İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Ara

SİYASETİ NETFLİXLEMEK

YAYINLAMA:

Netflix, internet çağının bir ürünü, servisi... Sistem önceden DVD’leri posta marifetiyle evlere gönderip izlenmelerini sağlıyordu. Sonra geniş bant internet servisleri arttı ve herkes internetten dizi ve film izlemeye başladı. Türkiye’de CNBC-e ile başlayan yabancı dizi meraklıları artık televizyonda ilgi alanlarına yönelik kanalları olmasa da istedikleri içerikleri takip edebiliyorlar. Netflix bir süre önce Türkiye’de de hizmet vermeye başladı. Dün Türkiye’de bildiğim kadarıyla ilk basın toplantılarını gerçekleştirdiler. Şirket yetkilisi Türkiye’de yakın zaman içinde yerel içerik üreteceklerini ifade ediyor.

Hamburger nasıl bir kültür taşıyıcısı olmuşsa Netflix de aynı etkiyi gösterecek. Bunu bir felaket olarak görmüyorum. Aksine rekabeti artıracak ve çeşitlenmeyi sağlayacak bir fırsat olarak görüyorum. Zira manipüle edilen reyting sistemiyle toplumun genleriyle nasıl oynanabileceğini gördük. Çeşitlilik iyidir. Medya kanallarının artması komplo teorilerine çanak tutsa da tek kanallı dönemde nasıl darbe yapılabildiğini ve çoğulcu medya sisteminde bunun nasıl engellendiğini gördük. Sabah akşam McDonald’s menüsüyle beslenirsek nasıl vücut felç olursa Netflix de aynı etkiyi oluşturabilir. Dikkatli olmak lazım. Televizyonlar telenovela dönemindeyken Netflix bizlere adeta gurme tadında içerikler sunuyor. Medya şirketleri bundan korkmalı mı? Evet. Eski anlayışla devam edeceklerse korkmalılar.

Siyasete geçelim. Geçen aylarda bir siyasetçiyle konuşurken bana şu sitemi iletti: “Siyasette maalesef istek parça değil, sıradaki parça geliyor.” Kastettiği halk nezdinde teveccüh gören aktörlerin siyasi kariyerlerinin önünün tıkandığıydı. Bunun bu kadar veciz şekilde ifade edilmesi beni etkiledi. İşte Anadolu irfanı dedim kendi kendime. Netflix’in siyasetteki yansıması 15 Temmuz’dur bir anlamda. Sıradaki darbeyi oynatmak isteyen aktörlere karşı, istenilen demokrasiyi devam ettirmek isteyen bir halkın iradesi vardı. Peki bu siyasi anlamda karşılık buldu mu?

Doğrusu bugünkü yapısal şekliyle siyasetin gerekli cevabı vermediğini veremediğini düşünüyorum. Evet belki dünya kalitesinde diziler çekebiliyoruz ama hala sıradaki şarkıyı dinlemeye devam ediyoruz. Oysa zamanın ruhu bize istediğimiz yerde istediğimiz araçla demokrasiye katılma imkanlarını işaret ediyor. Siyasetin teknolojiye ayak uydurması belki kolay değil ama hava durumu tahminlerinin neredeyse dakika dakika tuttuğu dünyamızda artık birçok şey kestirilebiliyor. Siyasetin de teknolojiden daha fazla faydalanması, daha nitelikli içerikler üreterek vatandaş memnuniyetini artırması zor değil. Bu yapılmadığı takdirde Netflix’in yayın dünyasına girdiği gibi siyaset dünyasına da yabancı oyuncuların girmesi ve oyunun kurallarını değiştirmesi ihtimal dahilinde. Yabancı fonlarla beslenen sivil toplum yapılanmaları ve yabancı büyükelçiliklerin gölgesindeki medya yapılanmalarını bu yoldaki çabalar olarak görebiliriz.

15 Temmuz’un ilham vereceği siyasi katılım süreci, herkesin kendine ait içerik bulacağı tabanı daha zengin bir siyasi geleceği kurmak için faydalı olabilir. Bu arada minik bir not: Bu yazıyı okuduğunuza göre az buçuk siyasetle ilgili olduğunuzu varsayıyorum. Netflix dizilerinden House of Cards’ı izlemenizi öneririm.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *