İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Ara

FİNLANDİYALILAŞTIRABİLDİKLERİMİZDEN MİSİNİZ?

YAYINLAMA:

Uzun kelime: Finlandiyalılaşmak. Aslında gereksiz bir kelime. Başlığa çıkarma nedenim ise eğitimle alakalı. Bir kitap var: Beyaz Zambaklar Ülkesinde... Bu kitap Finlandiya’nın gelişim hikayesini anlatıyor. Yazarı bir Rus. Ruslar da tıpkı bizim gibi gelişmenin, terakkinin formülünü arayıp durmuş. İşte bu Rus yazar Finlandiya’ya gitmiş ve bir milletin topyekun kalkınmasının ardında yatan sebepleri, hikmeti araştırmış.

Ansiklopedik kaynaklara göre kitap ilk olarak Bosna-Hersek’te basılmış. Daha sonra Bulgaristan ve derken Türkiye. Genç Türkiye Cumhuriyeti bu kitabı çok sevmiş. Hah demiş yöneticiler, tam aradığımız kitap. Öyle ya, Fransa diye diye yüzyıllar geçirmişiz kazandığımız bir şey olmamış. Bir de Finlandiya’yı deneyelim. Kitap o kadar sevilmiş ki Mustafa Kemal Atatürk, askeri okullarda ders kitabı olarak okutulmasını istemiş. İlham versin diye. Sanırım ya okumadık ya da sadece okuduk. İlham alsak başka türlü olurdu. Kitap o kadar ilham vericiymiş ki kadın yazarlarımızdan Şükufe Nihal ta o zamanlar Finlandiya’ya gitmiş etkisinde kalıp. Bugüne dönelim. Finlandiya soğuk bir ülke olarak kereste şirketinden telekomünikasyon şirketi çıkaracak bir ülke. Angry Birds filan hep bu ülkenin farklı düşünen insanlarının marifeti. Dünya oynuyor işte. Ama geride yatan temel başarı Finlandiya’nın okulları. Dünya eğitim sıralamalarında sonuçlar Finlandiya diyor da başka bir şey demiyor.

Bu başarı nasıl yakalanıyor? Finlandiya eğitimde nasıl marka haline geliyor? Bunu konunun uzmanlarına bırakalım. Eğitimpedia diye bir internet sitesi var ve onun kurucusu sevgili Ali Koç bu konularda iyidir. Söylemek istediğim şu: Konunun özünü kaçırıyoruz. Eğitim diyoruz ama eğitim bahsinde eğitim haricinde her şeyi konuşuyoruz. Adalet dediğimizde de, ekonomi dediğimizde de karnımızda biriken şişlikleri indirmek için konunun oldukça dışına çıkıyoruz. Eğitim sezonu başladı. Sormamız gereken temel soru şu: Bu senenin sonunda oğlumuz, kızımız, torunumuz veya biz, kendimiz bilmediğimiz hangi şeyleri öğrenmiş olarak tamamlayacağız eğitim sezonunu. Hangi yeni fikrin yeşermesine katkı sağlayacağız, hangi kadim değerimizi ihya edeceğiz?

Yeniliğin peşinde koşarken, kendimizden mi uzaklaşacağız yoksa yenilikleri kendimize dönmek için bir vasıta mı kabul edeceğiz? Okullar açıldı ve bu zor sorular bizi bekliyor. Öğrencilik hiç bitmeyen bir meslek. Her gün öğrenci olarak kalkıyoruz ve hayat, çocuklarımız, sokaklar bize yepyeni şeyler öğretiyor. Bazen ağır bedeller ödüyoruz öğrendiklerimiz için. Şunu hiçbir zaman unutmayalım: Eğitim bir şeyler öğrenmek için en masrafsız yöntemdir. Okulları hayatın becerilerinden uzaklaştırdığımız ölçüde kendimizden uzaklaşmış oluyoruz.

Gidiyoruz devayı Finlandiya’da arıyoruz. Oysa Finlandiyalılaşmaya ihtiyacımız yok. Hem de hiç. Elbette Finlandiya’dan öğreneceğimiz şeyler var ama Finlandiya’ya hiç benzememenin en garantili yolu Finlandiyalılaşmaktır. Yapmamız gereken kendimiz olmak. Türkiyelileşmek. Çocuklarımız için yapabileceğimiz en güzel şey ise onların çocuklaşabilmelerine izin vermek. Gezelim görelim ama sonunda hep kendimize dönelim. Böylesi daha güzel.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *