HALA YALNIZIZ BE PEYAMİ!
Londra’da Westminster metro istasyonunun çıkışında yeni nesil müzik sitelerinden biri şöyle bir ilan vermiş: Londra’da Sevgililer Günü’nde 5 saat boyunca Sonsuza Dek Yalnız listesini dinleyen kişi. İyi misin?
Seni yalnız biz anlarız, biz olmasan başka kimsenin aklına gelmezsin diyor alt metninde.. Reklam metnini bırakıp hayata geçelim.
Yalnızlık, yaşarken ölmek gibi bir şey. Ürkütücü. Hele Sevgililer Günü’nde yalnız kalmak, büsbütün çaresiz bir durum. Özgür olmalı ama yalnız kalmamalısınız. Bir iki haberle daha devam edelim. Japonlar, yalnızlığa deva olacak robot geliştirmişler: Azumo... Sabah gazetesinin Pazar ilavesinde Ömer Faruk Görçin’in haberine göre bu robot, gün içinde size mesajlar yolarak yalnız olmadığınızı hatırlatacakmış. İyi de işte zaten yalnız değilsinizdir diyecek olanları bir defa daha düşünmeye çağırıyorum: Tamam işte tek başınıza değilsiniz ama yalnız olmadığınız ne malum?
Yalnızız romanının yazarı Peyami Safa’ya ve güçlü tahlillerine de buradan bir selam vermiş olalım. Doğu ile Batı’nın ortasında ne Doğu’da ne de Batı da olabilmiş Türkiye’ye, Nuri Bilge Ceylan’ın deyimiyle, “yalnız ve güzel ülkeye” selam olsun. Ülkeye üzüldüğümüzü söyleriz, oysa kendimize kendi yalnızlıklarımıza üzülüyoruzdur içeride bir yerlerde. Peyami Safa’nın karakterleri üzerinden hikayeyi anlatırken satırlarında Türkiye için gizli gizli ağlaması gibi.
Yalnızlık dünyada biraz tuhaf karşılanır. 14 Şubat gelecek ve sen yalnız olacaksın öyle mi? Aman ne büyük günah. Derhal sevecek birini bulman gerekiyor. Ömür boyu sürmesi şart değil.
Yalnızlık mutlaka dağın başında yakalanılacak bir hal değil. İnsanların arasında yalnız kalmanın diğer bir örneği yine İngiltere’den. Manchester şehrinde 90 yaşında bir adam hayat arkadaşını ve evladını kaybetmenin ardından yapayalnız kalmış. Bu durumdan kurtulmak için kendine değişik meşguliyetler bulmuş. Çare olarak bulduğu şeyleri şehir konseyi bastırmış ve yalnız olanlara dağıtmış.
Aklımıza hemen Erkin Koray’ın Yalnızlar Rıhtımı şarkısı geliyor. “Bir ben miyim perişan gecenin karanlığında / Yosun tuttu gözlerim yalnızlar rıhtımında.”
Yalnızlık sadece içine düşülen bir durum değil. Aynı zamanda kocaman bir endüstri. Bazen yalnız kalmak için bazen de yalnızlıktan kurtulmak için bedeller ödemeniz istenir. Evlilik, aynı zamanda yalnızlıktan kurtulma seremonisidir. Modern zamanlardaki boşanma süreçleri de neredeyse yalnızlığa övgü olarak takdim edilir. Her halin geçici olduğunu bilenler için yalnızlık da, beraberlik de üzerinde çokça durulmayacak değişkenlerdir. Ama gel de dünyaya bunu anlat.
Yolculuk bitiyor ve metro Westminster istasyonundan yeryüzüne çıkıyorum. Dışarıda kıyamet gibi bir kalabalık. Herkes zamanı gösteren bir kulenin altında kendi resmini çekmeye çalışıyor. Fotoğrafını çubuklarının ucuna taktıkları telefonlarıyla kendi kendilerine çekenlerin sayısı hiç de az değil. Kıyamet gibi bir kalabalığın içinde yalnız olanlar az sonra sosyal ağlar üzerinde paylaşacakları fotoğraflar için kendi kendilerine gülümsemeye başlıyorlar. Fotoğraf çektikten sonra telefonlarındaki “Sonsuza Dek Yalnız” müzik listesini açıp yollarına devam edecekler.