İstanbul
Orta şiddetli yağmur
8°
Ara

YARIN DÜNDE SAKLIDIR

YAYINLAMA:

Kırım Savaşı esnasında İstanbul’a gelen Fransız ressam Felix Ziem’in tablolarına baktığınızda savaşın izlerinden çok deniz ve şehrin birbiriyle olan münasebetini görürsünüz. Fotoğrafın henüz yaygınlaşmadığı bir dönemde hayallere açılan kapı resimlerdi. Felix Ziem’in Pera Müzesi’ndeki sergisi hala açık. Uygun bir zamanınızda gidip görebilirsiniz.

Kırım Savaşı bize birçok şeyi anlatır. Katmanlar halinde okuyalım.

Rusya, Türkiye’yi o zamanki adıyla Osmanlı’yı hasta bir adam olarak görmektedir ve bu büyük lokmayı yutamayacağı için İngiltere ile anlaşmak istemektedir.

İngiltere, Rusya’nın yanında bir ittifaka girmesinin kendisi açısından pek de anlamlı olmayacağını düşünmektedir. Daha güçlü bir ittifak gibi görünse de evinden uzaktaki bu ittifak kendisinin güçsüz bileşeni olduğu bir kompozisyonu işaret etmektedir.

Rusya, Ortodokslar üzerindeki himaye hakları ve Kudüs meselelerini öne sürmektedir. Bugün de yaşananlar bazı benzerlikler göstermektedir.

Kırım Savaşı olarak bilinen savaş Kırım’da başlamamıştır. Balkanlar’da başlayan savaşın ilk zamanları Osmanlı Devleti için tatminkar muharebelerle geçmiştir.

Kırım Savaşı’nda Osmanlı Devleti topraklarını yabancı devletlerin askerlerine açmıştır ve müttefik olarak gelen askerler çok değil yarım yüzyıldan biraz daha uzun bir süre sonra işgalci olarak gelmeye karar vermiştir.

Kırım Savaşı, İngiltere ve Fransa için Osmanlı’yı değil Avrupa’yı, Avrupa’daki statükoyu savundukları bir savaş olmuştur.

Savaşın ne kadar kanlı bir süreç olduğunu anlamak için modern hemşireliğin kurulmasının bu savaş esnasında olduğunu hatırlamak yeterli olacaktır.

Dersimiz tarih değil. Ama bu tarihin bir ders olmadığını göstermez.

Biz Kırım derken Bahçesaray’ı hatırlarız, İngiltere için kaybettiği askerlerdir. Kazanılmamış bir savaştır. Osmanlı için sonun başlangıcıdır. İdealler ve imkanlar birbirinden uzaklaştığında ne tür felaketlerin kapımızı çalacağını görmek için yeterli hafızaya sahibiz.

Hatırlamak için yapmamız gereken unutma ısrarından vazgeçmek. Bu yazı hangi devletin düşmanımız ve hangi devletin de dostumuz olduğunu göstermek, işaret etmek için kaleme alınmıyor. Sadece her devletin bazen dost, bazen de düşman olabileceğini ve devletler arası ilişkilerde abartılı jestlerin kendi elimizi kolumuzu bağlamak olduğunu hatırdan çıkarmamamız gerekiyor.

Kırım Savaşı, Birinci Dünya Savaşı’na kadar yaşadığımız bir dizi felaketin başlangıcı olmuştur. Kağıt üzerinde kaybeden Rusya olsa da Osmanlı Devleti için felaketin diğer adıdır. İngilizler bu savaşın anısına Kırım Anıtı’nı dikmişlerdir Londra’da. Oysa Osmanlı için kazanılmış bir zafer yoktur ortada.

Felix Ziem tablolarındaki çalkantılı bir denizin üstünde yer alan gemiler, ardından belli belirsiz bir şehir bu toprakların geçmişe bakışıyla ne kadar uyumludur.

Dostluklar, ittifaklar ve cepheler değişiyor. En büyük yanılgıya ise tarihin tekerrür etmeyeceğine dair inancımızla kendimiz düşüyoruz.

Kırım, yeniden Rusların elinde ve Türkiye bu defa Rusya ile ittifaka mecbur bırakılıyor. Avrupa kendi toprakları üzerine gelme ihtimali olan her savaş için başka topraklarda cephe açma stratejisini yine uygulamaya çalışıyor.

Pera Müzesi’nin çok da uzağında olmayan İngilizlerin inşa ettiği Kırım Kilisesi unutmak istediğimiz bir tarihi fısıldıyor. Üstelik Felix Ziem tabloları gibi örtük olmayan bir şekilde.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *