MAKBULE ATADAN VE FERENC LISZT
Önemli günler birbirini takip eder. 24 Kasım Öğretmenler Günü’dür mesela. Öğretmenlerimizi ne kadar sevdiğimizi onlara ne kadar değer verdiğimizi anlata anlata bitiremeyiz. Sonra yeniden hayatımıza başka bir anlamlı gün gelene kadar günlük hayatımıza devam ederiz. 24 Kasım Öğretmenler Günü sadece değil. Aynı zamanda Atatürk’e soyadının verildiği Atatürk’ün soyadı aslında tam olarak soy adı değil. Soy adı olması için soyu başlatması veya sürdürmesi gerekiyor. Ancak Atatürk ismini taşıyan ikinci bir kişi yok. Kardeşi dahi Atadan diye bir soyadına sahip. Makbule Atadan. Elbette bu ülkenin vermiş olduğu karardır ve Atatürk’ü kendi ailesinden korumaya kadar varan bir hassasiyettir. Mustafa Kemal Atatürk, sadece bir soyadı almamıştır. Aynı zamanda Kemal olan ismini Kamal yapmış ve Mustafa olan ismini de kullanmamaya karar vermiştir sonraları. Ama bunları konuşmamızın kimseye bir faydası olmaz. Kemalistlere Kamalist desek elimize ne geçer? İsmi Kemal olanların hepsinin ismi Kamal olsa ne gibi bir fayda elde edebiliriz ki?
Ama soyadını konuşmaya devam edelim. Bazılarımızın soyadı,
hele ki köylüysek kendi seçimi olmayabilir. Soyadı listesinden herkese uygun
birer soy ismi belirlenmiş. Kendi soyadını kendi seçenler arasında işi espriye
vuranlar bile olmuş. Halide Edip Hanım soyadı seçmesi istenince adının olduğunu
söyleyerek Adıvar demiş mesela. Eğer listeden seçilen soyadları size inandırıcı
gelmiyor da Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali’nin soyadı hikayelerini derlediği “Cumhuriyet
Tarihi: Soyadı Hikâyeleri” kitabına göz atabilirsiniz.
Soyadı dediğimizde ismin sonuna gelir. Ama önceleri böyle
değilmiş. Babamın adı Ahmet. Benim Adım da Halil İbrahim. Yani benim eski adım
Ahmetoğlu Halil İbrahim. Eskiden olsa böyle olacakmış. Ne kadar çağdışı diyecek
olursanız size küçük bir bilgi fısıldayayım. İzlanda’da soyadları hala babanın
adından sürdürülüyor. Yıl olmuş 2016 ve onlar hala böyle yapıyor. İzlandalı
olsam adım Halil İbrahim Ahmetoğlu olacaktı. Kız olanlar da Ahmetkızı. Tabii
eskiden bazı kişilerin isimleri, özellikle başka yerlerden geldilerse
memleketleriyle anılırmış. Bosna’dan gelene Bosnevi filan denilirmiş. Şimdi bu
usulü kullanan sanırım sadece Araplar kaldı. Arnavut bir alime soyadı olarak
Albani diyebiliyorlar.
Macaristan’da soyadlar hala isimlerin önünde anılır. Liszt
Ferenc Havalimanı tabelasını görünce
ayılmıştım duruma. Ferenc Liszt nasıl Liszt Ferenc oluyor diye sormuştum. O
zaman Türklerde soyadın öne geldiğini öğrenmiştim. Soy önemliymiş kişinin
kendisinden. Şimdi öyle değil tabii.
Bizde soyadı kanunundan sonra herkes birbiriyle daha yakın
hale gelmiş. Yıldız, Yıldırım, Öztürk, Aydın, Özdemir, Arslan, Doğan, Kılıç,
Aslan, Çetin, Kara, Koç, Kurt, Özkan ve Şimşek… Bunlar Türkiye’de en çok
kullanılan soyadları. Birbirimize benzeşmek için soyadları bile vesile oluyor.
Coğrafya kaderdir der İbn Haldun. Ya soyadlarına ne demeli?
Soyadlarımız bize biçilen kaderin neresinde? Baksanıza… İsmi yerli yerinde
duran Ferenc Liszt bizi bir havalimanına götürürken Makbule Hanım Atatürk
soyadını bile taşımadan unutulmaya terk ediliyor.