İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Ara

OHAL, SİHİRLİ ANAHTAR OLMAMALI

YAYINLAMA:

Olağanüstü Hal kararı niye alınmıştı? FETÖ darbe girişimi sonrası özellikle devlet içine sızmış ve devlet memuru zırhına bürünmüş militanlarla daha rahat mücadele etmek için. Acil kararlar alınması gerekiyordu. Ve normal işleyişle, acil kararlar alınamıyordu. Tamam. Gayet mantıklı.

Türkiye’nin FETÖ kadar, hatta belki de daha önemli bir sorunu da PKK idi. Onunla mücadele ederken de OHAL yetkilerinden faydalanıldı.

Ama içkili yer kapatmak için OHAL kararlarını kullanmak hiç de doğru değil.. Mevcut yasalar yetmedi mi ki OHAL gücüne dayanarak böyle bir işlem yapıldı.

Yozgat Valiliği OHAL kapsamında il genelinde faaliyet gösteren tüm bar, pavyon, gazino gibi alkollü içecek tüketilen umuma açık yerleri kapatmış.

Gerekçe ise bu mekânlarda "kasten öldürme, yaralama, tehdit" gibi suçların işlenmesi. Valilik, İl Emniyet Müdürlüğü’ne bir yazı göndererek kararın uygulanmasını istemiş.

Kapatma gerekçesi olarak gösterilen tüm olaylar zaten yasal olarak suç. Önlemek için ayrıca bir yasa gücüne ihtiyaç yok. Eğer buralarda, zaten kapatılmayı gerektirecek bir durum varsa, ne biliyim hıfzıssıhha kanunundan, itfaiye yönetmeliklerine kadar bir dizi uygulanabilecek kanun ve kural var. “Demek ki adı geçen yerler mevcut kurallara uygun çalışıyor, kapatmak için OHAL gücü gerekiyor diye düşünürüm.” Ayrıca suç işlenmesini önlemek kamu otoritesinin sorumluluğu. Böylesi bir gücü kullanmak mealen, “Ben suçları önleyemiyorum. O yüzden kapattım” demek gibi. Peki OHAL bitince ne olacak?

OHAL’in tartışıldığı, “kurunun yanında yaş da mı yanıyor acaba” denildiği bir ortamda OHAL gücünün valilik tarafından böylesine hoyratça kullanılması en azından görüntü olarak uygun değil. Buralarda suç işleniyor veya işlenebilecek oluşu kapatma gerekçesi ise, otoyollardaki bütün trafiği durduralım. Öyle ya kaza olasılığı çok yüksek.

UÇAK OĞLUM UÇAK...

Yurtdışına kaçmış önemli bir FETÖ’cünün daha önce Türkiye’den oralara taşınmış bir Türk’e işi düşmüş. Bu FETÖ’cü o kadar ünlüymüş ki tanımamak imkansız. İş tabii ki “15 Temmuz”a gelmiş. Bu FETÖ’cü, “Abi bizim hakkımızı yediler. İftira attılar” demiş.

Türk cevap vermiş: “Uçak”

FETÖ’cü anlamayıp devam etmiş, “Bize şöyle yaptılar, böyle yaptılar” diye

Türk lafa girmiş, “Uçak oğlum uçak” diye.

FETÖ’cü artık dayanamamış: “Ne diyorsun abi, uçak diye?”

Türk cevabı yapıştırmış: “Kardeşim uçak diyorum. Uçağın iftirası mı olur? Ulan gece milleti bombaladılar. Bunun neresi iftira?”

KAPALIÇARŞI’DA İŞLER İYİ DEĞİL

Kapalıçarşı’da uzun süredir dükkanı olan bir dostumla sohbet ettim. Caddelerinden yürürken kuyumcuların ışıltılarından göremeyeceğimiz şeyler anlattı.

Öncelikle kiracıların çok güç durumda olduğuna değindi. Tıpkı İstiklal Caddesi veya Bağdat Caddesi’nde olduğu gibi Kapalıçarşı’da da kiralar ödenemez hale gelmiş. Eskiden Kapıçarşı’da bir dükkan bulmak için 3 yıl beklenirmiş. Şimdi ise 50 dükkan boş bir şekilde kiracı arıyormuş. Turizmdeki sıkıntı devam ederse, dolar bazındaki yüksek kiralar yüzünden kiracı esnafın buraları terk etmek zorunda kalacağından bahsetti.

Kiralar da bayağı düşmüş. Bir süre önce Kapalıçarşı’da bir dükkan senelik 300 bin dolar peşin paraya kiralanabiliyormuş. Dostum, “Şimdi 100 bin dolara kiracı bulunamıyor” dedi.

Ufacık bir dükkan için 300 bin dolar. Ne diyim, “Demek ki kazanıyorlardı ki ödüyorlardı.”

“Peki” dedim. Dükkan fiyatları ne kadar? Fiyatları düştü mü?” Dostum gülümsedi. “Hayır” dedi. “Bir dükkan 10 milyon dolar. Mal sahipleri yıllardır kazanıyor. Bir yıl boş bıraksalar ne olacak.”

Ayrıca Kapalıçarşı’da esnafın önemli bir kısmı da içinde bulunduğu dükkanın sahibi imiş. Yani bu kiralardan falan etkilenmeden oturuyormuş. Öyle ya altın ekmek istemez, su istemez.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *