O "KARARGAHTA RAHATSIZ" OLAN "TALAT AYDEMİR ZİHNİYETLİ" KİŞİ KİM?
Lafı fazla uzatmayacağım.
15 Temmuz hain darbe girişiminin üzerinden sadece 7 ay geçti.
247 şehit verdik, binlerce gazimiz var ve seçilmiş cumhurbaşkanımız 15 dakikayla suikasttan kurtuldu.
Ve bu salt darbe girişimi değildi, düpedüz işgal girişimiydi!
Darbeci teröristlerin amacı, Anadolu’yu işgal edip Batı’yla iyi ilişkiler kuran sömürgeci bir ülke haline çevirmekti bu toprakları.
Olmadı.
Millet buna “dur” dedi.
Canıyla, kanıyla, tankların önüne yatarak, göğsünü mermilere kalkan ederek “dur” dedi hem de.
Az şey değil şu birkaç senedir yaşadıklarımız.
“Mahallenin” bazı fırıldaklarının dediği gibi de “hamaset” değil bu yazdıklarımız.
Bir ülke olmaya çalışıyoruz, beraber, bir ve her daim ayrılmamak üzere.
İşin açıkçası bağımsız bir ülke olma yolunda mücadele veriyoruz.
Ve bugün burada ben bu yazıyı yazabiliyorsam siz de bu yazıyı an itibariyle okuyabiliyorsanız o 247 şehidimiz ve binlerce gazimizin sayesindedir.
Onun için kimse kusura bakmayacak, kimse o şehitlerimizin kemiklerini sızlatmayacak, herkes haddini bilecek.
Bilmeyenlere de bu topraklar dar gelir… Tıpkı 15 Temmuz’da olduğu gibi!
Dün Hürriyet’te bir haber yayınlandı.
Haberi yapan kişi Hande Fırat… Hani 15 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Facetime üzerinden bağlanarak gönüllerde “taht” kuran şahıs.
Genelkurmay’ın rahatsız olduğu 7 madde sıralanmış haberde.
Haberin başlığı aynen şöyle: “Karargâh Rahatsız”
Bu manşetin “Genç subaylar tedirgin” manşetinden bir farkı yok.
Yukarıda da dediğim gibi bu noktada lafı uzatacak değilim.
Bu manşet ve bu haber demokratik ülkelerde olmaz, 15 Temmuz’un üzerinden daha bir sene geçmeden böyle bir haber yapmak en hafif ifadeyle skandaldır, medya üzerinden millete ve seçilmişlere ayar verme operasyonudur.
Öncelikli olarak Hande Fırat bu haberin kaynağını açıklamak zorundadır.
Kimdir bu “karargâhtaki Talat Aydemir kafası”?
Hande Fırat bunu açıklamak zorundadır.
Özellikle birinci maddede yer alan karargâhın “başörtüsü serbestliğinden” duyduğu rahatsızlık ne demektir?
Genelkurmay seçilmiş hükümete bağlı bir kurumdur ve dolayısıyla seçilmişlerin vermiş olduğu kararlara uymak zorundadır, böyle “rahatsızlık” türü ifadelerle medya üzerinden ayar vermeye çalışanlar da en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.
15 Temmuz’da gördük ki bu ülkede artık halka rağmen hiçbir şey yapılamaz, yapılması teklif dahi edilemez.
Bu tarz haber operasyonlarıyla da referanduma 2 ay kala dizayn verme operasyonlarını bu millet yemez.
Bugüne kadar Hürriyet’in başını çektiği Doğan Medya Grubu’nun darbelerle olan “mutlu” ilişkisini iyi biliyoruz.
Manşetlerle askere selam çakıp darbe kışkırtıcılığı üzerinden seçilmişlere ayar verme operasyonlarına defalarca şahit olduk.
Ama o günler geride kaldı, 2017 Türkiye’sinde kimse buna kalkışamaz, kalkışmamalı.
Peki, 15 Temmuz’da “darbeye karşı” duruşuyla herkesi kendine hayran bırakan Hande Fırat’ın “Genç subaylar tedirgin” manşetinden farklı olmayan bu haberine ne demeli?
15 Temmuz’daki performansının inandırıcılığına kim inanır bu saatten sonra?
Gelgelelim, Aydın Doğan’ın medyasının bu tarz darbe kışkırtıcılığı haberlerine alışmıştık da bir anda böyle haberlerle bitlerinin kanlanmasının bir sebebi var mıdır?
Yoksa Aydın Doğan’ın da Çarşamba günü katılmak zorunda olduğu eğer katılmazsa zorla getirileceği POAŞ duruşmasıyla bu haberin bir ilgisi var mıdır?
Aydın Doğan böyle “karargâh rahatsız” haberleriyle bir çeşit “gözdağı” mı vermektedir?
Eğer böyleyse bu suçtur… Özellikle “karargâh” içindeki muhtemelen “Talat Aydemir kafasına” sahip bir askerin haber kaynağı olduğunu düşündüğümüz bu manşetin nasıl bir affı olabilir?
Bence olmaz.
Başta da ifade ettiğimiz gibi 15 Temmuz’da elimizden giden bir ülkeyi şehitlerimizin ve gazilerimizin hiçbir ülkeye nasip olmayan direnişiyle tekrar geri aldık.
Kimse tekrardan bu ülkeye 15 Temmuz yaşatamaz, yaşatmaya çalışanlar da gereken cezayı görür.
Millete rağmen referanduma 2 ay kala belli hesapların içerisine girenlerin olduğunu biliyoruz.
Ama artık o kadar tecrübeliyiz ki bu tarz kirli hesapları yutmuyoruz.
Şimdi Hande Fırat açıklama yapmak zorunda.
Hande Fırat’a “rahatsızlığını” iç dökerek anlatan “karargahtaki” bu kişi kimdir?
Hürriyet demokratik bir ülkede atılmaya cüret dahi edilemeyecek bu manşeti hangi cüretle atabilmiştir?
Aydın Doğan POAŞ duruşması öncesinde bu tarz haberlerle bir çeşit “gözdağı” mı vermektedir?
Kritik referandum öncesi “başörtüsü serbestliğinden” rahatsızlık duyan ve bunu bir “gazeteciye” aktaracak cesareti kendinde bulan o memur asker kimdir?
Bu soruların cevaplarını bekliyoruz.
Açıkçası bu sorulara cevap verilmediği müddetçe de hala birilerinin ortamı kaşımak adına millete rağmen darbe kışkırtıcılığına soyunduğunu iyi biliyoruz.
Milletin sinir uçlarıyla oynamaya kimsenin hakkı yok.
Seçilmiş irade varken kimse kendini bu seçilmiş iradenin üstüne koymasın, 15 Temmuz’u unutmaya/unutturmaya çalışmasın, millete rağmen belli dizayn operasyonlarına soyunmasın.
Özetle… Herkes haddini bilsin.
O Eski Türkiye çok gerilerde kaldı çünkü.