İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Ara

DİSOSİYATİF BOZUKLUKLAR

YAYINLAMA:

“Kafayı mı yedin? Ne diye bize tıbbi bir yazı yazıyorsun?” demeyin. Aslında bu bir siyaset yazısı. Dikkatli bir okuyucu burada adı geçen kişilerin ve olayların yerine başka şeyleri koyup bugün yaşadığımız coğrafyada gerçekleşen olayların bilimsel temelini görebilir. Disosiyatif bozukluklar, kişide kimlik, bellek, algı ve çevre ile ilgili duyumlar gibi normalde bir bütün halinde çalışan işlevlerin bütünlüğünün kaybolmasıdır. Çoğunlukla travmaya karşı bir savunma düzeneği olarak ortaya çıkar. Hastalık bu şekilde travmadan kaçmayı sağlarken aynı zamanda travmanın kişinin yaşamı üzerindeki etkisini de geciktirir. Çeşitli biçimleri vardır.

Dissosiyatif amnezi:

En sık rastlanan bozukluktur. Genellikle stresli ve travmatik olaylara eşlik eder. Başlıca belirtileri; belirli bir olayın hatırlanamaması, kişinin tüm yaşamını hatırlayamaması veya belirli bir zaman aralığını hatırlayamaması ya da her şeyi unutması olarak bilinir.

Dissosiyatif füg:

Amnezinin bir türü de sayılabilir. Kişinin geçmişini ve adı veya ailesi gibi önemli kimlik bilgilerini unutup, evinden ya da alışageldiği ortamdan ayrılmasıdır. Kısmen ya da tamamen yeni bir kimliğe bürünür. İyileşme genelde kendiliğinde olur. İyileşme sonrasında kişi füg başlangıcı zamanı hatırlayabilir, ancak füg esnasında yaptıklarını hatırlamaz.

Dissosiyatif kimlik bozukluğu:

Bu hastalığı taşıyan kişi genellikle küçüklükten kalan travma gibi olaylara dayanamadığı için beyin bunlara dayanabilecek yeni kişilikler veya bir kişilik yaratır. Yaratılan bu kişiliklerde genellikle her zaman bir duygu veya eskiden kalan bir anı olur. Kimi kişilikler iyi iken, şiddet canlısı kişilikler de vardır. Bazen intihara meyilli kişilikte görülebilir. Hastalarda en fazla 10 kişilik görülür ama bunun sayısı aslında kişiden kişiye değişebilir.

Başka türlü adlandırılamayan bozukluk:

Uzun süre ve yoğun şekilde beyin yıkama ve düşünce değiştirme gibi zorlayıcı ikna periyotlarına maruz kalan kişilerde belli derecelerde bu bozukluklar görülebilir.

Nasıl tedavi edilir?

Teşhisten sonra, birleştirme (Çoklu kişilikleri yok edip asıl karakterin kalmasını sağlamak) tedavisi başlar. Ancak tedavi sırasında da yeni kişilikler bazen çıkabilir. Tedavide bu çıkan yeni kişilikler ya kişiye yardım eder diğer kişiliklerin yok olmasını sağlar ya da tedaviyi zorlaştırabilirler. Size demiştim değil mi? Bakın çok sağlam bir toplumsal-siyasal analiz. Demek ki neymiş çok dikkatli bir şekilde “Birleştirme tedavisi”ne başlamamız lazımmış.

Bu da oldu: Polis korumasında çöp toplandı.

Burası çok garip bir ülke. (Açıklaması yukarıdaki yazıda). Bazen garipliklere alıştığımı düşünüyorum. Ama hala, her gün beni şaşırtmayı başarıyor. Batman’da yaşanan olayı dile getirmek istiyorum. Kayyum atandıktan sonra yeni belediye yönetimi sokaktaki çöplerin toplanması talimatı vermiş. Eee, ne güzel diyenler yanılır. Talimatı vermiş ama çöpçülerin sokağa çıkması ayrı bir dert. Tehditler ciddiye alınmış ve çöpçüler saldırıya uğramasın diye yanlarına silahlı polisler verilmiş. Yani bir yanda çöpçüler işini yapıyor, diğer yanda yanlarında silahlı polisler nöbet bekliyor. Zannedersin ki nükleer santral atıkları toplanıyor. Yahu alt tarafı bir çöp. Ben koruma kararı alanları ve koruyanları eleştirmiyorum. Tam tersi, çöplerinin polis tarafından korunmasını izleyen mahalleliyi eleştiriyorum. Eğer bu çöplerden şikayetçiyseniz, bırakın çöpçüler rahat çalışsın. Değilseniz, zaten toplanmasın.

PKK çöp toplama ile politikayı bir arada düşünerek bölge insanına en büyük kötülüğü yapıyor. Yahu halk sağlığı diyoruz. Kayyum atandı, tamam eleştiriyorsanız eleştirin. Ama çöp toplamaya ne diye itiraz ediyorsunuz, saldırı tehdidinde bulunuyorsunuz? Bu işten kim fayda sağlayacak? İstanbul’da oturan ben değil herhalde. Batman’da çöp toplanmış toplanmamış bana ne? Ama oradaki çoluk çocuğun temiz bir ortamda yaşama hakkını savunduğum için şimdi politik olarak tavır mı almış oluyorum yani? Kayyum yönetimi çöpleri toplatmasa propaganda hazır. Toplatırsa da saldırı tehdidi. Benim önerim, sakın bu çöpleri toplamayın. Bırakın biriksin. Taa ki, mahalleli bir araya gelip kendileri için savaştığını söyleyen bu insanlara “Yeter artık” diyene kadar.

Cehennemin klimaları nasıl tamir edilir?

Fıkra bu ya. Bir mühendis ölmüş. Çok iyi bir adam olmasına rağmen yanlışlıkla cehenneme gitmiş. Mühendis içeride büyük sıkıntı çekiyor. En büyük sıkıntısı da sıcaklık. Cehennem yanıyor. Şöyle bir çevreyi araştırmış bakmış ki cehennemin klimaları bozuk. Hemen baş zebaniye gitmiş durumu anlatmış. Cehennem o kadar sıcak ki zebani bile şikayetçi. Mühendise izin vermiş. Mühendis hemen bir iki gün içinde klimaları tamir etmiş. Cehennem püfür püfür olmuş. Mühendis hızını alamayıp, cehennemde bozuk olan tüm altyapıyı bir bir düzeltmeye başlamış. Bu sırada bu durum cennette dikkat çekmiş. Baş melek şöyle bir aşağıya cehenneme doğru bakmış ki herkes mutlu. Araştırmış durumu öğrenmiş. Fark etmiş ki, bütün bunların sebebi yanlışlıkla cehenneme gönderilen mühendis. Aşağıya zebaniye seslenmiş: “O mühendis yanlışlıkla gönderilmiş. Bizde olmalı. Hemen bize görder.” Zebani, mühendisten çok mutlu: “Hayır” demiş, “Niye vereyim ki çok işe yarıyor.” Melek ısrar etmiş: “Bak vermezsen sana dava açarım” Zebani kafasını kaldırıp gülmüş: “Avukatı nereden bulacaksın ki?”

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *