
Yazıyor, yazıyooorr kötü haber tellalı yazıyor…
Yaz dizileri malum; izleyene bir şey katmaz, izlemeyene bir şey kaybettirmez. Düşük bütçeli, ağlatmayan, güldürmeyen, yayın saati doldurmalık yapımlar. Korkarım yine, tam da bu tarife uyan bir dizinin hazırlığına başlanmış. Henüz ortada dizi yok. Ama birkaç küçük ipucuyla neler olacağını tahmin etmek, zor değil. Okurlarım bilir, bugüne kadar öngörülerimde yanıldığım pek görülmemiştir. ATV, kış sezonunda arka arkaya kötü kararlar vermişti. Anlaşılan o ki, benzer kararları yaz sezonunda da alacak. Çünkü “Kızgın Topraklar” ile yaz ekranına giriş yapıyor.
Gelin şimdi “Kızgın Topraklar”ın oyuncu kadrosuna bakalım… Başrolde Yağmur Yüksel ve Taha Burak Özberk var. Başroller dahil, dizinin diğer oyuncularını tanıyorum. Elbette tanıyanlar da vardır, daha önce bazı projelerde yer almışlar. Ama yine de... İsimsizler! Kimse bana “Genç yetenekler!”, “Onlara da şans verilmeli!” mavalları okumasın. Seyirci, tanıdığı isimleri ekranda arar ve onları takip eder. Birkaç tanıdık ismin arasına serpiştirirsin o genç yetenekleri… Ta ki rüştünü ispat edene kadar. Dizide iki köklü ailenin ezeli düşmanlığı anlatılacakmış. Çok zekice ve değişik bir konu bulmuşlar, gerçekten tebrik ederim! Tahmin edin “Kızgın Topraklar” nerede çekiliyor? Tabii ki Kapadokya! Şaşırdık mı? Hayır! Ama Kapadokya’nın o muazzam görselliği bile bu diziyi kurtarmaya yetmeyecek. Nacizane, benden küçük bir tavsiye… Dizi ekibi valizleri açıp, otel odalarına yerleşmesin. Bir mucize olmazsa bu dizi çok sürmez, yayından kalkar. Hepsi de ilk uçakla İstanbul’a döner.

Uraz, asmaca!
Ulusal kanallarda başlayacak yeni diziler var da, dijital platformlarda yok mu? GAİN’de de “Karanlık Oda” yakında vizyona giriyor. “Karanlık Oda”nın oyuncuları arasında Uraz Kaygılaroğlu ve Burcu Özberk var. Burcu, bana göre ortalamada bir oyuncu… Ama azıcık araştırınca gördüm ki hayranı çokmuş. Uraz’ı beğenirim… Oyunculuğunu, karakterine kendinden bir şeyler katışını, çok başarılı buluyorum. Ezber oyunculuğu yapmıyor. Ama Uraz’ı da araştırdığımda gördüm ki… Ne de çok sevmeyeni varmış. Bazı sayfalarda adamı resmen çarmıha germişler. “O hâlâ oyuncu muymuş? Uraz varsa, kimse izlemezmiş… Başka adam mı kalmamış…” Daha neler, neleeerr… Evet, Uraz biraz itici, hatta gıcık. Ama oyunculuğu ile normal yaşantısındaki gıcık hâlini birbirinden ayırırsak… Ortaya son derece başarılı bir oyuncu çıkıyor. Biliyorum, yurdum insanı genelde bunu pek yapamıyor. Ah keşke Uraz’ı önyargısız izleyebilseler… İddia ediyorum, sevecekler. Tamam, abarttım. En azından oyunculuğunu takdir edecekler. Sizce, “Karanlık Oda”yı odayı önyargısız izlemeyi becerebilir miyiz?

Benim bayramım…
Bayramlarımıza da el atıldı, onlar da akımlara teslim. Ama bu bayramda çektim isyan bayraklarını. Tüm akımlara inat, klişe mesajlar atmayacağım. Şeker emojilerini protesto edeceğim, kopyalayıp yapıştırdığınız story’leri izlemeyeceğim, kendi şekerlerimden hikâyeler paylaşacağım. Ayıp olmasın diye mesaj yazmak zorunda hissetmeyeceğim. Ayıp olmasın diye yazdığınız mesajlara da cevap vermeyeceğim. Tatile gitmek istemediğimi duyunca, o garip bakışlarınızı da görmek istemiyorum. Sizin zorunlu tatil kafanızı bana empoze edemeyeceksiniz! Madem eski bayramlar yok artık, akınlara teslim bayramlarınızda sizin olsun. Ben bayramımı istediğim yerde, istediğim gibi geçireceğim. Bana dayatmalı bayramlarınızı yaşatamayacaksınız!