UÇAKLAR KAYBOLDUĞUNDA BEYAZ GÜVERCİNLER UÇUŞACAK
Halep sokaklarında ölüm kol geziyor. Uzun süre direnen şehir, bombardımanlarla neredeyse dümdüz edildikten sonra şimdi de katliam tehdidiyle karşı karşıya... Herkes bir şeyler söylüyor. Tarihe not düşmek için tüm sözler kıymetli ama Haleplilerin sesi belki de en önemlisi. Halep sokaklarında yıllar içinde biriken duvar yazıları eğer şehir tamamen düşerse ortadan kalkacak. Belki o duvarların üzerindeki yazılar silinecek veya duvarları tamamen yok edecekler. Tabii henüz yıkılmadıysa...
Yazılar internet üzerinde dolaşıma girenlerin bir özeti gibi. Kimi fotoğraflarda yazanın yüzü görünüyor. Kiminde ise önünde çocuklar poz veriyor. Şehir aynı dili konuşuyor. Tarih dediğimiz şey, Halep sokaklarında duvarlara yazılıyor. En gerçek ve samimi haliyle. Onurlu, umutlu ve mütevekkil ifadelerle...
Tıpkı dedelerimizin mezar taşlarını okuyamadığımız gibi bu duvar yazılarını da çoğumuz okuyamıyoruz. Duvar yazılarından bazıları hayattaki son sözler gibi acı ve veda kokuyor.
Halep sokaklarında duvar yazıları turuna buyurun. Hem okuyalım hem de konuşmaya çalışalım Halep’le...
"Yeraltındaki diriler dönün zira yeryüzündeki insanlar öldü!"
Dünyanın sessizliğini bundan daha iyi anlatacak bir ifade bulmak güç olabilir. Ölümün bir son değil, başka bir dünyanın kapısı olduğuna iman böyle ancak böyle anlam bulabilir bir duvarda.
"Ölüm artık korkutmuyor, yaşamak daha korkunç!"
Halep’te yaşamak her gün tekrar tekrar ölmek anlamına geliyor.
"Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin..."
Ali İmran suresinde geçen bu ayet, sanırım Suriye muhalefetine olduğu kadar dünya Müslümanlarına da bir mesaj.
"Suriye’de ölen çocuklardan kan yerine petrol aksaydı, dünya anında müdahale ederdi."
Damarlarında petrol dolaşan bir dünyanın kayıtsızlığı ve Halep’in çaresizliği…
“Tarihimizi kanlarımızla yazıyoruz.”
Okuyacak olanlar onu kırmızı mürekkep sanacaklar ama biz şahidiz ki kahramanlık tarihinin en onurlu sayfalarından biri Halep’te yazıldı.
''Yaşayacaksan hür yaşa, öleceksen de ağaçlar gibi dimdik öl...”
Bunun şahidiyiz…
"Kuşatma kalkınca seni babandan isteyeceğim"
Bombalar altındaki şehrin, mahcup aşığı bize hayata sımsıkı yapışmayı ve umudu korumayı hatırlatıyor.
“Uçaklar kaybolduğunda beyaz güvercinler uçuşacak."
"Gitmeden önce kalmak için elimden gelen her şeyi yaptığımı bil"
Orada olmak için elimizden gelen her şeyi yapıp yapmadığımız cevabını asla bilemeyeceğimiz bir soru olarak bizimle kalacak. Susacağız çünkü başka bir duvar yazısı bizi ikaz ediyor: 'Savaş bittikten ve şehitler uyuduktan sonra, arkada saklanan korkaklar çıkıp kahramanlıklarını anlatırlar.'
Duvar yazılarının arasından geçmeye devam ediyoruz: Ben Halep'teyim.. Ruhum Şam'da, kalbim Humus'ta, gözüm Kudüs'te.”
İstanbul’dayız, Saraybosna’dayız, Kahire’deyiz ama ruhumuz da, kalbimiz de, gözümüz de Halep’te... Haydi Halep, güzel bir şeyler olsun ve hep birlikte sevinelim.
Bir diğer Halep duvar yazısında olduğu gibi haykırmak nasip olsun hep birlikte: “Sen özgürsün, gülümse!”
Sonra başka bir duvarda yazıldığı gibi güvercinler belirsin Halep üzerinde: “Uçaklar kaybolduğunda beyaz güvercinler uçuşacak."