TERÖR SÜPERMARKETİ
Terör içinde yaşadığımız toprakların imtihanıdır. Sonra tüm dünya aynı yerden imtihan olmaya başladı. Osmanlı’nın son dönemindeki komitacıları terör örgütlerinin öncüsü sayabiliriz. Her ülke bu topraklar üzerinde kendi terör örgütünü kurdu ve masrafsızca emellerine ulaşmayı amaçladı. Osmanlı’nın dağılışını ulus devletlere giden yolu hep mayasında terör olan yöntemlerle gerçekleştirdiler. İsrail denilen devletin de kurucu gücünün ciddi biçimde teröre dayandığını söyleyebiliriz.
Ulus devletlerin ardından coğrafi, ekonomik sorunlar (!) çözmek için terör örgütlerini bir maşa olarak kullanmak Batılı devletler için neredeyse bir alışkanlık haline geldi. Burada virgül koyup süpermarkete giriş yapalım. Market arabanızı almayı unutmayın. İnsanoğlunun ihtiyaçları sonsuz kaynaklar ise kıttır der modern dünya. Sınırsız ihtiyaçları karşılamak için türlü endüstriler oluşur. Hayatını market görmeden tamamlayan insanlar bir tarafta, sürekli alışverişle kendilerini oyalayanlar diğer tarafta. Mesela 15 Temmuz olduğunda insanlar kabaca ikiye ayrıldı: Süpermarkete koşanlar ve vatanı savunmaya koşanlar.
Modern dünya böyledir. En olmadık yerde olmadık imtihanla karşınıza çıkıverir. Sonuçta her imtihan içinde bulunduğu devrin çocuğudur. Süpermarketler sadece ihtiyaçların karşılandığı yerler değildir. Aynı zamanda modern dünyanın düşünme biçimidir. Ferhan Şensoy’un kahraman bakkalla kapıştırdığı eserini hatırlayalım. Süpermarketin var olması seçenekleri çoğaltıyor gibi görünse de hayatın çeşitliliğini öldürür. Ya süpermarket çalışanısınızdır ya da müşterisi. Kasap yok, manav yok, bakkal yok. Varsa yoksa süpermarket. Mazisi süpermarketten eski olan terör de bir anlamda süpermarkete benzemeye başladı. FETÖ’de cisimleşmiş yeni nesil terör anlayışı, tüm raflara sahip. Hukuki anlamda sıkıntınız varsa himmet karşılılığında istediğiniz servisi alabilirsiniz.
Eğitim alanında alacağınız servisler neredeyse sınırsız. Karşılığını ödemek kaydıyla, ki bu karşılık yine himmet olarak isimlendirilecektir, istediğiniz devlet kademesine gelebilirsiniz. Yeter ki isteyin ve bedelini ödemeye hazır olun. Süpermarketlerde başka bir kural daha vardır. O da her malın bir raf ömrü vardır. Süt için daha az, makarna için daha çok. Ama her ömrün bir raf ömrü vardır. Mal bozulmasa bile modası geçmiş olabilir. Rafta sürekli duran müşterisi olmayan bir ürünün o markette işi yoktur. FETÖ, terör süpermarketini dolduran ürünleriyle göz kamaştırıyordu. Herkes yan etkilerini bilmeden bu raflardan alışveriş yapmaya hevesliydi. Ama sonuçta eldeki malların yerine yenilerini koyabilmek için rafların boşalması gerekiyordu. Halk artık bu marketin ürünlerinden kullanmak istemeyince, tabela birden değişiyor ve hoşgörü yerini gerçek yüzüne yani teröre bırakıyor. Yaşanan şaşkınlığın sebebi tüm ürünlerin süslü ambalajlarından sıyrılarak birer silah olarak doğrultulmasıdır. Terör süpermarketi FETÖ’nün bu yapısı aynı zamanda bir devrin sonuna geldiğimizi işaret ediyor. Bu toprakların ilk gördüğü terör örgütü FETÖ değildi. Umalım ki sonuncusu olsun. Yaşadığımız felaket bize ambalajlara kanmayı değil, birbirimizi olduğu gibi kabul ederek birlik olmayı nasip etsin. Yoksa yeni terör süpermarketleri kolayca bir arsa bulur ve tezgah açar.