MORGAN FREEMAN'IN DUYDUĞU SES
Morgan Freeman geçenlerde çektiği bir belgeselde Mısırlı bir alimle sohbet ediyor. Ona ezanın etkileyiciliğinden bahsediyor. Bu da tüm dünyadaki Müslümanların sosyal medya hesaplarıyla paylaşılıyor. Bakın bir Hollywood ünlüsü ezana hayran kalmış diye. İşi başından alalım o zaman ve Morgan Freeman’ın ezana hayran kalmasının değil hayran kalmamasının bir haber değeri taşıdığını anlatalım.
Peygamber Efendimizin risaletinin Medine döneminde ezan okunmasına karar verildi. İhtiyaçtan doğmuştu ezan. Müslümanları namaza çağıracak ortak bir yönteme ihtiyaç vardı. Hz. Bilal, ki kendisi Afrikalıydı, ilk ezanı okuyan Müslümandır. Bugün dünyanın tüm müezzinlerinin piri de kendisidir. Her müezzin onun açtığı yolun takipçisidir. Zaman içinde İslam Afrika kıtasında yayılır. Timbuktu mesela, önemli İslam merkezlerinden biri haline gelir. Kuzey Afrika üzerinden ilerleyen İslam medeniyeti Endülüs’ü kuran aklı Mağrip’te yani Kuzey Afrika’da inşa eder. Afrika, kolonyal tasavvurda zürafa, gergedan ve yamyam kazanlarıyla şekillenedursun gerçek başka limanlara yolculuk yapıyordu. Coğrafi keşiflerin ardından birçok Afrikalı köle olarak Amerika’ya götürüldü. Bunların içlerinde muhtemelen Morgan Freeman’ın dedeleri de vardı. İnsan olarak görülmediler, yüzyıllarca sömürüldüler. Pamuk tarlalarındaki feryatları Blues denilen müziğin kökünü oluşturdu. Yanık sesler, duyulmayan feryatlarını tarlalardan bu seslerle yükselttiler.
Saudi Aramco World isimli dergide yer alan bir dosyada Afrika tarihi uzmanı Sylviane Diouf, dünyanın her yanındaki ezanlarla Missisipi Deltasında yüzyıldan fazla süre önce yükselen “Levee Camp Holler” şarkısı arasındaki bağa dikkat çekiyordu. Blues müziğin öncüllerinden olan bu şarkı aynı zamanda Müslüman Afrikalıların köklerinden nasıl koparıldığının da bir özeti sayılabilir.
Ezanın yeri ayrıdır. Arapça kelimelerden oluşsa da Arapçanın çok ötesindedir. Müslümancadır ezan. Fıtridir. Geçmişi anlatır kim olduğumuza vurgu yapar, görevlerimizi hatırlatır. İstiklal Marşı’nda Mehmet Akif ezana vurgu yapar, ezanın Türkçe olarak okunduğu zamanlar bu topraklar için kendini kendisi gibi hissetmediği zamanlardır. Ezanın Arapça olarak okunması şükür vesilesidir. Geliyoruz 15 Temmuz’a… Minarelerden okunan ezan Morgan Freeman’ın duyduğu ezanla aynıydı. Afrikalı kölelerin pamuk tarlalarında okuduğu ezanla da aynıydı. İlk müezzin Hazreti Bilal’in okuduğu ezanla da aynıydı. O sadece bir ses olmanın ötesinde genlerimize işleyen bir koddur. Onu duyduğumuz yer bir anda vatanımız haline gelir. İşte o nedenle İsrail’de Arapların ezan okuması engellenmeye çalışılıyor. O yüzden Batı ülkelerinde ezan bir tehdit olarak algılanıyor.
Yurtdışına gidenlerimiz demli çayı, simidi, bir de ezanı özler. Tesadüf değildir.
Morgan Freeman da sadece kulağa hoş gelen bir sesi duymuş değil. Ona kendisini anlatan bir çağrıya kulak vermiş. Duyduğu ses onu köklerine ileten bir kılavuz, gözünün önündeki perdeleri açan bir vesile olmuş.
Ezan sadece ezan değildir ve ezan sadece namaza çağırmaz.
Kendimize gelmemiz için ezanın sesine kulak vermemiz yeterli. Kulaklarımız açıksa, kafi.