İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Ara

ALIŞILMADIK BİR SARAYBOSNA HİKAYESİ

YAYINLAMA:

CSI, Crime Scene Investigation demek, Türkçesi olay yeri inceleme. Amerikan dizilerinden birinin ismi aynı zamanda. New York ve Miami versiyonları olan dizide detektifler, adli tıp uzmanları tüm güçleriyle puslu cinayetlerin üzerindeki sis perdesini aralamaya koyulurlar. İşleri zordur. Çünkü ipucu az, katil profesyoneldir. İşte Saraybosna tam bir cinayet mahallidir. Son savaşta 11 bin 541 evladını yitirdi bu şehir. Ama anlatacağım bu değil. Karamsar bir tablo çizecek de değilim. Yine bir cinayet mahalli ama bu defa tüm Saraybosnalılar katili biliyor, görüyor ve ortak biçimde cezalandırılmasını talep ediyor.

Geçen günlerde Saraybosna’da iki genç kız öldürüldü. Trafik yoluyla işlenen bu cinayette yeşil ışıkta karşıya geçen iki genç kız akşam 9:40 sularında Milli Müze’nin önünde hayatının son anlarını yaşadılar. Yerel kaynaklara göre kızlardan birisi olay yerinde diğeri ise hastaneye kaldırılırken yolda öldü. Yüksek hızla kendisi için kırmızı ışıkta geçmeye çalışan kişi Bosna-Hersek’i hemen terk ederek Sırbistan’a sığındı.

Bunu anlatmamın birçok sebebi var. Bir cinayet Balkanlar’da çok şey başlatabilir. Hatırlayalım, ilk dünya savaşının fitilini yine Saraybosna’daki bir cinayet ateşlemişti. Bu sefer Saraybosna’da, Balkanlar’da başka bir şey oldu. Olayı haber alan Saraybosnalılar cinayet mahalline giderek tepkilerini ortaya koydular. Cinayeti işleyenin kimliği üzerinden ucuz bir hesaplaşma güdülmedi. Boşnak yayın organları kadar, Sırp ve Hırvat gazeteleri de iki genç kız için dokunaklı yayınlar yaptılar. Saraybosna Basın Ateşemiz Ömer Çetres Bey’in tercümesiyle okuduğum manşetlerden birinde şöyle diyordu: Onların katili, bizim suskunluğumuz. Hemen her gazete, trafik yoluyla işlenen bu cinayetin son olması, tekrarlanmaması için elinden geleni yapıyor. Hikaye sürüyor.

Sırbistan’dan gelen bilgilere göre cinayet zanlısı Sanjin Sefić tutuklanmış. Yine etnik kökene dair bir ayrıntı yer almıyor haberlerde. Sadece bazı “imalar” var. Sırbistan’dan gelen haberler katil zanlısının adalete teslim edileceği ama İnterpol’den kırmızı bülten gelmesi gerektiği gibi teknik ayrıntılar yer alıyor.

Saraybosna’ya Sırplar tarafından atılan ilk kurşunda hayatını kaybeden Saraybosna’nın son savaşının ilk şehidi Suada Dilberoviç geliyor aklıma. Bir kurşunun bardağı taşırabileceği bu coğrafyada gösterilen basireti takdir ediyorum.

Saraybosna’da ölüm hayatın bir parçası. Bunu son savaşın şehitlerinin mezar taşlarını gördüğünüz sokak mezarlıklarında fark edebileceğiniz gibi hemen yanı başında duran Osmanlı mezar taşları da hatırlatıyor. Bu melankolik hava geçmişten ders çıkarılmadığı anlamına gelmiyor.

Kendine biçilen rolü bu defa yadırgıyor Saraybosna. Katilin de maktulün de kimliğine bakmıyor. Kangren haline gelebilecek bir konuyu tartışma dışı bırakacak şekilde yapılan sorumlu yayıncılık ölen iki genç kızın yasını tüm Saraybosnalıların tutmasına imkan veriyor.

Biliyorum, bildiğiniz Balkan ezberlerinden biraz farklı oldu bu. Zira böyle bir final Balkanlar’da pek görülmez. Ama şaşırtıcı şeyler, şaşırtıcı şekilde iyi de olabiliyor. Katilin sokakta bıraktığı kanı kimsenin sahiplenmemesi belki bir Balkan barışının önsözüdür.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *