YENİLENEBİLİR ENERJİ, SÜRDÜRÜLEBİLİR Mİ?
Tüm yenilenebilir enerji kaynakların asıl kaynağı Güneş’tir. Dünyadaki tüm canlılar için yaşamın ana kaynağı olan Güneş, bizlere temiz ve sürdürülebilir enerji sunar.
Konut ve sanayi için tüm elektrik ihtiyacını karşılıyor, sokak lambaları aydınlatıyor, otomobiller hareket ediyor, telefonlar şarj oluyor ve trafik lambaları karşılanıyor. Kısacası insanoğlunun tüm elektrik ihtiyacı için fosil yakıtlara mecbur kalmıyor.
Akdeniz, Güneş kuşağı içinde yer alan İspanya ve Portekiz ile aynı olan Türkiye’de kullanabilir özellikle ve kapasitesi en yüksek kullanılan yer Türkiye’dir. 500 bin ggwatt’lık kullanılabilir alanımız var. Konum itibariyle Türkiye iklim değişikliğiyle ilgili mücadelede etkin rol oynuyor.
Hatırladığım kadarıyla Şubat 2015 yılının başlarındaydı Tv program konuklarım Emre İdemen ve Faruk Telemencioğlu idi.
Dünyada yenilenebilir enerji kullanımına bakarsak biz neredeyiz? İlk aklıma takılan soru idi. Bu soruyu hiç unutmadım milliyetçi yanım baskın olduğundan, Türkiye için durum nedir? Ülkemize faydası veya zararı soruları ilk aklıma takılanlar olmuştur. Özetleyerek öncelikle genel görünümden bahsedeyim.
Dünyada enerjinin genel görünüm %78 fosil kaynaklı (kömür, petrol, doğalgaz) enerji kaynaklardan %2.6 nükleer enerji, %19.1 yenilenebilir enerji kullanılmakta. Türkiye’de ise 80 bin MW kurulu bir güç var. 11 bin GgW yenilenebilir enerji var. Gerçek yenilenebilir olanlar Güneş, rüzgâr, biyogaz, jeotermal gibi hidrolik
Gerçek yenilenebilir enerjiler diyebiliriz. Biz vatandaşlar nasıl faydalanabiliriz? Maliyetler, projelerle destekli planları nasıl yakalarız bilen var mı?
Yok!
Çünkü tanıtım, bilgilendirme halka arz eksik.
Peki, Avrupalı ne yapıyor?
Panel üretim maliyetleri 2014 yılında 2009 yılına göre yaklaşık %70 düştü. Güneş enerjisine dayalı enerjiyi tarımda, sanayide ve evlerde kullanan Avrupa güneş enerjisi kullanımının İtalya %7,9’nu Yunanistan %7,6’sını, Almanya ise %7’sini güneş enerjisinden elde ediyor.
2015’in sonlarında Paris’te gerçekleşen COP21 iklim zirvesinde imzalanan Paris Anlaşması’nın etkileri, 2016’da yıl boyunca ülkelerin enerji politikalarında aldıkları kararlarda görüldü. Küresel enerji piyasalarında da izlenen bu değişimle birlikte dünya çapında hem fonların fosil yakıt yatırımlarından geri çekilme hareketinde hem de yenilenebilir enerji ve temiz enerji teknolojilerine yapılan yatırımlarda artış yaşandı. Bu artışta yenilenebilir enerji alanında teknolojinin hızlı ilerlemesinin yanında üretim ve kurulum maliyetlerinin de giderek ucuzlamasının büyük payı bulunuyor.
2016 Dünya Enerji Görünümü Raporu’nun tanıtımında konuşan Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) İcra Direktörü Dr. Fatih Birol da, dünyada gelecek 25 yılda enerji sektöründe mevcut
politikalar çerçevesinde en ciddi büyümenin yenilenebilir enerji alanında yaşanacağını söyledi. 2016’nın yenilenebilir enerji için rekorlar yılı olduğunu 2015’te dünyada yeni kurulan elektrik santrallerinin yüzde 50’den fazlasının yenilenebilir enerji
kaynaklarından oluştuğunu dile getirdi.
Şimdi sıkı durun ve Dünya’da neler oluyor bakalım...
Çin ve ABD’nin yenilenebilir enerjiyle ilgili ciddi politikalar geliştirerek teşvik tedbirlerini hayata geçirmesinin maliyetlerdeki düşüşün devam etmesine yönelik beklentileri arttırdığını belirtirken, güneş enerjisindeki maliyetlerin son beş yılda %80, rüzgardaki maliyetlerin ise üçte bir oranında azaldığını, bu durumun yenilenebilir enerjiyi diğer kaynaklara göre daha fazla rekabet edebilecek hale getirdiğini ifade ederek , 2017’de beklentilerin daha pozitif olacağının ancak bunun da hükümetlerin ciddi yenilenebilir enerji politikalarını hayata geçirmesine bağlı olduğuna dikkat çekti.
Tabii Paris’teki alınan 2 derece hedefine ulaşmaya yeterli değil. Onun için çok daha hızlı büyüme gerekiyor.
Kim dinliyor? Kim ciddiye alıyor bakalım.
Yarın Dünya raporunu sizlerle paylaşacağım…