İstanbul
Orta şiddetli yağmur
8°
Ara

TAKVİMDEN BİR YAPRAK: 1 OCAK 1905

YAYINLAMA:

1905 yılında Rumeli Osmanlısı yerli yerindeydi. Bugün sahip olduğumuz toprakların kat kat fazlası yere vatan diyorduk. Sonra felaketler bizi buldu ve bugün de Suriye, Bosna ve diğer yerlerdeki felaketler bunların artçı sarsıntıları sayılabilir. 1 Ocak 1905 tarihinde takvim yaprakları 19 Kânûn-ı Evvel 1321’i gösteriyordu. Diğer bir tarihle Şevval ayındaydık. Osmanlı Devleti hayli karışık olan zamanları bir araya getirmenin bir yolunu bulmuştu. Galata’daki Zellich Matbaası’nda basılan takvim belki de dünyanın en ilginç takvimleri arasında yer alıyordu. Arapça, Türkçe, Ermenice, Rumca, İbranice, Bulgarca ve bir de Fransızca olarak yayınlanmıştı. İstanbul’da konuşulan neredeyse tüm diller bu takvimin yaprağında yer almıştı. Aman ne kadar iyi, ne kadar güzel, ne kadar çok kültürlü bir toplummuşuz diye iyimser taraftan bakacak olursanız takvimin üzerinde yer alan diller ve milletleriyle başarımızdan geçenleri kısaca hatırlayalım. Araplarla Birinci Dünya Savaşı’nın ardından yollarımızı ayırdık. Osmanlı Devleti üzerinde sayısı hayli fazla Arap devleti bulunuyor şimdi. Bunlardan bir kısmı Türkiye ile ilgili hoş duygular beslemiyorlar. Türkçe olarak yazılan ibareleri bir Türk’ün anlaması mümkün değil, çünkü Arap elifbasıyla yazılmış. Zaten Rumi ve Hicri takvim de çoktan kalktı. O takvimdeki Gregoryen olanını kullanıyoruz. Ermeniler sayıca azaldıkça azaldılar. Bir kısmı başka ülkelere göçtü gitti bir kısmı da Ermenistan’a... İstanbul’un bu önemli kültürü büyük ölçüde yok oldu gitti. Eksildi takvimden bir dil daha.

Rumların kopuşu iki aşamada oldu. Lozan’daki mübadelesi esnasında Anadolu’dakiler, 6-7 Eylül olaylarında da İstanbul’dakiler gitti. İstanbul’un Musevileri de Amerika, Avrupa göçlerinin ardından İsrail devletinin kurulmasıyla kendilerine yeni evler buldular. Onlar da azaldı ve takvimden gittiler. Bulgarlar, Edirne’yi alacak, İstanbul kapılarına dayanacak kadar düşman oldular. Takvimdeki Kiril alfabesi de işte böyle kayıp gitti. Fransızca yerine İngilizce birinci yabancı dilimiz artık. 1 Ocak 1905 tarihindeki takvim yaprağından geriye kalan sadece bu. Bir de takvimin üst kısmındaki ay ve yıldız. Allah başımızdan eksik etmesin.

Yeni bir yıla daha girmemize neredeyse anlar kaldı. Sadece bir takvim yaprağı bile bize kim olduğumuzu, nasıl bir geçmişten geldiğimizi ve neleri kaybettiğimizi gösterebilir. Cumhurbaşkanı kültür sanat alanındaki başarısızlığımızdan söz ediyor. Acaba bunun sebeplerinden biri böylesi bir takvimden geriye anlayabileceğimiz tek kelimenin kalmamış olması mıdır?

Takvimi çıkarak Zellich hakkında da küçük bir bilgi verip yaprağı bir kenara bırakabiliriz. Zellich, bir Hırvat ve daha iyi bir hayat sürme amacıyla Hırvatistan’ı bırakarak İstanbul’a geliyor 1800’lü yılların ikinci yarısında. Böyle bir takvimi çıkarmak kendisine nasip oluyor. Sadece takvim değil o özenli matbaasında bastığı. Aynı zamanda Osmanlı’nın son dönemindeki banknotları ve kartpostalları da basıyor. Bize kim olduğumuzu hatırlatmak da bu toprakları vatan bellemiş bir Hırvat eliyle oluyor. Nasıl, ilginç değil mi?

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *