
Avrupa’nın fırtınadan kaçış limanı Türkiye mi?
Artık net bir şekilde anlaşıldı ki, bu kez ABD üzerinden batı revize edilecek ve tüm başlıklar yeniden kutsanacak… Bu kutsama ve revizyon “Yeni Amerika”yı ve “Yeni Avrupa Kıtası”nı dünya ile tanıştıracak büyük ihtimalle. Yeni Amerika ve Yeni Avrupa Kıtası mevcuttaki küresel oluşumların bazılarının revizyona gitmesine bazılarının da feshedilip yerine yenilerinin gelmesine sebep olacaktır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Birleşmiş Milletler (BM) ve bağlantılı olduğu alt oluşumlar, Avrupa Birliği(AB) başta olmak üzere çoğu oluşum miadını doldurduğu için rafa kaldırılacaktır.
NATO’ya dair de rafa kaldırılacağı dile getirilse de buna pek ihtimal vermiyorum zira NATO çok farklı, çok katmanlı ve çok derin bir işleyişe sahip bu nedenle NATO ne olur diye sorarsanız, yeni bir misyonla revizyona gidebilir derim… “Ateş sönmeye yakın kara dumanlar eşliğinde etrafına kara çalarmış ve iyice harlarmış” diye boşuna dememiş eskiler. Bu tasvir tam da ABD’nin mevcut tablosunu anlatıyor. ABD, Trump ve ekibi eşliğinde harladıkça kara kara dumanlar salıyor dokunduğuna…
Bu durumun nereye kadar süreceğini henüz kimseler yorumlayamıyor çünkü bugün dediğini yarın inkar ediyor Trump. Fakat görünen ve ABD’ye biçilen senaryolara göre; ABD’nin külleri üzerinden “Yeni Amerika” keşfedilmeye çalışılacak. Dünyayı Ardında Bırak filminden sonra vizyona giren Zero Day (Sıfır Gün) dizi serisi, Dünyayı Ardında Bırak’ı tamamlar nitelikte. Her iki senaryoda da “derin ABD” ile yüzleşme var. Bu yüzleşmeler sonucunda tüm olumsuzlardan/olumsuzluklardan hesaplaşarak kurtulma ve her şeye “sıfırdan başlama arzusu” var. Her iki yapımda da bu mantığı net bir şekilde görebilirsiniz. Dilerseniz Avrupa ülkelerindeki mevcut tabloya da bakalım.
AB ülkeleri; teker teker muhafazakar ve sağ/milliyetçi kökenli yönetimlere teslim oluyor… İltica edenlerin başvuruları tarihi rekorlarla reddediliyor ve hepsi ülkelerine gönderiliyor… Ve hatta Avrupa vatandaşlığı alanlara bile kibarca (şimdilik kibarca) “geldiğiniz ülkeye dönmek ister misiniz” mesajı veriliyor… Sağlık sistemi ve sosyal devlet anlayışı dibe vurmak üzere… Sosyal devlet anlayışı giderek çöküyor… Çalışanlar, çalışmayanların yükünü taşıyamıyor… Mutsuzluk ve şiddet içeren psikolojik hastalıklar artıyor…
Sokaklarda güvenlik ve huzur diye bir durum kalmıyor… Hükümetler ve hükümet kadroları istifa ediyor, güvenoyu alamıyor, düşük profilli isimler sebebiyle itibar kaybediyor… Doğu Avrupa ülkelerinin AB’ye dahil edilmesinin pişmanlığı yaşanıyor… AB ülkeleri, ABD esaretinden kurtulmaya çalışsa da onlarca yıldır alıştığı konforlu yaşam sebebiyle bir türlü kurtulacak cesareti gösteremiyor… Bu konforlu yaşam AB ülkelerinin hükümet-siyaset-yönetim-askeri kadrolarıyla birlikte vatandaşlarının da ruh halini bozuyor ve çürütüyor… AB ülkelerinin vatandaş profili, en zayıf psikolojiye ve zayıf beden gücüne sahip insanlardan oluşuyor…
Özetle; ne Avrupa ne de Avrupa insanı 1945’teki gibi azimli değil artık! Avrupa’nın bu çöküşü kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenene kadar devam edecek gibi görünüyor. Ve AB çöküşten kurtulmayı Türkiye üzerinden yapmak istiyor gibi. 2.Dünya Savaşı sonrasında Türkiye’den giden insan/iş gücü sayesinde ekonomik kalkınmayı sağlayan Avrupa ülkeleri şimdilerde de Türkiye’nin garantörlüğüne, askeri gücüne, stratejik konumuna talip. Çünkü son yıllarda Türkiye’nin uluslararası mecrada elde ettiği denge-güç konumu Avrupa için bulunmaz nimet niteliğinde bu nedenle yakın zamanda Avrupa ülkelerinden Türkiye’ye yönelik önemli adımlar atılacağını göreceğiz diye düşünüyorum.
ŞARK-IN FENDİ GARP-I YENDİ
Ve gelelim Rusya’ya. ABD ve Avrupa çalkalanırken Rusya tüm dünyaya “dediğim yere sonunda geldiniz” demenin gururunu yaşıyor. ABD ve AB’nin Ukrayna üzerinde kurguladığı “sömürge tekelciliği oyunları” ve Ukrayna’yı kültürel köklerinden, tarihinden, coğrafyasından koparma çabaları boşa çıktı. Rusya’nın başından beri dile getirdiği “bizim topraklarımıza ayrışmayı ve savaşı getirmeyin, bizi bizden ayırmayın” çağrısına kulaklarını tıkayan Zelenski ve onu destekleyen Avrupa ülkeleri dönüp dolaşıp Rusya’nın dediği yere geldi. Bu aşamadan sonra yapılacak anlaşmalar elbette ki önemli kuzeyin huzuru için.
DÜNYANIN YENİ YÖNETİM ANLAYIŞI:BELİRSİZLİK
Dünya; kaoslar, savaşlar, sorunlar ekseninde hızla dönerken öne çıkan en belirgin tablo “belirsizlik ve güvensizlik”! Kimseler yarın ne olacağını bilmiyor, bilmediği için de güvenini kaybediyor. Bu savruluş elbette ki yeni bir dibe götürecek dünyayı ve insanlığı. Gidilen bu dipten çıkmayı başaran güçlü ülkeler ve insanlar da yeni dünya anlayışının belirleyicisi olacak…