğneyerek bayrak çekmesi… Bayrak kararını Kürtlerin çoğunlukta olduğu Kerkük vilayet meclisi almış… Ama böyle bir kararı Irak yasalarına göre yalnız Irak Ulusal Meclisi alabiliyor… Bu olaydan önce Dışişleri Bakanımız Mevlut Çavuşoğlu bu konuda Necirvan Barzani’nin dikkatini çekmiş o da “karar bile alsalar o bayrakları çektirmeyiz” diye söz vermiş… Şimdi ise kabahati Celal Talabani’nin adamlarına atıp sıyrılmaya çalışıyorlar… Kürt oportünistlerine herkes karşı çıkıyor. Bu işi düzeltmeleri lazım yoksa orada ciddi çatışmalar meydana gelir. Kerkük bir Kürt şehri değil, özel statü ile idare edilen bir Irak kenti…
Yani ne zaman biz meselelerimizle boğuşsak bu adamlar rahat durmuyor. O zaman biran evvel şu referandumun olumlu bir şekilde bitmesini bekleyeceğiz ve ondan sonra bu gibi rezaletlere izin vermeyeceğiz…