İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Ara

ADİL ÖKSÜZ FETÖ'NİN "YEŞİL"İ MİYDİ?

YAYINLAMA:

Yeşili hatırlayanınız var mı? Gençler bilmez. Bilen de iyi bilir. 90’lı yıllarda bir “Yeşil “ vardı. Devletin çamaşır makinesiydi adeta. İkisi de devlet için çalışıyor demiyorum. Sadece her kirli dönemin kurtulunması gereken bir ismi olduğunu anlatmak için bu benzetmeyi kullanıyorum.

Yeşil, yani Mahmut Yıldırım devletin karanlık yüzü ile iç içe geçmişti. 1970’li yıllardan itibaren aktif olarak neredeyse her kirli operasyonda yer almıştı.

Susurluk skandalından sonra geçmişte pek çok cinayetin tetikçisi olduğunu ortaya çıkmıştı. Konuşsa “Kutsal Devlet” anlayışı yerle bir olabilirdi. Tahminler her şeyi itiraf etmek üzere olduğu için öldürüldüğü yolunda. Yeşil sırlara karıştı. Ne dirisi, ne ölüsü bulundu. Bu derece saklanabilmek yalnızca ölülere mahsus olduğu için de bir yerlere gömüldüğü düşünülüyor. Yeşil o derece önemliydi ki, Susurluk Raporu’nda kendisine özel 12 sayfalık bir yeri vardı.

Yeşil neden önemliydi? Çok basit. En kirli ve en organize yapılar bile birilerine ihtiyaç duyarlar. Öyle ya, bir karar alındı. Tamam. Ama kim uygulayacak? İşte Yeşil bu işleri bitiren adamların genel adı bence. Yeşil Türkiye’nin en kirli dönemlerini yaşayarak öğrenmiş bir adamdı. Yaşamayı bırakın, bizzat tetikçi olarak yön vermişti.

Sonra bir gün, Yeşil her yerde aranıyorken, Kanal D Haber Merkezi’ne sarı bir zarf geldi. Üzerinde bir açıklama yoktu. Bir kaç saat sekretarya masasının üzerinde zarf yığınının arasında durdu. Kimsenin dikkatini çekmemişti. Sonra “Nasıl olduysa” biri gördü, zarfı açtı ve içinden Yeşil’in Mahmut Yıldırım adına düzenlenmiş kimliği çıktı. Mesaj belliydi. “Yeşil Öldü. Bu da kimliği. Artık peşini bırakın.”

Anlaşılıyor ki, Adil Öksüz de FETÖ’nün Yeşil’iydi. Her kirli operasyonunu biliyordu. Gözaltına alınmıştı ama esrarengiz bir şekilde serbest bırakılmıştı. Sonrası da aynı. Sırra kadem basmıştı.

Adil Öksüz’ün darbe talimatını Pensilvanya’dan getiren kişi olduğu düşünülüyor. Konuşması halinde FETÖ, darbe bağlantısının kesin olarak ortaya çıkacağı iddia ediliyor. Bence bu işin önemli kısmı değil. Çünkü darbenin FETÖ bağlantılı olduğu zaten kesin. Ortadan kaybolma gerekçesi bu olamaz.

Şimdi gelin düşünelim. Bir adam var. O derece güvenilir ki, Pensilvanya’dan gelip “İmam”lığını yaptığı Hava Kuvvetlerine emir veriyor. “Darbe yapın.” Bu derece önemli bir emri taşıyan kişi hayatında sadece bir kez mi bu işi yapmıştır? Yani adam durdu, durdu, sadece bir kez mi bu kadar önemli bir işe karıştı. Buna inanabilecek kimseyi görüyor musunuz? Adil Öksüz tıpkı Yeşil gibi, binlerce kez, değişik emri Türkiye’ye taşımıştır. Ve kimbilir kimlerle görüşmüştür? Sıradan bir öğretim görevlisinin bu derece kilit bir görevi üstlenmesinin başka bir izahı yoktur.

Öncelikle her kamu kurumunda kamera sistemi vardır ve kapıda ziyaretçi kayıt defteri. Bence öncelikle ismi bu defterlerden aranmalı. Geçmişte kimleri “Ziyaret ettiği” ortaya çıkarılmalı. Tabii ki yeterli gelmez. Çünkü hep mesai saatleri içinde çalıştı değil ya. Ama bir başlangıçtır en azından.

Yeşil öldürülerek susturuldu. Bildiği ve yaptığı şeyleri anlatmaması için. Acaba diyorum, acaba Adil Öksüz de benzer bir kaderi mi paylaştı? Bilinmeyen bir yere mi gömüldü?

Gömülmek sadece sözlük anlamıyla değil, mecazi anlamda da olabilir. Amaç ortadan kaybolması ve susturulması ise bu başarıldı. Örgüt Adil Öksüz’ün bulunmasını istemez. Susturmak için acaba ne yaptı?

KÖTÜ KOMŞUN MU VAR, DERDİN VAR

“Kötü komşu adamı ev sahibi yapar” diye bir laf vardır. İşte bu tam da bizi anlatıyor. Çevremizde o kadar savaş-dövüş var ki, silah sanayimiz acayip gelişiyor. İnsansız hava araçlarından tanka, helikopterden obüse kadar bir sürü şeyi kendi kaynaklarımızla üretmek zorunda kaldık. İyi ki de kaldık. Çünkü bayağı bayağı sofistike silahlar üretiyoruz.

Dün DAEŞ, Suriye’deki askerlerimize dronlar ile saldırdı. Hani şu dört pervaneli oyuncak gibi uçan şeyler var ya. Ona bomba yüklemişler. Onunla 3 askerimizi yaraladılar. Öyle pek ağır şeyler taşıyamadığı için etkisi yok denecek kadar az.

Ama haberi okurken fark ettim ki, biz de HGK-1 kullanmışız. 4 hedefe 5 tane atmışız. Şimdi bu “HGK-1 de ne?” diyeceksiniz. Çünkü ben de dedim. Araştırdım.

Durum şu: Hani uçaklardan bildiğiniz bombalar atılıyor ya. Bunun ilk dönemlerinde hedefin üzerine gidip aşağıya bırakırdın. Denk geldi geldi. Gelmezse bir daha, bir daha. Daha sonra güdümlü bombalar çıktı. Havaya bırakıyorsun o yolunu kendi buluyor. İşte bu güdümlü bombaları aslında ne kadar uzaktan bırakabildiğin önemli. Çünkü uçak hedefe yaklaştıkça savunma silahlarının hedefine giriyor, imal etmek öyle herkesin harcı değil. Eğer üretemiyorsan gidip başka ülkeye avuç açarak alıyorsun. Vereceklerse de bin bir nazla, niyazla veriyorlar. Bizim Tübitak, işte bu işe kafayı takmış. Amerikalılar vermediği için kafamız bozulup imal ettiğimiz insansız hava aracı “Bayraktar” ile hedefleri takip edip, kendi imal ettiğimiz HGK-1 ile vurmuşuz. Farkındaysanız hala “HGK-1” i anlatmadım.

HGK aslında Hassas Güdüm Kiti’nin baş harfleri. 1 rakamı da herhalde ilk üretilen seri anlamına geliyordur. İşte bu HGK normal bombaya takılıyor ve onu akıllı hale getiriyor. (Aslında şapka gibi doğru bir tanımlama olmadı. Çünkü dip tarafına takılıyor. Belki pantolon gibi giydiriliyor diyebiliriz.) Dünyada tahmin edebileceğiniz 4 ülke tarafından üretiliyor. Bu Hassas Güdüm Kiti ile donanmış normal bombalar hedefi tam 25 kilometreden buluyor. Güdümsüz yani bildiğiniz normal bombaların üzerine şapka gibi takılıyor. Koordinatları belirlenen hedefi uydu ve özel algılayıcıları yardımıyla buluyor. Ve sadece 6 metre gibi düşük bir sapma değeri ile yok ediyor. Böylesi güçlü bir bombada 6 metre zaten tam hedef demek.

Savaş uçakları normal bombaları anca 5–6 kilometre uzaklıktan atabiliyor. Çünkü daha uzaktan hedef vurulamıyor. HGK’larda bu uzaklık 25 kilometreye çıkıyor. Üzerindeki ilave kanatçıkları ve özel yüzeyi ile akıllı bombalar havada süzülerek yol alıyor. Uçak da tehlikeli bölgeye girmeden görevini güvenli bir şekilde tamamlıyor.

MK-84’e takıldığında ise ağırlığı 950 kiloyu buluyor. Şimdi MK-84’ü de açıklamak lazım. MK-84 yani Mark 84 büyük binaları, fabrikaları, güç merkezleri, köprüleri, yer altı sığınakları ve uçak hangarlarını yok etmek için tasarlanmış devasa bombalar. Bir MK-84 bombası 15 metre genişliğinde ve 11 metre derinliğinde bir krater oluşturabilir. Bomba 38 santim metali delebilir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *