İstanbul
Orta şiddetli yağmur
9°
Ara

​KURU FASULYENİN FAYDALARI

YAYINLAMA:

Protein ve anorganik tuzlar açısından çok zengin olan kuru fasulye, kalp krizini önlüyormuş, kemik yapısını güçlendiriyormuş. Bunlar doğru ama ben şaka yapıyorum. Başka bir kuru fasulyeden söz edeceğim. Laf azıcı dönüp dolaşacak ama sonunda kuru fasulye gözünüzde apayrı bir yere oturacak.

Yerleşik bir düşünce vardır: Efendim, halkımız sanattan anlamaz, sanatçının kıymetini bilmez... Bunun yanlış olduğunu, haklı bir itham olmadığını izah etmek istiyorum. Sanat dediğimizde farklı alanlardan oluşan bir evrenden söz ettiğimiz herkesin malumudur. Sanatın silah olarak kullanıldığı da. Şimdi, halkımız silahı sevmiyor demek vardır, bir de halkımız kendine doğrultulan silahı sevmiyor demek vardır. Bizde sanat büyük çoğunlukla halka doğrultulan silahın tetiğidir. Bu nedenle kendini, kültürünü öldüremeye azmetmiş kişileri sevmez halkımız. Bu da sanattan anlamaz yaftasıyla açıklanır hemen. Kuru fasulyeyi seven bir millet sanatı niye sevmesin? Hiç işte.

Size İlhami Atalay’dan söz etmek istiyorum. Kendisi ressam, farklı alanlarda deha seviyesinde resimleriyle çığır açmış bir isimden. Türkiye’deki sanat kurumlarının içinde olmasına rağmen Müslüman kimliğinden utanmadığı, hatta bu kimlikle aforoz edilen bir isimden. Diyeceksiniz ki, hem Müslüman hem ressam nasıl olunuyor? Bal gibi. Sanatçı olabilmek için boş çerçeveye dünyanın parasını verecek sanayici bulmanız gerekmiyor ki mutlaka. Kömürle bile yapmış resimlerini İlhami Bey. 20 Şubat’ta kendisinin “İç Harp’ten Kuru Fasulye’ye” isimli sergisi açılacak. İstanbul’da, Taksim’de. Gidip görmenizi tavsiye ederim. Hatta maaile gidin ve sanattan ne kadar anladığınızı test edin.

İlhami Atalay’ın uzun yıllarını verdiği sanat hayatının kendini daha geniş kitlelere göstermesi elbette iyi bir gelişme ama insanın aklına bir soru geliyor: Bu kıymetlerimizi tanımakta neden geç kalıyoruz? Sanat yönetimini anlamadığımız için olabilir. Tiyatro nasıl iki kalas bir heves diye küçümsendiyse, resim de benzer şekilde nasibini aldı, hatta çok daha fazlasını. Bu şekilde tatsız tuzsuz bir hayatı sürdürmeye devam ettik. Yollar yaptık, tüneller açtık, köprüler yaptık. Ama gelecekle kuracağımız yolu, ruhumuza açacağımız tünelleri ve nesiller arasındaki köprüleri ihmal ettik. Gençlerimizin hepsi yüzme bilmediği için başka köprülerden geçmeyi tercih ettiler ve geçtikleri köprü de bambaşka yerlere sürükledi tabii olarak.

Şimdi elimizde bir fırsat var: Sanatı hayatımızın içine almak için gerekli imkanlara sahibiz. Anlamak için zaman ayırmaya, ruhumuzu inceltmeye ve bunları yaparken üç kuruşluk taklitlere değil ruh dünyamıza hitap eden orijinal örneklere ulaşma imkanımız var.

Tabii sanatı ciddiye almamız için, sanatın da hayatı ciddiye almasını bekleriz. Mesela kuru fasulyenin çok özel bir nimet olduğunu bilmesi gerekir sanatçının. Bunun için de yaşadığı toprakları bilmesi. Cumhurbaşkanı sergiyi ziyaret edince herkes bir anda iştahlanır ama bence siz kendiniz için ziyaret edin, açılınca hemen. Kuru fasulye faydalıdır çünkü...


Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *