Aklın hidrojen yolu
Dönüşüm köşesinin başlangıcından bu yana hidrojen, hatta yeşil hidrojen konusunu ana başlıklardan biri olarak tutmaya özen gösterdim. Cari açığın azaltılmasından, coğrafyamızın sunduğu potansiyel ve avantajlara, iklim krizinden sürdürülebilirlik çabalarına dek çok yönlü fayda sağlayacak bu alanı hiç ihmal etmedim. Daha iki hafta önce, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, somut verilerle bu yaklaşımı desteklemişti.
Son 10 yılda, sadece enerji ithalatımız 1 trilyon dolar seviyesinde. Yenilenebilir kaynaklarımız hayata geçtikçe, ithalatımız azalıyor. O yüzden devlet, rüzgar ve güneş santralleri gibi tüm yenilenebilir enerji yatırımlarına, yeşil dönüşüm teknolojilerine öncelik veriyor. Bu alanın yıldız ürünü yeşil hidrojen, tüm dünyada büyüyen, gelişen bir eko sisteme sahip. Üstelik, enerji arz güvenliği meselesi, ekonomik fayda kadar bir başka büyük alana işaret ediyor. Dışa bağımlılığı azaltacak yollara yönelmek zorunludur.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum gibi Enerji Bakanı Dr. Alparslan Bayraktar da yeşil hidrojen konusunu hassasiyetle takip ediyor. Devlet aklı, AB, Çin, ABD öncelikli olmak üzere gelişmeleri izliyor, analiz ediyor, politika üretiyor. Regülasyonlar, dünyada olduğu gibi ülkemizde de henüz tamamlanmış durumda değil ama çalışmalar çok hızlı gelişiyor. Hidrojene özel bir otoritenin atanması bu süreci güçlendirecektir. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı gibi ülke geleceğinin inşasında önemli rol oynayacak yapılar da hidrojen, karbonsuzlaşma, enerji gibi başlıkları öncelikleri arasında tutuyor. Şimdi bu çalışmalardan şahane bir örnek ile devam edelim.
HİDROJENDEN HABERLER
Başlık, yeni bir e-bültenin adı. Hazırlayan değerli bir akademisyen, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı çatısı altında görev yapan Berna Sağlam, 2024’ün hidrojen alanındaki verilerini, gelişmeleri, bu e-bültenin ilk sayısında toparlamış.
Başlıklar dikkat çekici:
1.Global Hydrogen Review 2024 raporuna göre:
Küresel hidrojen talebi 2023'te 97 milyon tona yükselmiştir (2022'de 95 milyon tondu).
Düşük emisyonlu hidrojen üretimi halen 1 milyon tondan az.
Küresel elektrolizör kapasitesi 2024 sonuna kadar 5 GW’a ulaşabilir.
Çin, küresel elektrolizör kapasitesinin %60'ına sahiptir.
2030’da yenilenebilir enerjiyle üretilen hidrojenin maliyeti 2-9 USD/kgH2 arasında öngörülmektedir.
2. Vivaro Hydrogen, Alman Opel firmasının İngiltere için üretilen Wauxhall markasına ait, ticari olarak üretilen ilk hidrojenli minibüs. 4,4 kg hidrojen kapasitesi ile 400 km'ye yakın menzil sunuyor. 45 kW yakıt hücresi ve 10,5 kWh batarya içeriyor.
3. QatarEnergy ve Mavi Amonyak Üretimi: Yatırım tutarı yaklaşık 1,2 milyar USD. Yıllık 1,2 milyon ton amonyak ve 1,5 milyon ton CO2 depolama kapasitesi hedefleniyor. 2026’nın ikinci çeyreğinde üretime başlanacak.
4. Amazon Web Services ve Fossil-Free Çelik: AWS, İsveç’teki veri merkezlerinde fosil kaynak kullanılmayan çelik kullanacak. SSAB, bu çeliği Hybrid teknolojisiyle üretiyor (kömür yerine hidrojen kullanılıyor).
5. Siemens’in Hidrojen Yakıtlı Trenleri: Almanya’da hizmete sunulan trenler, yılda 3.000 ton CO2 azaltımı sağlayacak. 15 dakikada doldurulabilen hidrojen tankına sahip.
6. Hidrojen Fiyatları:
Gri hidrojen: 0,98-2,93 USD/kg.
Mavi hidrojen: 1,8-4,7 USD/kg.
Yeşil hidrojen: 4,5-12 USD/kg (2050’ye kadar 1,6-5,09 USD/kg olması bekleniyor).
Türkiye, yeşil hidrojen üretimi için potansiyel bir merkez. Ulusal Hidrojen Stratejisi, 2030'a kadar 2 GW kapasite hedefliyor. Avrupa’daki inovatif çalışmalar dikkatle takip ediliyor. Hep vurguladığımız gibi, Türkiye, AB’nin teknik ve finansal desteğiyle, hidrojen ekonomisinde bölgesel bir lider olabilir. Kararlılık, gelişimin en güçlü destekçisidir.
OLİMPİYAT VE MEDYASINDA KADIN
IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi) 2020 Tokyo öncesi, müthiş bir karar almıştı: Kadın-erkek sporcu sayısı eşit olacak. UNDP’nin başı çektiği Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları içinde, 5.madde, Cinsiyet Eşitliğidir. Sosyal ve ekonomik her alanda büyük bir dönüşüm gerçekleşiyor ve kadın, bu yeni anlayışın içinde giderek hak ettiği yere yaklaşıyor. Tokyo’da büyük başarıyla yüzde 49,5 oranına çıkan kadın sporcu sayısı, yüzde 50,5 oranındaki erkek sporculardan azdı. Ancak Paris 2024, yüzde 50-50 eşitliği sağlandığı ilk olimpiyat oyunları olmayı başardı. 5250 erkek, 5250 kadın sporcu Paris’teydi. Peki, olimpiyat oyunlarını dünyaya ileten medyada durum nasıldı? Dünyanın dört bir yanından gelen muhabirlerin, editörlerin ve fotoğrafçıların cinsiyet dağılımı nasıldı? Dünya Spor Yazarları Birliği (AIPS) bu konuyu işlediği son sayısında çarpıcı rakamlar sundu.
Akreditasyon rakamları hâlâ basın tribünleri ve sahadaki fotoğraf muhabirlerinin, haberlerini yaptıkları sporcularla aynı eşitliği yakalayamadığını gösteriyor. Paris'teki akredite gazetecilerin yalnızca dörtte biri kadındı. Konu, IOC Basın Komitesi'nde de tartışılıyor. Stratejik İletişim Danışmanı ve Yeni Zelanda Olimpiyat Komitesinden Ashley Abbott, komisyona, çarpıcı rakamlar sundu. Paris’te, yayın medyasının yüzde 26'sı, Olimpiyat Yayın Hizmetleri'ndeki (OBS) yorumcuların yüzde 37'si ve basın ataşelerinin yüzde 39'unu kadınlar oluşturuyordu. Çeşitli Ulusal Olimpiyat Komiteleri. 2004 Atina Olimpiyatları'nda gazetecilerin yalnızca yüzde 13'ü kadındı. Yirmi yıl sonra istikrarlı ama yavaş bir artış oldu. Abbott, IOC Basın Komitesi Cinsiyet Eşitliği Çalışma Grubu başkanı. Medyadaki değişimin de büyük dönüşüm sürecinin bir parçası olduğunu vurguluyor. Uluslararası haber ajansları, bu alanda ilk atılım yapanlar. Associated Press, Paris merkezinde, yüzde 32 oranında kadın çalışanlar var. Xinhua'nın yüzde 34'ü ve Reuters’ın yüzde 45'i kadın. Yani kadınlar, dörtte bir oranlardan üçte bire doğru ilerliyor. Gelişim var ve hala eril zihnin utancı konumunda. Ne yapılmalı? 1994’te, dönemin TSYD Başkanı Atilla Gökçe önderliğinde bir karar alınmıştı: Basın yasasına tabi çalıştığını gösteren sözleşme yoksa, hiçbir muhabir/kameraman akreditasyon sistemine girmeyecekti. Bu sayede, yüzlerce meslektaşım kadro sahibi olmuştu. Belki bu tür yaptırımlar, sporcuların eşitliğinin örneklendiği kararlar uygulamaya alınabilir. Handikaplar açık, ama destek de büyük. Türkiye’nin Pulitzer ödüllü tek foto muhabiri, Reuters Türkiye Fotoğraf Editörü Murad Sezer, eşitlik fikrinin büyük destekçisi ve kurumunun kararlarını memnuniyetle karşılıyor. Bu çaba, sektör içinde de karşılık buluyor. Eşitlik ve denklik, sağlanmalı, daha adil ve insanca bir gelecek için…
‘YAPI’ VE MANTIK
Fenerbahçe’de 15 yıldan fazla, Aziz Yıldırım başkanlığı döneminde kulübün medya direktörlüğü yapan Fatih Demirkol, mevcut Başkan Ali Koç ve yönetiminin hesap ve ithamlarına karşı bir soru yöneltiyor. Başkanın “Galatasaray, son 10 yılda ittiriliyor” sözüne Demirkol’un yanıtı: -Ali Koç’un başkan olduğu son yedi yılda, Galatasaray şampiyon oldu. Ama Trabzonspor da oldu ve o sezonu GS, 13. sırada tamamladı. Yapı destekliyor deniyor ama, üstüne Beşiktaş şampiyon oldu, Başakşehir şampiyon oldu. Ali Koç, başkan olarak tümünü yaşadı. Hatta, toplamda, 1-2 puan öndeyiz, biz nasıl olamıyoruz, ama ciddi yol katettik, cam tavanı kırıyoruz, vura vura vura, diyor. Yapıyı kırmak adına elde edilen tek kazancı, ‘VAR hakemleri yabancı olsun’ kararı. E, bunu sezon başında GS istemişti. O zaman kabul görmedi. Şimdi FB istedi, kabul edildi. Yapı GS’ye hizmet ediyorsa, bugün GS’nin istediği kabul edildi. Bu, yapıyı kırmak adına bir kazanç mıdır? Mantık, başka sorular da üretiyor ama futbolun, önceliği akıldan uzaklaşmamak olmalı. Rakip nefreti körüklemek yerine, kendi takımına sevgiyi büyütmek… Koşulları oluştuğunda, zaten başarı gelir, hep olduğu gibi.