İŞSİZLİK VERİLERİNDE X, Y ETKİLERİ
Geçtiğimiz hafta ekonomi verileri adına oldukça önemli bir haftayı geride bıraktık.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, işsizlik verileri açıklandı. İşsizlik oranı %11,3 seviyesinde gerçekleşti.
Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2016 yılı Eylül döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 420 bin kişi artarak 3 milyon 523 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 1 puanlık artış ile %11,3 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde; tarım dışı işsizlik oranı 1,3 puanlık artış ile %13,7 olarak tahmin edildi. Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 1,4 puanlık artış ile %19,9 olurken,15-64 yaş grubunda bu oran 1,1 puanlık artış ile %11,6 olarak gerçekleşti.
Sadeleştirelim,
İşsizlik : %11.3
Tarım dışı işsizlik: %10.8
Genç İşsizlik : %19.9
İstihdam :%46.8
Bir de madalyonun diğer yüzünden bakalım?
TÜİK’in işsizlik verilerini değerlendiren DİSK Araştırma Enstitüsü, Türkiye’de geniş tanımlı işsizlik oranının giderek artarak % 19,1’e yükseldiğini açıkladı. Araştırmaya göre işsiz sayısı 6 milyon 373 bine çıktığını belirtti.
Peki bu nasıl oluyor?
DİSK-AR kendi yaptıkları araştırmalara göre ise Türkiye’de geniş tanımlı işsizlik oranının TÜİK’in rakamlarından oldukça yüksek olduğuna işaret ediyor.
Tanımlı işsizlik oranı nasıl hesaplanıyor?
Gerçek işsizlik oranı %15.9 yani 4 milyon 944bin olarak kabul ediyor + karın tokluğuna çalışanlar ve işinden memnun olmayıp mecburen çalışanlar yani 1 milyon 253 bin ekleyince %19.9, toplamda 6 milyon197 bine ulaşıyor. Eklenecek daha çok malzemeler ve mazeretler de bulabiliriz.
Mesela; üniversitelerin ilgili bölümlerinden mezun olup kendi mesleklerini yapamayan mutsuz çalışanlar, kirasını ödemek için çalışmak zorunda kalanlar, dip boyası ve bakım için çalışanlar, hatta daha geniş kitleler olarak düşünelim!
X kuşağında yeniliklere adapte olmaya çalışan ancak diğer tarafta ise y kuşağında hemen kademe atlamaya çalışan y kuşağın üzerine basmaktan çekinmeyip hırslı ancak para harcamak için çalışmayı amaç edinmiş insanlar… gibi gibi örnekler artırılabilir.
Böylelikle x kuşağı (1964-1979 yaş aralığı) kurallara uyumlu aidiyet duygusu güçlü, otoriteye saygılı, çalışkan, iş saatlerine sadık nesli ile y kuşağı ( 1980-1999) 14 ile 33 yaş aralığı yani bağımsız ve özgürlüklerine düşkün ve mesai saatleri arasında çalışmayı sevmeyen kuşakların yüzdelik oranlarından bile alsak bu rakam 6 milyon işsizliğin ötesine gider ki hatta bu konu ülkenin neredeyse yarısına tekabül eder ki konuyu toparlamamız oldukça zorlaşır.
En sağlıklısı biz yine TUİK verilerine dönelim. Yoksa işin içinden çıkamayız.