İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Ara

SAYGIDEĞER LORD TİM BELL DİYECEKSİNİZ!

YAYINLAMA:

Hiçbir şey dikkat çekme arzusu kadar sıradan değildir der Shakespeare. Bazı insanlarsa dikkat çekebilmek için göz önünde görünmemeyi tercih ederler.

Konuya girelim.

Özbekistan, Belarus gibi ülkeler diktatörlerle yönetiliyor. Bu ülkelerin Batı ile herhangi bir problemi yok. Aslında var ama bu problemler gün yüzüne çıkmıyor. Peki bu nasıl oluyor?

Bu ülkeler yüksek meblağlar ödeyerek uluslararası PR firmaları ile anlaşıyorlar. Onlar da kamuoyu algılarını düzeltiyor. Komplo teorisi gibi geldi değil mi? Yanıldınız, gerçeklerden söz ediyoruz.

Geçen gün Daily Beast sitesine bir haber düştü. Pentagon yani ABD Dışişleri Bakanlığı 2007-2011 tarihleri arasında sahte El-Kaide videoları üretmesi ve yayması amacıyla dünyaca ünlü İngiliz halkla ilişkiler firmasına 540 milyon dolar ödeme yapmış. Türk lirasına çevirince karşımıza 1,5 milyar liranın üzerinde bir fatura çıkıyor. Bu hizmetin alınma sebebi şu: “Cihadist” kişilere El-Kaide’den önce ulaşmak. En azından görünürdeki sebep bu. Haberin kamuoyuna çıkış zamanlaması ise ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin Suriye için Pentagon’u suçlamasının hemen ardına denk geliyor.

Aynı yöntemin DAEŞ için kullanılıp kullanılmadığını ise henüz bilmiyoruz. Kullanıldıysa DAEŞ’in hangi prodüksiyonu için ne kadar ödeme yapıldığı, alınan paranın hangi kanallarla hangi gazetecilere aktarıldığını bilemiyoruz.

Bilmediğimiz o kadar çok şey var ki. Mesela Türkiye’yi DAEŞ’e destek veren ülke olarak göstermek için hangi yabancı yayın kuruluşu temsilcilerinin piyon olarak kullanıldığını bilmiyoruz. Sahte röportajlarla Erdoğan muhalifi kesimi dezenformatif beslemeye tabi tutanların bu kirli çarktan nasıl beslendiğini bilmiyoruz.

ABD’nin 15 Temmuz için yaptığı medya karartmasının hangi federal kurum tarafından hangi PR şirketi aracılığı ile yaptırıldığını henüz bilmiyoruz.

Elimizde sadece Bell Pottinger şirketi ve başındaki Tim Bell’in marifetleri var.

Tim Bey, daha doğrusu tam unvanıyla Saygıdeğer Lord Timothy Bell ünlü reklam ajanslarındaki görevinin ardından stratejik iletişim danışmanlığında karar kılmış. Mesela demokratik olmayan bir ülkedeki insan hakları ihlallerini internet arama sonuçlarından kaldırtacak güce sahip. Veya Wikipedia maddelerini istediği gibi manipüle edebiliyor.

Saygıdeğer Lord Tim Bell, Thatcher zamanında parlamaya başlıyor. Onun seçim kampanyasında İşçi Partisi’ne yönelik bel altı vuruşlar etkili oluyor. Demir Leydi tanımı da onun zihninin ürünü. Doğrusu iyi bir başarı. Thatcher öldüğünde bunu kamuoyuna açıklama görevi ailenin sözcüsü olarak kendisine veriliyor.

Sonrasında riski yüksek ama getirisi büyük alanlarda hizmet vermeye başlıyor. Irak’ın ABD tarafından nasıl özgürleştirildiğini anlatma görevi alıyor. Bu görev için ne kadar ücret aldığını ise henüz bilmiyoruz.

Sonra Özbekistan ve Belarus gibi ülkelere uluslararası alanda hizmet vermeye başlıyor. Aleyhte çıkan haberleri pozitife çevirme veya etkisini azaltma gibi markaj işlerini yapıyor. Yüksek bütçeler ve gerçekten stratejik hizmetler.

Türkiye’de ise Yani Rakı’nın sahibi olan Mey İçki’ye hizmet verdiğini biliyoruz. Ulaşabildiğimiz bilgi bununla sınırlı. El-Kaide videoları bile üreten bu iletişim sihirbazının mahalle baskısı, Malezyalılaşma gibi konularda ajanda belirlemek için yatırım yapıp yapmadığını ise henüz bilmiyoruz. Bildiğimiz şey oyunun çirkin oynandığı ve ambalajının şirin yapıldığı.

Sahte El-Kaide videoları ile insan avcılığı yapan iletişim sihirbazının gösterileri nefes kesiyor. Bu aynı zamanda bize iletişimin karanlık yüzünde neler döndüğü hakkında fikir veriyor.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *