KOSOVA'DAN CERABLUS'A , FETÖ'DEN DAEŞ'E...
TRT World, yani TRT’nin İngilizce yayın yapan kanalı Cerablus’tan yayın yaptı. Sahadan bilgi vermek kritik zamanlarda önemlidir. Bazen tanktan daha önemli bir işlev üstenir. Kosova ile Cerablus arasındaki bağlantı nereden çıktı diyorsanız buyurun anlatayım.
15 Temmuz’da darbe girişimine katılmak için Kosova’daki NATO gücünde görev yapan Muhammet Tanju Poshor isimli albay Türkiye’ye gelir. Poshor, basında yer alan bilgilere göre TRT’yi ele geçirmekle görevli ekibin içindedir. Kendi ifadesi ise tesadüfen orada bulunduğu yönündedir. FETÖ’cüler Kosova’daki birliklerimizde cirit atarken sınırımızın güneyindeki Cerablus’ta da başka bir terör örgütü yine dinimizi kullanarak kan kusturuyordu. Kosova’ya Türk birliklerinin gidişini hatırlayalım. Askeri araçların üzerine Türk bayrakları geçirilmiş ve yolları sık sık kesilmişti. Büyük bir sevgi gösterisi vardı. Türk askeri demek barışın, huzurun adı demekti. Nitekim kısa sürede yaptığı işlerle bu sevgiye layık olduğunu kanıtladı. Türkiye, orada bizi temsil eden askerlerimiz var derken, FETÖ mensubu bir albay, memleketin kendine tahsis ettiği imkanlarla ona karşı bir kalkışmaya hazırlık yapıyormuş. Tıpkı dünyanın farklı yerlerinde Türkçe, insanlık diyerek kendilerini kamufle ettikleri gibi.
Kosova’daki karşılama görüntülerinin benzerini Cerablus’ta yaşıyoruz. Halk büyük memnuniyet içinde teşekkürlerini sunuyor. Apocu teröristler ise bu durumdan rahatsız. Cerablus’a operasyonun gecikmesinin ardında ise yine FETÖ’nün general kadrosunun parmağının olduğunu görüyoruz. Eğer 15 Temmuz başarılı olsaydı, büyük ihtimalle ne Cerablus’a girebilecektik ne de TRT World oradan yayın yapabilecekti. Türkiye’de olan Türkiye ile sınırlı kalmaz. Türkiye, geniş bir coğrafya için önemli bir merkezdir. Kosova neden Türkiye’ye bakıyor diye düşünürken kendinizi Cerablus sokaklarında bulursunuz. Cerablus neden sevinç içinde diye baktığınızda da Kosova sokaklarına dalabilirsiniz. Türk dizileri neden Ortadoğu ve Balkanlar’da seyrediliyor diye düşünürken anlatılanın ortak hikayemiz olduğunun farkına varırsınız.
Dün Saraybosna’da Markale Katliamı’nın yıldönümüydü. Kosova’dan Cerablus’a giden düşüncelerinizde, Saraybosna’daki bir çocuğu Halep’tekinden neden ayırt etmediğinizi düşünürken bulursunuz kendinizi. Bir vücudun organları olduğunuzu ve vücudunuzun üstünde ameliyat yapmak isteyenlere karşı direndiğinizi fark edersiniz. Fetocuların Türk olması da Apocuların Kürt olması veya DAEŞ’in sözde hilafeti sizin için zerre kadar önem taşımaz. Söyledikleri yalanlar gözlerinizin önünde erir gider. Gerçek kalır geride. Kosova’daki sevinç kalır, Cerablus’taki sevinç kalır. Uzanamadığınız coğrafyalardaki mazlumlarda kalır aklınız. İstanbul sokaklarında Kosova’yı, Saraybosna’yı, Cerablus’u, Halep’i savunduğunuz aklınıza düşer işte o anda. Bayrağın ne demek olduğunu anlarız, dara düşünce... Kardeşin ne demek olduğunu anlarız haini görünce... Kosova’nın demek olduğunu anlarız, Cerablus’u görünce... Cerablus’un ne demek olduğunu anlarız Kosova’yı görünce... DAEŞ de süpürülür, FETÖ de... Yeter ki düşmanımızı bilelim. Yeter ki din adına kandıranları ve arkasında oynanan oyunları görelim. Yeter ki kavramlarımızı çalan hainlere teşhir edelim ve aynı oyuna bir defa daha düşmeyelim.