İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Ara

BAŞIMIZA YİNE ZAM DÜŞTÜ!

YAYINLAMA:

Günümüzün en moda kelimesi “zam”…

Nasıl olmasın ki? Baksanıza fırsat buldukça zam yapmayı kafasına koyan ve dar gelirli, fakir fukaranın sırtından aradığı kaynağı, daha doğrusu tükenen kaynaklardan oluşan boşluğu temin için tek yol olarak kaşıkla verip kepçeyle alma yöntemini tercih edilen bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız.

Düşünün; aylardır biraz düzelecek ümidiyle bu günleri bekleyen dar gelilinin karşısına çıkarılan tabloya bakın. En önemli kaynak olarak görülen petrol fiyatlarına yapılan zamlar üzerine kurulu ekonomik politikaların sonucuna kalkınma diyenlerin her halde bir bildikleri var.

Yeni bir yılı karşılamaya hazırlandığımız bu günlere bir bakalım ve yapılanları kısaca gözden geçirelim. Burada çok net olarak göreceğiz ki dar gelirli, fakir, fukara tam anlamıyla sahipsiz ve hayal kurmaya devam edecek.

Bu yıla girmeye hazırlanırken, emekliye, işçiye bu yıl içi toplam verilen zammın, tasarlanan bütçede yarattığı açığı kapamak için ilk iş ve de en kolay yol olarak, petrol zammıyla işe başladılar. Emekliye bir yıl için toplamda bir miktar zam verildi ya, bunun, kat be kat fazlasıyla geri alınma planları hemen yapılmaya başlandı ve ilk iş olarak da petrol ürenlerine, adına küçük dedikleri zammı yapıverdiler.

Onlara göre, küçük ama sık aralıklarla yapılan bu zammın pek de önemi yok. Ama biraz gerçekçi bir yaklaşımla geride bırakacağımız yıl süresince, adına küçük denen bu zamlar alt alta getirilip toplandığında ortaya çıkan rakamın hiç de küçük olmadığını görebiliriz. Petrol ürünlerine yapılan zammın ucunun ta nerelere kadar uzandığı konusuna ise hiç girmiyoruz. Ona bağlı olarak zamlananları da eklediğimizde ortaya çıkan rakam tam bir felaket.

Yeni bir yıla girerken doların dalga geçer gibi attığı çalıma ve Türk Lirası’na hızla yansımasına adaptasyon döneminin psikolojik baskısı altında, bütçesine bir türlü hakim olamayan dar gelirli, tamamıyla bunalımda.

Nasıl olmasın ki, yeni yılla girerken cebimizdeki parayı kontrol edemez durumdayız.

Bu arada yaşadığımız psikolojik travmayı, biraz olsun hafifletebilmek için enflasyonun hala tekli rakamlarda olduğunu ve ekonominin düzlüğe çıktığını anlatan açıklamalar.

Tüm bunlara bir an olsun inanabilmek için cebinizdeki paranın hesabını ve alım gücünü ölçme hevesine kapılıyorsunuz ama kısa sürede vardığınız sonuç tam bir hayal kırıklığı.

Paramızdan altı sıfır atılmış, kuruşlar dönemine geçilmiş ama bu geçiş döneminin üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen korkulanın başımıza gelmesini önleyememişiz. Eski TL’den yeniye geçerken üsturuplu bir şekilde yuvarlamalar sonrasında kısa sürede gelinen durum ve bir kaç aydır alıp başını giden dolar karşısındaki çaresizliğimiz.

Nereye giderseniz gidin kuruşların adı bile anılmıyor. Biraz hafızamızı tazelersek, şimdi pek önemsenmeyip çarşı pazarda göz ardı edilen bir kuruşun çok az önce on bin lira, on kuruşun yüzbin lira olduğunu anımsayabiliriz.

Daha doğru bir deyimle; şu anki durumda, her yapılan alışverişde vatandaşın cebinden nice elibin, yüzbin liralar sırf yuvarlama aldatmasına kurban ediliyor. Çok küçük bir hesapla bunun bir ay içinde ne kadarlık bir rakama ulaştığını hesaplayabilirseniz, sonuçta ortaya hangi rakamlar çıkar, kaybınız ne kadar bir bakın bakalım...

Yeni yıla girmeye hazırlanırken en büyük sorun, hızla alıp başını giden doların ekonomimizde yaratacağı bozulma ve bunun dar gelirlinin cebine nasıl yansıyacağı. Böylesine bir ortamda, dar gelirlinin, işçinin, memurun, dayanılmaz değişime uğrayan cebindeki paraya alışma dönemindeyken yeni yıl zamlarıyla nasıl başa çıkacağıdır.

Yazık dar gelirliye, yazık bu millete!

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *