Yeni Birlik Gazetesi
İstanbul
Hafif yağmur
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
ANKARA
00:00:00
Sahur vaktine kalan
İSTANBUL
00:00:00
Sahur vaktine kalan
Ara

Bayram

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Necip Fazıl Kısakürek'in veciz ifadesiyle, "Namaz, camiden çıkınca, Hac, Mekke'den dönünce, Ramazan, Oruç bitince başlar" diyor. İşte yine bir Ramazan ayının sonuna geldik. On bir ayın sultanı, ruhları arındıran, gönülleri dirilten, sabrı ve şükrü öğreten bu kutlu zaman dilimi, yerini bayrama bırakıyor. Oruçla ruhumuzu ve bedenimizi terbiye ettik, sadaka ve zekâtla paylaşmanın hazzına vardık, dualarla Rabbimize yöneldik. Şimdi bu manevi kazançların ömür boyu bizimle kalması gereken bir döneme giriyoruz. 

Bayram, sadece bir sevinç günü değil, kazandığımız manevi değerleri koruma ve yaşatma sorumluluğunun da başlangıcıdır. Kadir Gecesi, bin aydan hayırlı kılınarak bize sunulan en büyük fırsatlardan biri oldu. O gece, melekler yeryüzüne rahmetle indi, dualar semaya yükseldi, günahlarımızın affı için kapılar ardına kadar açıldı. Ramazan boyunca kazandığımız ruhaniyetin yalnızca bu aya özgü kalmaması gerektiğini hatırlamalıyız. Kur’an’ın nazil olduğu bu kutlu zaman diliminde, onun mesajını anlamaya ve hayatımıza aktarmaya daha çok gayret ettik. Oruç yalnızca aç kalmak değil, nefsin terbiye edilmesi, sabır ve irade eğitimi, gönül dünyamızın yeniden inşasıydı. 

Şimdi Ramazan’ın bittiği bu günlerde, onun kazandırdığı bilinci sürdürme vaktidir. Sezai Karakoç’un ifadesiyle, "Ramazan dünya içinde ahirete bir aylığına Müslümanların toptan hicreti gibidir." Oruç, zekât, iftar sofraları, teravihler, tefekkür ve ibadetle geçen bu ay, bizleri yeniden şekillendirdi. Ancak ramazan bittiğinde, bu bilincimizin devam etmesi önemlidir. Ramazan bitti gelecek ramazanda görüşmek üzere denilmemelidir. Oruç bize sadece açlığın ne demek olduğunu öğretmedi; kanaatkârlığı, paylaşmayı, dünyanın gelip geçici olduğunu da hatırlattı. Bayram, bu idrakin taçlandığı andır. Bugün bayrama eriştik. Bayram, sadece yeni kıyafetler giymek, tatlılar yemek, eş dost ziyaretleri yapmak değildir. Bayram, aynı zamanda gönüllerimizi de temizleme, kırgınlıkları onarma, küsleri barıştırma günüdür. 

Bayram, ihtiyaç sahiplerini gözetme, yalnızları hatırlama, büyükleri ziyaret etme, yetimlerin başını okşama zamanıdır. Sadece kendi sevincimizle yetinmek yerine, başkalarının sevincine de vesile olmak bayramın asıl ruhudur. Kuran-ı Kerim’de İsra Suresi 37. ayette Rabbimiz buyuruyor: "Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma! Ne yeri yarabilir ne de dağlarla boy ölçüşebilirsin." Bu ayet, bizlere mütevazı olmayı, gösterişten kaçınmayı ve yaptığımız her iyiliği yalnızca Allah rızası için yapmamız gerektiğini hatırlatıyor. Ramazan ayında kazandığımız maneviyatı bayramın coşkusuyla birlikte kaybetmemeli, yıl boyunca bu bilinci sürdürmeliyiz. 

Peygamber Efendimiz (sallahu aleyhi vesellem) buyuruyor: "Faziletine inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek Kadir Gecesi’ni ihya eden kişinin geçmiş günahları bağışlanır." (Buhârî, Müslim) İşte bu bağışlanma ümidiyle, bu bayramda kendimize şu soruyu sormalıyız: Ramazan ayı boyunca kazandığımız bilinç bizde ne kadar kalıcı olacak? İbadetlerimiz, paylaşma duygumuz, sabrımız ve şükrümüz yalnızca ramazan’a mı ait, yoksa hayatımızın tamamına mı yayılacak? Meselemiz ömrümüzü Allah’a hasretmektir. Günahlarımızın yükünden kurtulmak için yalnızca özel geceleri ve ayları beklememeliyiz. Her an Rabbimize yönelme fırsatımız var. Ramazan, bize kendimizi gözden geçirme ve hayatımızı yeniden inşa etme fırsatı sundu. Şimdi bayramla birlikte bu idrak ve bilinci sürdürebilmek, ramazan’ın bizlere kazandırdığıdır. Bugün oruç misafirliği sona eriyor, gönüllerimize bıraktığı güzelliklerle bizden ayrılıyor. Ancak bizler, bu manevi atmosferi yitirmeden yaşamaya devam etmeliyiz. 

Dedikodudan, kul hakkından, haramlardan sakınmalı; dilimizi, gözümüzü, gönlümüzü temiz tutmalıyız. Yıl boyunca infak etmeyi, paylaşmayı, dualarımızı genişletmeyi sürdürmeliyiz. İyiliği yaymalı, kötülüklerden sakınmalı; hayırda yardımlaşmalı, şerde bir araya gelmemeliyiz. İyi düşünelim, iyiliklerimizi artıralım. Güzel olalım ki güzelliğimiz, insanların da güzel olmasına vesile olsun. Ramazan’dan sonra gelen Şevval ayı, bu manevi kazanımları pekiştirmek için bizlere bir fırsat sunar. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), "Kim Ramazan orucunu tutar, ardından Şevval ayında altı gün oruç tutarsa, bütün yılı oruçlu geçirmiş gibi olur." (Müslim, Tirmizî) buyurmuştur. Şevval orucu, Ramazan sonrası manevi disiplinimizi sürdürmek ve Rabbimize olan yakınlığımızı artırmak için önemli bir ibadettir. Bu oruç, Ramazan’ın ardından gelen altı gün boyunca ya da ayın herhangi bir zamanında tutulabilir ve kişinin sürekli bir ibadet halinde olmasına vesile olur. Şevval ayı, sadece oruç tutmakla değil, aynı zamanda Ramazan boyunca kazandığımız güzel alışkanlıkları devam ettirmekle de değerlendirilmelidir. Oruç sadece aç kalmak değil, nefsi terbiye etmek ve sabrı öğrenmekti.

Şevval ayında bu disiplini sürdürmek, Ramazan’daki kazanımlarımızın kalıcı hale gelmesini sağlar. Bu ayı, hayır işlerini artırarak, ibadetlerimize devam ederek ve Ramazan’ın manevi atmosferini yılın geri kalanına yayarak değerlendirebiliriz. Diyanet TV olarak bayram günlerinde izleyicilerimiz için “Bayram Selamı” programını Aort Medya hazırladı. Bayramın sevincini ve anlamını hep birlikte yaşayacağımız; bayramın bereketini, gönül almayı, dostluğu, sevgiyi ve barışı konuşacağımız bu özel programda, kıymetli konuklarımızla bayramın gerçek ruhuna dokunmaya gayret edeceğiz. İlk gün konuğumuz, Din İşleri Yüksek Kurulu eski başkanı Dr. Hüseyin Kayapınar olacak. İkinci gün, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Özel’i ağırlayacağız. 

Üçüncü gün ise, ekranlardan yakından tanıdığınız, önceki dönemlerde Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı yapmış kıymetli üstadımız Necmettin Nursaçan bizlerle olacak. Sizleri en kalbi ve içten duygularımızla selamlıyor, programımızı izlemenizi tavsiye ediyorum. Bu duygu ve düşüncelerle, ülkemizin, Türk ve İslam coğrafyasının ve tüm mazlum insanlığın Ramazan Bayramı’nı tebrik ediyor; sizleri esenlik temennilerimle Allah’a emanet ediyorum. Bayramınız mübarek olsun.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *