YABANCILARA NOTLAR
Londra sokaklarında dolaşırken karşınıza her biri farklı fonlara sahip irice kağıtların üzerine yazılmış ifadelerle karşılaşabilirsiniz. Gördüğünüzde bir reklam ya da duyuru sanmanız mümkün. Ancak öyle değil. Bu doğrudan size sesleniyor. Bir ürünü satın almanızı, bir gösteriye katılmanızı veya bir konseri izlemenizi istemiyor.
Neler yer alıyor mesajlarda?
“Dürüstlük delicesine güçlüdür”, “Herkese vaziyeti idare ediyor”, “Aşkta ve sanatta her şey mübah.”
Gördüğünüz gibi dünyayı kurtarmak gibi bir niyeti yok bu notların. Aksine kendini unutan insanoğluna hatırlatmalar yapan irice notlar. Sosyal medya üzerinde de yansıması olan bir sanat projesi bu. “Notes to Strangers / Yabancılara Notlar” isimli bir proje.
Konuyu açmamın sebebi biraz çağdaş sanat, biraz duvarlar biraz da insan ruhunun kırılganlığından bahsetmek.
Çağdaş sanat giderek daha fazla yer tutuyor günümüz dünyasında. Sadece sanat koleksiyonerleri veya deneysel sanatçılar için değil, ifadeleri için sözlerden ve kelimelerden fazlasını arayanlar için eşsiz bir ifade ortamı.
Bu ay Burhan Doğançay’ın sergisi Yıldız Holding’de açıldığında Murat Ülker açılış konuşmasında mealen şöyle demişti: Duvarlar mesajlarımızı ileten mecralardır. Burhan Doğançay sanatı duvardan ilham alıp duvarlarla şekillendiren bir sanatçı. Sosyal medya çağında yaşasa eminim bu mecrayı da etkin şekilde kullanırdı.
Yabancılara notlar bu iddiaya sahip. Her sözün altında Instagram: Notes to strangers yazıyor. İnternette bu aramayı yaptığımızda diğer eserleri de görebiliyoruz. Ne kadar süreyle devam edeceğini, dünyanın hangi şehirlerine yayılacağını bilmiyorum. Ancak çağdaş sanat, hızla geçtiğimiz günlerde bizleri yavaşlatmaya çalışan, hızın getireceği çarpmalarda alacağımız hasarı hafifletmeye çalışan hava yastığı işlevini üstleniyor.
Çağdaş sanat aynı zamanda şiirin ve romanın elinde ifade gücünü değişikliğe uğratıyor. Şiir ve roman elbette yine var ama çağdaş sanat mecraları çeşitlendiriyor. Bu da Hasan Bülent Kahraman’ın dikkat çektiği bir gelişme.
Dünya çocuklarının karşı karşıya kaldığı sorunlara dikkat çekmeye çalışan grafiti sanatçıları Mülteci Hakları Derneği ve İHH’nın öncülüğünde Saraçhane Meydanı’nda eserler ortaya koyuyor. Bu, sözün gücünü yitirmesini gösteren acı bir örnek olsa da, önemli olanın duyguları aktarmak ve kalpten kalbe iletişim kurmak olduğunu göstermesi açısından önemli.
Saraçhane Meydanı’nda sergilenen sokak sanatlarıyla Londra sokaklarındaki “yabancılara notlar” aslında aynı amaca hizmet eden ve duyarsızlıkların duvara çarpmış halleri. Gördüğümüz anda biz de o duvara toslamış oluyoruz. Dayanıklılık testine giren bir araç gibi bizim de ruhumuzun bir kısmını orada kaybetmemiz gerekiyor.
Hepimiz artık kendimizin yabancısıyız. Kendimizden uzakta kurtarılmayı bekleyen ruhlar taşıyoruz. Dalgalarla boğuşuyor ve bu dünyada ayakta kalmaya çalışıyoruz. Yabancılara yazılan notlar, duvarlardaki grafitiler sosyal duyarlılıktan çok çığlık çığlığa yok olan insanlığa atılmış can simitleri gibi geliyor. Duvarlara bir de bu gözle bakarsak sanatın mağara duvarlarından bugüne anlattığı her şeyi sanırım daha açık bir gözle görebiliriz.